YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/9005
KARAR NO : 2023/367
KARAR TARİHİ : 24.01.2023
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
HÜKÜM/KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 14. Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kadın ile geçinemediklerini, aralarında sürekli tartışmalar çıktığını, birliğin temelinden sarsıldığını, müvekkili tarafından davalı aleyhine İstanbul 10. Aile Mahkemesinde 2012/690 Esas sayılı dosyası ile boşanma davası açtığını, davanın 22.01.2013 tarihinde reddedildiğini, ret kararının 18.07.2013 tarihinde kesinleştiğini, kesinleşme tarihinden sonra ortak hayatın yeniden kurulamadığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı erkek vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafın reddedilen davadan sonra tarafların bir araya geldiği iddiasının doğru olmadığını, farklı adreslerde yaşadıklarını, evliliğin devamı noktasında hiçbir çabaları olmadığını belirterek boşanma davasının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın reddedilen davadan sonra bir araya gelmediği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, tarafların aile büyüklerinin araya girmesi ile reddedilen davadan sonra bir araya geldiklerini, birlikte yaşadıklarını, tüm olanlara rağmen müvekkilinin eşini çok sevdiğini, boşanmak istemediğini belirterek, davanın reddine ve müvekkili yararına dava sırasınca aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir.
2.Davalı kadın vekili ikinci cevap dilekçesinde özetle; davacı erkeğin Nergis Oto isimli galerinin sahibi olduğunu, varlıklı birisi olduğunu, müvekkilinin ise çalışmadığını ve eşi tarafından maddî olarak desteklenmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesi 24.05.2018 tarihli ve 2016/578 Esas, 2018/360 Karar sayılı kararı ile davacı tarafın verilen kesin süre içerisinde tanıklarını bildirmediği, ilk açılan boşanma davasının reddi kararı kesinleştikten sonra tarafların fiilen bir araya gelmediklerinin ispatlanmadığı gerekçesi ile davanın reddine, davalı kadın yararına 350,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 28.05.2021 tarih ve 2020/711 Esas, 2021/731 Karar sayılı kararı ile 09.03.2017 tarihli ön inceleme duruşması için davalı vekilinin mazeret dilekçesi sunduğu, mahkemece davalı tarafın mazeretinin kabul edildiği, davalı tarafın yokluğunda ön inceleme duruşması yapıldığı, 09.03.2017 tarihinde davalı vekilinin mazereti kabul edilip, duruşmanın bir başka güne bırakılmasına karar verildiğine göre, ön inceleme aşamasının anılan duruşmada tamamlanmadığı, zorunlu sebeple yeni bir duruşma günü tayin edildiği, mahkemece yeniden belirlenen 08.06.2017 günlü duruşmada ön inceleme aşamasının tamamlanması gerektiği, 09.03.2017 tarihli ön inceleme duruşmasında davacı vekiline tanık isim ve adreslerini bildirmek üzere kesin süre verilmiş ve kesin süreye uymamanın yasal sonuçları gösterilmiş ise de, ön incelemenin tamamlandığı, tahkikata geçildiği, 08.06.2017 tarihli celsenin tahkikat duruşması olacağı belirtilmediği, davacı vekilince bildirilecek tanıkların celbine ilişkin bir ara karar da oluşturulmadığı, bu nedenle davacı vekili tarafından yargılamanın uzamasına da sebebiyet verilmediği, bu sebeplerle, davacı vekilinin tanık listesinin süresinde verildiğinin kabulü ile davacı tanıklarının dinlenilmesi, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken davacı tanıklarının dinlenmeyerek eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmadığından bahisle davacı erkek vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 140 ıncı maddesi uyarınca ön inceleme duruşması yapılması ve davacı tarafça bildirilen tanıkların dinlenilmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesince yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların reddedilen boşanma davasından sonra bir araya gelmedikleri ve evlilik birliğinin fiilen kurulmadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına, davalı kadın yararına yargılama sırasında takdir edilen aylık 350,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibari ile 1.000,00 TL’ye çıkartılmasına, davalı kadın yararına boşanma hükmü kesinleştikten sonra aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı erkek vekili tarafından, müvekkilinin sürekli ve düzenli geliri, işletmesi ve gayrimenkulü olmadığı, davalı kadın yararına yoksulluk nafakası koşulları oluşmadığı gibi yoksulluk nafakasının miktarının da fahiş olduğu belirtilerek; aleyhine hükmedilen yoksulluk nafakası yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı kadın vekili tarafından, davanın ispatlamadığı, tarafların 3 yıllık süre içerisinde bir araya geldikleri, davacı erkeğin oto galerisi olduğu ve maddî durumunun çok iyi olduğu belirtilerek; davanın kabulü ve yoksulluk nafakasının miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile boşanmaya sebebiyet veren olaylarda fiili ayrılık yaratan davacı erkeğin tamamen kusurlu olduğu, ortak hayatın kurulamadığı, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrasındaki koşullarının oluştuğu bu nedenle davanın kabulünde isabetsizlik bulunmadığı, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin ve miktarının hakkaniyete uygun olduğu gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun bulunarak, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararının hatalı olduğu belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı erkğin boşanma davasının ve davalı kadın yararına hüküm altına alınan yoksulluk nafakasının koşullarının oluşup oluşmadığı ve yoksulluk nafakasının miktarı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası ve 175 inci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraflarca temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.