YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/9060
KARAR NO : 2023/473
KARAR TARİHİ : 08.02.2023
MAHKEMESİ … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı kadın vekili dava dilekçesinde ve süresinde verdiği cevaba cevap dilekçesinde; davalı erkeğin eşi ve çocukları ile ilgilenmediğini, müvekkiline fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, birlikte olduğu kadına ev açtığını, aldattığını, alkol kullandığını, müvekkilini öldüresiye döverek hakaret ettiğini, odaya kapattığını, çocuğun sünnet düğününe katılmadığını, aşağıladığını, zina eyleminin sabit olduğunu iddia ederek ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci maddesi, 162 nci maddesi ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, çocukların her biri için 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili için 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakaların ÜFE oranında artırılmasına, müvekkili lehine 100.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı kadın vekili ön inceleme duruşmasında; davanın 4721 sayılı Kanun’un 161 inci maddesi gereğince kabulü bu mümkün olmadığı takdirde 162 nci maddesi gereğince kabulü, bu mümkün olmadığı takdirde 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince kabulü ile boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili süresinde verdiği cevap ve ikinci cevap dilekçesinde; müvekkilinin ekonomik kriz nedeniyle iflas ettiğini, gelirinin olmadığını, bu nedenle davacı kadının evi terk ettiğini, 2016 Haziran ayından itibaren zinadan haberinin olduğunu, birlikte tatile gittiklerini, müvekkilini affettiğini, alkol kullandığını, müvekkilinden birlikte olduğu kadınla videosunu çekmesini istediğini, videoyu izledikten sonra aşağıladığını, alay ettiğini, zinaya teşvik ettiğini, şiddete dair delilin olmadığını, müvekkiline haber vermeden çocuğu sünnet ettirdiğini, bu sebeplerle davanın ve tüm taleplerin reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı erkeğin alkol kullandığı, eve geç geldiği, davacıya şiddet uyguladığı, eşi ve çocukları ile ilgilenmediği, başka bayanlarla ilişkisinin olduğu belirtilerek davalı erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğu gerekçesiyle tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, 4721 sayılı Kanun’un 161 inci ve 162 nci maddelerinin yasal şartları oluşmadığı anlaşılmakla davacı kadının bu maddelere dayalı boşanma taleplerinin reddine; sosyal inceleme raporu, ortak çocukların fiilen anne yanında kalmaları ve anne yanında kalmak istemeleri dikkate alınarak velâyetlerinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 350,00 TL tedbir nafakası ile aylık 350,00 TL iştirak nafakasına, hükmolunan nafakaların gelecek yıllarda ÜFE oranında artırılmasına, kadının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, kadın yararına 40.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili; zina olgusunun mahkeme tarafından kabul edilmesine rağmen evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayandırılmasının doğru olmadığını, erkeğin başka bir kadınla birlikte olduğu ve halen de beraberliğini sürdürdüğünü, zina eyleminin temadi ettiğini, reddedilen talepler yönünden kararın anlaşılabilir olmadığını ve gerekçesiz olduğunu, çocuklar yararına hükmolunan nafaka miktarları ile maddî ve manevî tazminat miktarlarının düşük olduğunu belirterek; zina sebebine dayalı davasının kabul edilmemesi, kusur belirlemesi, tazminatların ve ortak çocuklar yararına hükmolunan nafakaların miktarları yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı erkek vekili; kadının zinayı bildiğine dair imzalı günlüğünün olduğunu, müvekkilini affettiğini, zinanın tekrarlandığına dair delilin bulunmadığını, tarafların birlikte tatile çıktıklarını, evliliği sürdürme kararı aldıklarını, bu nedenle sadakatsizlik kusurunun yüklenemeyeceğini, şiddete dair delilin olmadığını, müvekkili hakkında takipsizlik kararı verildiğini ve davacı kadının uzaklaştırma talebinin reddedildiğini, müvekkili aleyhine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesini kabul etmediklerini, kadının çocuklara şiddet uygulayıp kötü muamelede bulunduğunu, çocukların babaları ile kalmak istediklerini, velâyete ilişkin kararı da kabul etmediklerini belirterek; davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve velâyet yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dinlenen tanık beyanları, dosyadaki belgeler, davacının yazdığı günlük kayıtlarına göre; davacı kadının 18.06.2016 tarihinde davalı eşinin başka bir kadınla olan ilişkisini bildiği, buna rağmen evliliğini devam ettirdiği, davalıyla birlikte daha sonra tatile gittikleri, 16.10.2018 tarihinde evden ayrıldığı, dosyada davalı erkeğin 05.10.2017 tarihli başka bir kadınla resimlerinin olduğu, bu tarihten sonra davalının kadınla ilişkisinin devam ettiğine dair belge, beyan ve delil olmadığı, davacı kadının 4721 sayılı Kanun’un 161. maddesine göre zina sebebini öğrenmesinden itibaren 6 ay içinde zina nedeniyle dava açmadığı, bu sebeple dava hakkı düştüğü, mahkemenin zina nedeniyle açılan davanın reddine karar vermesinde usul ve aykırı bir durum bulunmadığı, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesine dayalı davanın kabulünde ve kusur belirlemesinde isabetsizlik olmadığı belirtilerek davacı kadının manevî tazminat ve iştirak nafakası miktarları dışındaki istinaf talepleri ile erkeğin tüm istinaf talepleri reddedilmiş; kadın yararına hükmolunan manevî tazminat ile ortak çocuklar yararına hükmolunan iştirak nafakalarının az olduğu gerekçesi ile kadının bu yönlere ilişkin istinaf talepleri kabul edilerek ortak çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 600,00 TL iştirak nafakasına, kararın kesinleşmesinden itibaren iştirak nafakalarının gelecek yıllarda TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artırılmasına; kadın yararına 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı kadın vekili katılma yoluyla; istinaf başvurusunun kısmen esastan reddi kararının hatalı olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesince hüküm altına alınan miktarların da az olduğunu belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının zina sebebine dayalı davasının kabul edilmemesi, kusur belirlemesi, tazminatların ve ortak çocuklar yararına hükmolunan nafakaların miktarları yönünden bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı erkek vekili; istinaf başvurusunun esastan reddi kararının hatalı olduğunu, ayrıca manevî tazminat ve iştirak nafakası miktarlarının artırılmasının da hatalı olduğunu belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, iştirak nafakalarının miktarları ve velâyet yönünden bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, zina sebebine dayalı davanın kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, maddî ve manevî tazminat şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları, tazminatların ve ortak çocuklar yararına hükmolunan nafakaların miktarları, velâyetin eşlerden hangisine verilmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 161 nci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 182 nci maddesi, 336 ncı maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesi, 371 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup her iki taraf vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.