YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/9470
KARAR NO : 2023/133
KARAR TARİHİ : 11.01.2023
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne tarafların boşanmasına ve ferilerine karar verilmiştir.
Kararın davalı-davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı vekili 19.01.2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; tarafların 2012 yılında evlendiklerini, 2013 doğumlu bir çocuklarının olduğunu, taraflar arasında şiddetli kavgalar yaşandığını, davalının ikinci kez 2016 yılı Ramazan ayında çocuğunu da alarak evden ayrıldığını, sekiz ay eve gelmediğini, sonrasında barıştıklarını, ancak geçimsizliğin devam ettiğini, davalının ilgisiz kaldığını, temizlik ve yemek gibi işlere özen göstermediğini, savurgan harcamalarda bulunduğunu, çocuğu müvekkiline karşı doldurduğunu, müvekkilinin anne-babasına da ilgisiz davrandığını belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, çocuğun velayetinin anneye verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davacı-davalı vekili cevaba cevap ve karşı davaya cevap dilekçesinde; karşı dava dilekçesindeki iddiaların doğru olmadığını, müvekkilinin evlenmeden önce sosyal medyada iki üç ay bir kadınla konuştuğunu, davalının bunu bildiğini, flash belleğin yeni bulunmadığını, suçlamak için kullanma çabasına girildiğini, müvekkilinin giysisinde bulma iddiasının komik olduğunu, kredinin davalının internet hesabından davalının telefonuyla çekildiğini, bilmemesinin imkansız olduğunu, davalının, müvekkiline soğuk davrandığını, takıların iddia edildiği sayıda olmadığını, takıların düğünden sonra bozdurulup 10 tane düz bilezik haline getirildiğini, 3 tanesinin evin giderleri için harcandığını, diğerlerinin davacının kendi ihtiyaçları için davacı tarafından harcandığını, mehir olarak kararlaştırılan altın bulunmadığını belirterek karşı davanın reddine, 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; davacının, müvekkilini evden kovması nedeniyle ayrılıklar yaşandığını, müvekkiline ve çocuğa ilgisiz davrandığını, sürekli sosyal medyada gezindiğini, sadakat yükümlülüğünü yerine getirmediğini, çocuğa karşı sorumluluklarını da yerine getirmediğini, davacının bu davayı açmasının nedeninin müvekkilinin elbisesinin cebinde bulduğu flash bellek ve müvekkili adına çekilen krediden müvekkilinin haberdar olması olduğunu, müvekkilinin on beş tatilin bitiminde konuta geri geldiğinde davacının tüm eşyaları ve ziynet eşyalarını alarak babasının evine gittiğini gördüğünü, davacının Mart 2018’de abonelikleri iptal ettiğini, davacının evlilik birliği süresince müvekkiline şiddet uyguladığını, evine ilgi göstermediğini, eve geç gelmeye başladığını, müvekkilini sürekli aşağıladığını belirterek davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, çocuğun velayetinin müvekkiline verilmesine, 600,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasının, 400,00 TL tedbir-iştirak nafakasının 30.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminatın tahsiline, 36 adet 13-15 gr ağırlığındaki bileziğin ve 70 gr mehir olarak belirlenen altının aynen iadesine, aksi halde bedelinin ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı kadının yemek, temizlik gibi ev işlerini yeterince yapmadığı birlik görevlerini ihmal ettiği; buna karşılık davacı erkeğin, uzman raporundaki anlatımlarına göre ayrı yaşadıkları dönemde ve karşı dava açılmadan önce müşterek evin elektrik ve doğalgaz aboneliğini iptal ettirerek eşine ekonomik şiddet uyguladığı bu sebeple davalı kadının müşterek evden ayrılmak zorunda kalarak baba evine yerleştiği, 30.08.2013 tarihli adli rapora göre erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı anlaşılmış ise de bu olay sonrası barışıp birlikte yaşamaya başladıklarından erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği sadakatsizlik iddiası bakımından ise usb cihazının hukuka uygun elde edildiği ispatlanamadığından kusur olarak yüklenemeyeceği belirlenen kusurlara göre tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesi, asıl davanın ve karşı davanın ayrı ayrı kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, kadın ve çocuk yararına ayrı ayrı aylık 400,00 TL tedbir, yoksulluk, iştirak nafakasına, ziynet eşyalarına ilişkin talebinin ise harcı ikmal etmek üzere davalı-karşı davacı kadın vekiline verilen kesin süre içinde harcını yatırmadığı ve işlemden kaldırılan dosyanın yenilemesi yapılmadığından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı – davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusur tespiti, asıl davanın kabulü, tedbir ve yoksulluk nafakası miktarı, reddedilen maddî ve manevî tazminat, ziynet ve mehir alacağı davasında tam vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek hükmün kaldırılmasını, esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mahkemece belirlenen ve gerçekleşen kusurlu davranışların yanında erkeğin ayrıca güven sarsıcı davranışlarının olduğu yine de erkeğin ağır kusurlu olduğu bu nedenle gerekçenin düzeltilerek, hükmedilen yoksulluk nafakası ile tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince istinaf başvurusunun kabulü ile ilgili hükümlerin kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle kadın yararına aylık 600,00 TL yoksulluk nafakası ile 20.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, kadın yararına tazminata hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle, kusur belirlemesi, tazminat miktarları ile yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ile miktarları ve yargılama giderleri noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 55 inci maddeleri
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle Bölge Adliye Mahkemesince erkeğe kusur olarak yüklenilen güven sarsıcı vakıasından sonra tarafların evlilik birliğine bir süre devam ettiği, bu nedenle affettiği en azından hoşgörü ile karşılandığı, affedilen veya hoşgörülen vakıanın kusur olarak yüklenilemeyeceği, belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlar dikkate alındığında yine erkeğin ağır kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup her iki taraf vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.