YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/8954
KARAR NO : 2023/115
KARAR TARİHİ : 10.01.2023
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün tamamı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın davacı-karşı davalı kadın vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü erkek lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat hükümleri yönünden kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince belirlenen kusur ve kadının davasının kabulüne ilişkin hüküm davalı-karşı davacı tarafça istinaf edilmediğinden, Bölge Adliye Mahkemesince de yeni bir kusur değerlendirilmesi yapılmadığından kesinleşmekle davalı-karşı davacı erkeğin kusur belirlemesi ve kadının davasının kabulü yönünden temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.
Davacı-karşı davalı kadın vekilinin ve davalı-karşı davacı erkek vekilinin reddedilen yön dışındaki itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı-karşı davacı erkek ile on altı yaşında zorla evlendirildiğini, on yıl ailesiyle yaşamak zorunda bırakıldığını, beş yıldır ayrı ev de yaşadıklarını, davalının şehir dışında çalıştığını, eviyle ve çocuklarla ilgisinin olmadığını, erkeğin kendisine sürekli fiziksel şiddet uyguladığını, evde devamlı muska bulduğunu belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, velâyete, ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kendisi için aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini, 18.03.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile de erkeğin sürekli fiziksel şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, sosyal çevrede küçük düşürdüğünü, çevresine rezil ettiğini, … Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/360 Esas sayılı dosyası ile erkeğin tehdit ve hakaretten ceza aldığını belirterek lehine 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı-karşı davalı kadının iddialarının yıllar öncesine ilişkin olduğu, bu iddialardan sonra birlikteliğin devam ettiğini ve boşanma sebebi sayılamayacağını, tarafların beş yıldır ayrı evde yaşadıklarını, müvekkilinin işi gereği şehir dışında çalıştığını, davacı kadının da bu duruma rızasının olduğunu, müvekkilinin yurt dışında kazandığı parayı kendi özeline harcadığını, beş yıldır cinsel birlikteliği reddettiği, kadının sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, uzaklaştırma kararının olduğu bir gece eve erkek aldığını belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, davacı karşı davalı kadının ağır kusurlu olduğunu, asıl davanın reddine karşı davanın kabulüne, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı olarak boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin erkeğe verilmesini, 50.000,00 TL maddî tazminata, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 18.03.2021 tarih ve 2019/248 Esas ve 2021/134 Karar sayısı belirtilen ilk kararı ile; kadının evlilik birliğinin son yıllarında davalı karşı davacı erkeği aldattığı, sadakat yükümlülüğünü ihlalinin devamlılık arz ettiği, erkeğin ise fiziksel şiddetinin bir defaya mahsus olduğu, yaralamanın basit tıbbi müdahale ile gideriler ile giderilebilir bir yaralamanın olduğu, muska yaptırmak suretiyle kadını huzursuz ettirdiği, bu haliyle erkeğin az kusurlu kadının ise ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin erkeğe verilmesine, kişisel ilişkiye, erkek lehine 15.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata, kadının manevî tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, tensip kararıyla dava tarihinden itibaren hükmedilen çocuk lehine aylık 300,00 TL tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren, davacı kadın lehine hükmedilen 400,00 TL tedbir nafakasının 01.10.2020 tarihinden itibaren kaldırılmasına, kadının 18.03.2021 tarihli ıslahının kötü niyetli yapıldığı ve davayı uzatma amacının içerdiği anlaşılmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 182 nci maddesi gereğince kötü niyetli ıslaha başvuran davacı-karşı davalı kadından 500,00 TL disiplin para cezasının tahsiline karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1. İlk Derce Mahkemesinin 18.03.2021 tarih 2019/248 Esas, 2021/134 Karar sayılı kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Bölge Adliye Mahkemesinin 04.11.2021 tarih ve 2021/1819 Esas ve 2021/2989 Karar Sayılı kararı ile ıslahın tahkikat bitinceye kadar yapılabileceği, dolayısıyla davacı vekilinin tahkikat bitinceye kadar dava dilekçesini ıslah etmesinin mümkün olduğu, dosya kapsamından davacının ıslahının kötü niyetli olduğuna dair davalının bir iddiası da bulunmadığı, davacı yanca davanın 