Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/8691 E. 2023/1 K. 09.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/8691
KARAR NO : 2023/1
KARAR TARİHİ : 09.01.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen erkek tarafından 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ( 4721 sayılı Kanun ) 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereğince açılan boşanma ve kadın tarafından açılan tedbir nafakası davasında verilen istinaf başvurusunun süre yönünden reddi kararı hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, başvurunun süresinde olduğunun kabulü ile istinaf talebinin esastan incelenmek üzere Dairece Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın gönderilmesine karar verilmiş, İlk Derece Mahkemesi ise asıl davanın kabulüne birleşen davanın ise reddine karar vermiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüne, ilgili bentlerin kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz yoluna başvurulamaz. Temyize konu edilen miktarın, kesinlik sınırının altında kalması hâlinde 6100 sayılı Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre birleşen tedbir nafakası davasında hüküm altına alınan ve temyize konu edilen nafakanın yıllık toplam miktarı 3.600,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.094,06 TL’nin altında kalmaktadır. Açıklanan nedenlerle davacı davalı erkeğin tedbir nafakası davasına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davacı-davalı erkeğin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan boşanma davasına yönelik temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek dava ve cevaba cevap dilekçesinde; davalının ailesi etkisinde kaldığını, sürekli hakaret ve tehdit ettiğini, ailesinin de kendisine hakaret tehdit mesajları gönderdiğini, kendisini sevmediğini, gideceğini söyleyerek evde bulunan 6.000,00 TL değerinde ziynet eşyalarını da alarak kardeşi ile birlikte müşterek haneyi 02.06.2016 tarihinde terk ettiğini iddia ederek tarafların şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmalarını, doğacak çocuğun velâyetinin kendisine verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı davacı vekili birleşen dava dilekçesi, asıl davaya cevap ve birleşen davaya cevaba cevap dilekçelerinde özetle; evlilik içinde sürekli eşinden şiddet gördüğünü, defalarca evden atıldığını, ramazanda hamilelik nedeniyle ailesi yanında kalmasının kendisi için iyi olacağını söyleyerek eşinin kendisini kandırıp ailesine gönderdiğini, arayıp sormadığını, çocuğunu istemediğini, başkasından olduğu yönünde ithamlarda bulunduğunu, kendini öldür zaten ne işe yararsın demesi üzerine fare zehiri içerek intihar girişiminde bulunduğunu, baba evine hamile şekilde dönmesi nedeniyle dedikodulara maruz kaldığını iddia ederek; erkeğin boşanma davasının reddine, aylık 300,00 TL tedbir nafakası, kendisi için 50.000,00 TL manevî tazminat, ziynet eşyasının iadesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayılı kararı ile davalı kadın ve ailesinin davacı erkeğe sürekli hakaret ettiği ve tehditte bulunduğu, kadının tam kusurlu olması nedeni ile asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin anneye verilmesine baba ile kişisel ilişki kurulmasına, birleşen kadının davasının ise reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı davacı kadın vekili tarafından asıl davanın kabulü kendi davalarının reddi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 29.12.2017 tarih ve 2017/2724 E. ve 2017/1321 K. sayılı kararı ile istinaf başvurusunun süre yönünden reddine karar verilmiştir.
C.Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı davacı kadın tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2.Dairemizin 16.01.2019 tarihli kararında; İlk Derece Mahkemesi kararında, kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere yazıldığı, bu suretle davalı davacının yanıltıldığı, istinaf isteminin süre aşımı yönünden reddedilmesinin istem sahibinin mahkemeye erişim ve adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde olabileceği gerekçesi ile başvurunun süresinde olduğunun kabulü ile davalı davacının istinaf talebinin esastan incelenmek üzerine Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
D. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
… Bölge Adliye Mahkemesi 08.05.2019 tarihli kararında; İlk Derece Mahkemesinin kararında birleşen davanın reddi yönünden gerekçe bulunmadığı ayrıca iştirak nafakası yönünden de hüküm kurulmadığı, bu yönlerden delillerin hiç değerlendirilmemiş olduğu, yargılama işlemlerinin eksik bırakıldığı gerekçesi ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) ncı alt bendi gereğince kabulüne, dosyanın uygun şekilde yargılama yapılıp sonucu uyarınca yeniden karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.
E. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 25.02.2022 tarih ve 2019/127 Esas ve 2022/44 karar sayılı kararı ile davalı davacı kadının ve ailesinin davacı davalı erkeğe sürekli hakaret ettiğinin ve tehditte bulunduğunun, kadının kendi rızasıyla abisi ile birlikte müşterek konuttan ayrıldığının ve ziynet eşyalarını giderken götürdüğünün sabit olduğu belirtilerek kadının tam kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl davanın kabulüne, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuk yararına aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, birleşen kadının davasının ise reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; tazminat talepleri hakkında hüküm kurulmaması, velâyet, birleşen davada kendisi lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi yönünden istinaf talebinde bulunulmuştur.
2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı davalı erkeğin boşanma davasının kabulü, kusur tespiti, müşterek çocuk için hükmedilen nafakaların miktarları ve birleşen davasının reddine yönelik süresinde istinaf talebinde bulunulmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ziynet ve çeyiz alacağına ilişkin davanın tefrikine, tarafların birbirlerine karşılıklı olarak hakaret ettikleri, erkeğin ayrıca eşinin müşterek eve dönmesini istemediği ve aile hukukundan kaynaklanan yükümlülükleri ihlal suçundan ceza aldığı, gerçekleşen bu duruma göre evlilik birliğinin sona ermesine neden olan olaylarda davacı davalı erkeğin kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğu kabul edilerek, ilk derece mahkemesi kararında istinafa konu edilmeksizin kesinleşen hususlarda yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davalı davacı kadının kusur tespitine yönelik istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesinin kusura ilişkin gerekçesinin düzeltilmesine, kadının müşterek çocuk için hükmedilen nafakaları miktarlarına yönelik istinaf taleplerinin kabulüne ilgili bendin kaldırılmasına, çocuğun doğum tarihinden itibaren aylık 500,00 TL tedbir ve aylık 650,00 TL iştirak nafakasına, kadının birleşen bağımsız tedbir nafakası davasının reddine yönelik istinaf talebinin kabulüne, ilgili bentlerin kaldırılmasına, davalı davacı kadının tedbir nafakasına yönelik birleşen davasının kabulü ile davalı davacı kadın yararına dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 300,00 TL tedbir nafakasının davacı davalı erkekten alınarak davalı davacı kadına ödenmesine şeklinde yeniden hüküm kurulmasına, erkeğin tüm, kadının sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı davalı erkek vekili tarafında temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusurun tamamen kadında olduğunu, sürekli kendisi ve ailesi tarafında tehdit edildiğini, kadının başka bir erkekle imam nikahlı yaşadığını, müşterek çocuğun kadın yanında olmayıp dedesi ile köyde kaldığını, çocuk için karar tarihinden nafakaya hükmolunmasına itirazları olmadığını belirterek, kusur belirlemesi, velâyet, çocuğun doğduğu tarihten itibaren nafakaya hükmolunması, tazminat talepleri hakkında hüküm kurulmaması, kadın yararına nafakaya hükmolunması yönlerinden temyiz talebinde bulunmuştur.
VI. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık davacı davalı erkek tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin süresinde tazminat talebinin bulunup bulunmadığı, velâyetin anneye verilmesinin çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığı, nafaka miktarlarının tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, hakkaniyete ve dosya bütününe uygun olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 182 inci, 169 uncu maddeleri, 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkeğin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı-davalı erkeğin tedbir nafakası davasına yönelik temyizi yönünden temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Davacı-Davalı erkeğin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.01.2013 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.