Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/8702 E. 2023/62 K. 10.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/8702
KARAR NO : 2023/62
KARAR TARİHİ : 10.01.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın da kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü;

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar hakkında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz yoluna başvurulamaz. Temyize konu edilen miktarın, kesinlik sınırının altında kalması hâlinde 6100 sayılı Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam ziynet alacağı miktarı 62.734,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalmaktadır. Açıklanan nedenlerle davalı erkek vekilinin ziynet alacağı davasına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davalı erkek vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan boşanma davasına yönelik temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin, birlikte yaşamaktan kaçındığını, bağımsız konut temin etmediğini, birlik görevlerini ihmal ettiğini, borçlandığını, aleyhine icra takibi başlatıldığını, maddî anlamda güven sarsıcı davranışta bulunduğunu ve sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini iddia ederek davanın kabulü ile evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakası ve 500,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası, 1.000,00 TL yoksulluk nafakası, yasal faizi ile birlikte erkekten tahsil edilmek üzere 50.0000, TL maddî tazminat, 75.000,00 manevî tazminat, kadına düğünde takılan ziynet eşyalarının ise fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.000,00 TL ziynet alacağı bedelinin davalı erkekten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 24.02.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile ziynet alacağı talebini 62.734,00 TL olarak yükseltmiştir.

II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; kadının, birlikte yaşamaktan kaçındığını, birlik görevini ihmal ettiğini, kadına düğünde takılan ziynet eşyalarının çoğunun, kadının ailesi yararına bozdurulduğunu iddia ederek tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, birlik görevini ihmal ettiği, maddî anlamda güven sarsıcı davranışta bulunduğu, borçlandığı, eşini icra tehdidi altında bıraktığı, bu durumun dinlenen tanık beyanları ile sabit olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadına yüklenecek kusurlu davranışın ispatlanamadığı, taraflar arasındaki evlilik birliğinin sarsıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun fiilen anne yanında kaldığı ve ortak çocuğun üstün yararı gereği velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, tarafların ekonomik ve sosyal durumu dikkate alınarak ortak çocuk yararına aylık 400,00 TL tedbir nafakası, 400,00 TL iştirak nafakasına, kadının çalışmadığı, düzenli ve sürekli geliri olmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından kadın yararına aylık 200,00 TL tedbir nafakası ve 200,00 TL yoksulluk nafakası, evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, hakkaniyet ilkesi, tarafların ekonomik ve sosyal durumu dikkate alınarak kadın yararına 10.000,00 TL maddî tazminat ve 10.000,00 TL manevî tazminat ile ziynet alacağı davasının kabulü ile 62.734,00 TL ziynet bedelinin davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğu, kadının tanıklarının beyanlarının duyuma dayalı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının kusurlu olduğu, erkeğin asgari ücretle çalıştığı, hükmedilen nafakaları ve tazminatları ödeme gücü olmadığı, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesi gerektiği, erkek aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine karar verilmesinin hatalı olduğu, ziynet eşyaları yönünden verilen kararın usul ve kanuna aykırı olduğu belirtilerek kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar, velâyet, yargılama gideri, vekâlet ücreti ve ziynet alacağı davası yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, tanık beyanları dikkate alındığında, tespit edilen boşanmaya ilişkin vakalar ile kusur derecelerinin doğru tespit edildiği, boşanmaya neden olan olaylarda, erkek eşin tam kusurlu olduğu, boşanmaya neden olan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmayan kadın lehine, maddî tazminat ve manevî tazminata hükmedilmesinde, herhangi bir geliri ve mal varlığı bulunmayan ve boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılan kadın lehine yoksulluk nafakası hükmedilmesinde, ortak çocuğun yaşı, ihtiyaçları, anne bakım ve şefkatine muhtaç olduğu, velâyete dair beyanı, fiili durum ve üstün yararı dikkate alınarak velâyetin anneye verilmesinde herhangi bir isabetsizlik olmadığı, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, hakkaniyet ilkesi, kişilik haklarına yapılan saldırı ve ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında, hükmedilen tazminatların ve nafakaların miktarlarının yerinde olduğu gerekçesi ile, davalı erkek vekilinin tüm istinaf taleplerinin 6100 sayılı Kanunu’nun 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının hatalı olduğu belirtilerek istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle kusur belirlemesi, tazminatlar, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası ve yoksulluk nafakası, velâyet, yargılama gideri, vekâlet ücreti ve ziynet alacağı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma ve fer’ileri istemine ilişkin davada taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına maddî tazminat, manevî tazminat, tedbir nafakası ve yoksulluk nafakası koşullarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, yargılama gideri, vekâlet ücreti ve velâyet düzenlemesi hükümlerinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanunu’nun 323 üncü maddesi, 326 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ve 371 inci maddesi; 4721 sayılı Kanunu’nun 4 üncü maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 335 inci ve devam maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 inci maddesi, 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı erkek vekilinin ziynet alacağı davasına yönelik temyizi yönünden temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2.Davalı erkek vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.