18.03.2021 tarihinde tamamen ıslah edildiği, bu tarihi itibari ile sözlü yargılama aşamasından önce ıslah işleminin gerçekleştiği anlaşıldığından, bu hâli ile yargılamayı uzatmaya yönelik olduğuna dair herhangi bir delil de bulunmadığından ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliğ edilerek sonucuna göre olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığı gerekçesiyle tarafların istinaf taleplerinin kabulü ile kararın kaldırılmasına karar vermiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 22.03.2022 tarih ve 2021/397 Esas ve 2022/94 Karar sayılı son kararı ile; davacı-karşı davalı kadının evlilik birliğinin son yıllarında erkeği aldattığı, sadakat yükümlülüğünü ihlalinin devamlılık arz ettiği, erkeğin ise fiziksel şiddetinin bir defaya mahsus olduğu, yaralamanın basit tıbbi şekilde giderilebilir bir yaralamanın olduğu, muska yaptırmak suretiyle kadını huzursuz ettirdiği, bu haliyle erkeğin az kusurlu kadının ise ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun ergin olması nedeniyle velâyet konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, erkek lehine 30.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata, kadının tazminat taleplerinin reddine, dava tarihinden itibaren hükmedilen kadın lehine aylık 400,00 TL tedbir nafakasının, 01.10.2020 tarihi itibarıyla kadın lehine 200,00 TL olarak tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakasının reddine, dava tarihinden itibaren hükmedilen çocuk lehine aylık 300,00 TL tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren çocuk baba yanında kaldığından çocuk lehine hükmedilen tedbir nafakasının kaldırılmasına, dilekçeler aşamasında talep edilmeyen erkeğin iştirak nafakası talebi hakkında karar verilmesine yer olamadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin 22.03.2022 tarih ve 2021/397 Esas ve 2022/94 Karar sayılı kararına karşı davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; evlilik birliği süresince sadakat yükümlüğüne aykırı hareket etmediği, düzenli bir işte çalışmıyor olup, karar verildiği tarihte de herhangi bir işi ve geliri olmadığı, aldığı ücret kendisini yoksulluktan kurtarmayacak ve insanca yaşayıp geçinme olanağı sağlayamayacak düzeyde olduğu, bu nedenle karşı davanın tümü ile kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddi yönlerinden kararı istinaf etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin, Dairemizce verilen 04.11.2021 tarihli ve 2021/1819 Esas, 2021/2989 Karar sayılı kaldırma kararından önce mahkemece verilen ilk karara karşı tazminatlar yönünden istinaf kanun yoluna başvurmadığı, artık kadın yararına, hükmedilen tazminat miktarı yönünden usulî kazanılmış hak oluştuğu, öte yandan, bu kabule göre dahi somut olayda, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı dikkate alındığında erkek lehine takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının çok olduğu gerekçesiyle erkek lehine 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata, kadının sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz başvurusunda özetle; evlilik birliği süresince sadakat yükümlüğüne aykırı hareket etmediği, düzenli bir işte çalışmıyor olup, karar verildiği tarihte de herhangi bir işi ve geliri olmadığı, aldığı ücret kendisini yoksulluktan kurtarmayacak ve insanca yaşayıp geçinme olanağı sağlayamayacak düzeyde olduğu, bu nedenle karşı davanın kabulü ve fer’îleri ile kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddi yönlerinden kararı temyiz etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz başvurusunda özetle; İlk Derece Mahkemesinin 18.03.2021 tarih ve 2019/248 Esas ve 2021/134 Karar sayılı ilk kararını manevî tazminatın miktarı yönünden istinaf ettiklerini, bu yönden kadın lehine usulî kazanılmış hak oluşmadığını belirterek kadının kabul edilen davası, kusur belirlemesi, tazminatların miktarı yönlerinden kararı temyiz etmiştir.
C.Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davalarında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin davasının kabulünün doğru olup olmadığı, kadın lehine nafaka ve tazminat verilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı, erkek lehine hükmedilen tazminatların yasal şartlarının oluşup oluşmadığı ve miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi hükümleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı-karşı davacı erkeğin kusur belirlemesi ve kadının davasının kabulüne yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2. Tarafların diğer hususlara yönelik temyizinin incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.