Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/8217 E. 2023/5708 K. 28.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/8217
KARAR NO : 2023/5708
KARAR TARİHİ : 28.11.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/738 E., 2022/1359 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/178 E., 2020/160 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı- davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı- davalı kadın vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olup; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 28.11.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden … … ve vekilleri gelmedi. Karşı taraf davalı -davacı … ve vekili Avukat … ‘ın mazeret dilekçesi ibraz etmiş olduğu görüldü. Belgelendirilmeyen usul ve kanuna uygun bulunmayan mazeretin reddiyle işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı- davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin, kadına fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, küfür ve hakaret ettiğini, sürekli alkol kullandığını, geceleri dışarı çıktığını, ev ile ilgilenmediğini, evlilik sorumluluklarını yerine getirmediğini, üniversite yıllarındaki kız arkadaşı ile yeniden duygusal ilişki yaşamaya başladığını ve sürekli olarak …’e yanına gittiğini, kadını evden kovduğunu, tarafların ortak çocuğuna kan kanseri teşhisi konulduğunu, erkeğin bu süreçte eşi ve çocuğu ile ilgilenmediğini, erkeğin annesinin de kadına küfür ve hakaret ettiğini belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 5.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 5.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakalara her yıl %10 artış uygulanmasına, kadın lehine 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı- davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; kadının iddialarının doğru olmadığını, erkeğin babasının pide dükkanında garson olarak çalıştığını, ancak dükkanların çoğalması nedeni ile maddî yönden zor duruma düştüklerini, kadının annesinin tarafların evinde yatılı kaldığını, tarafların kızlarının dünyaya geldiğini, çocuğu erkeğin anne ve babasının kucağına vermediklerini, kadının erkeğe tokat sallarken elindeki telefonu çocuğun suratına çarptığını ve çocukta çizik olduğunu, ancak komşusuna erkeğin vurduğunu söylediğini, çocuğun lösemi rahatsızlığının ortaya çıktığını, bu hastalığı sırasında da erkeğin anne ve babasını yaklaştırmadıklarını, yurt dışında yapılması gereken tetkik için para gerektiğini ve bunun içinde erkeğin babasının kendisine aldığı arabayı satarak parayı ödediğini, kadının farklı adreslerde farklı otellerde kaldığını, kiminle kaldığını bilmediğini belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; erkeğin, kadına şiddet uyguladığı, kadına ve ailesine hakaret ettiği, evin kilidini değiştirdiği, kadının ise, çocuğu erkeğin ailesine göstermediği ve evine gelip gitmelerini istemediği, erkeğin alnını ve yanağını tırnaklarıyla çizdiği ve zarar verdiği, gelen otel kayıtları ve tanık anlatımlarından erkek arkadaşıyla ayrı odada bile kalmış olsa güven sarsıcı eylemlerde bulunduğu, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır kadının az kusurlu olduğu gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve aylık 1.200,00 TL iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 1.500,00 TL tedbir nafakasına, bir işi ve geliri olmayan kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği gerekçesiyle kadın lehine aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına, nafakalara ÜFE oranında artış uygulanmasına, yasal koşulları oluştuğundan kadın lehine 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı- davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadına tedbir ve yoksulluk nafakası verilmesinin yanlış olduğunu, erkeğin çalıştığı dükkanın büyük bir restaurant olmayıp küçük bir köfteci dükkanı olduğunu, bu durumun bilirkişi incelemesi yapılarak etraftan soruşturulması gerektiğini, kusur tespitinin hatalı olduğunu, erkek aleyhine verilen tazminatların yanlış ve miktarlarının fazla olduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası, tazminatlar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kadının istinaf istemi bulunmadığından İlk Derece Mahkemesi tarafından kadına yüklenen kusurların kesinleştiği, erkeğe yüklenen evin kilidini değiştirme vakıasına dilekçeler aşamasında dayanılmadığı, bu kusurun erkeğe yüklenen kusurlu davranışlar arasından çıkartılması gerektiği, erkeğin diğer kusurlu davranışlarının dosyadaki deliller ile kanıtlandığı, erkeğin, kadına oranla ağır kusurlu olduğuna yönelik tespitinin yerinde olmadığı, evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde tarafların eşit kusurlu olduğu, asıl davada davacı kadının, erkeğin birleşen davasının kabulünü istinaf etmediği, birleşen davadaki boşanma hükmünün kesinleştiği, asıl davadaki boşanma talebinin konusuz kaldığı, asıl davadaki tarafların haklılık durumuna göre inceleme yapıldığında, asıl davada kadının dava açmakta haklı olduğu, asıl davada yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı erkek üzerinde bırakılmasının yerinde olduğu, 4721 sayılı Kanun’un 169 uncu maddesi uyarınca tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden itibaren kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinin doğru olduğu, nafaka miktarının da hakkaniyete uygun olduğu, kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi doğru ise de, nafaka miktarının çok olduğu, taraflar eşit kusurlu olduklarından 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesindeki tazminata ilişkin yasal koşulların kadın yararına oluşmadığı gerekçesiyle erkek vekilinin kusur tespitine, yoksulluk nafakasına, maddî ve manevî tazminata yönelik istinaf isteminin kabulüne, tedbir nafakasına yönelik istinaf isteminin reddine, İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılmasına, bu hususlarda yeniden hüküm kurulmasına, davalı erkeğe kusur olarak yüklenen evin kilidini değiştirme vakıasının gerekçeden çıkartılmasına, tarafların eşit kusurlu olduklarının tespitine, kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine, tarafların ekonomik ve sosyal durumları gözönüne alınarak kadın yararına aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına, nafakanın her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artırılmasına, tarafların eşit kusurları nedeni ile kadının maddî ve manevî tazminat talebinin reddine, istinaf konusu edilmeyen ve yeniden hüküm kurulmayan kısımların aynen muhafaza edilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı- davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararında kadına kusur istinat edilmediğinden istinaf yoluna başvurmadıklarını, tarafların eşit kusurlu kabul edilmesinin hatalı olduğunu, evin kilidinin değiştirilmesi vakıasının tanık beyanında olduğunu, dilekçede yer almadığı gerekçesiyle hükme esas alınmamasının hatalı olduğunu, erkeğin yüksek bir ekonomik düzeyde yaşadığını, erkeğin asli ve tam kusurlu olduğunu, yoksulluk nafakası miktarının azaltılmasının hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, yoksulluk nafakasının miktarı, tazminatların reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında eşit kusur belirlemesinin dosya kapsamına uygun olup olmadığı, kadın lehine maddî ve manevî tazminat verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı, yoksulluk nafakası miktarının hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 4 üncü maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası,175 inci maddesi.

3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı- davalı kadının aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı- davalı kadın yararına takdir yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece, 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1-Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası miktarı yönünden davacı- davalı kadın yararına BOZULMASINA,
2-Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacı- davalı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Temyiz peşin harcının istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 28.11.2023 tarihinde oy birliğiyle verildi.