Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/8026 E. 2023/5715 K. 28.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/8026
KARAR NO : 2023/5715
KARAR TARİHİ : 28.11.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1233 E., 2022/588 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 5. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/315 E., 2019/299 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmiş olup incelemenin duruşmalı olarak yapılması davalı- karşı davacı erkek vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 28.11.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden davalı- davacı … vekili Avukat … ve karşı taraf temyiz eden davacı- davalı … vekili Avukat Nihan Karaçar geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen 28.11.2023 gününde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı- karşı davalı kadın dava dilekçesinde özetle; erkeğin evin ihtiyaçları ile ilgilenmediğini, eve bakmadığını, hamilelik sırasında kadını tartakladığını, kötü muamelede bulunduğunu, evin zorunlu masraflarını karşılamadığını, ailesinden maddî beklentileri olduğunu, manevî şiddet ve hakarette bulunduğunu, kadını dört kez evden kovduğunu, aşağıladığını, rencide ve onur kırıcı davranışlarda bulunduğunu belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 700,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 15.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı- karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının iddialarını kabul etmediklerini, kadının mesleği, işi, eğitim durumu ve ailesi ile ilgili yalan söylediğini ve güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunu, lüks harcamalar yaptığını, hakaret ve aşağılayıcı sözler söylediğini, erkeğin ailesine de hakaret ve iftira niteliğinde sözler söylediğini belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, erkek yararına 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; erkeğin, kadının hastalığı ile ilgilenmediği, kadının ise erkeğe yalan söylediği, boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle, asıl ve karşı davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, yaşı, fiilen anne yanında yaşaması ve çocuğun üstün yararı dikkate alınarak ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocukla baba arasında kişisel ilişki tesisine, çocuk yararına aylık 700,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, yasal koşulları oluştuğundan kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, eşit kusurlu olduklarından tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanma, velâyet, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakalarına itirazları olmadığını, erkeğin kusurlu olduğunu, kusuru olmadığı halde kadının tazminat taleplerinin reddinin hatalı olduğunu, ortak çocuğun üç yaşında bebek oluşu dikkate alınarak bir aylık süreçte yatılı ilişki kurulmasının hatalı olduğunu, ortak çocuk ile baba arasında 1 ve 31 Temmuz tarihleri arasında kurulan yatılı ilişkinin ve yarı yıl tatili ile ilgili yapılan kişisel ilişki düzenlemelerinin kaldırılması gerektiğini ileri sürerek; kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, kişisel ilişki yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı- karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının tam kusurlu olduğunu, erkeğe kusur yüklenmesinin ve manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, kadına yoksulluk nafakası verilmesinin ve velâyetin anneye verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, velâyet, yoksulluk nafakası, manevî tazminat talebinin reddi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kadının mesleği ve eğitimi ile ilgili yalan söylediği, eşine ezici kelimeler kullandığı, annesine yönelik küçük düşürücü hareketlerde bulunduğu, erkeğin ise sorumsuz olduğu, eve para bırakmadığı, kadının üzerine yürüdüğü, aşağıladığı, evin ihtiyaçlarını yeterli derecede karşılamadığı, yetersiz beslenmeden dolayı kadının bağırsaklarının yapıştığı ve tedavi gördüğü, en ufak tartışmada eşini ailesinin yanına gönderdiği, bu şekilde kadını dört kez evden kovduğu, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle tarafların kusur belirlemesine ve kusur derecesine yönelik istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile kararın kusur gerekçesinin düzeltilmesine, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun tespitine, erkeğin boşanmaya neden olaylarda kadına nazaran ağır kusurlu davranışlarının aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder nitelikte olduğu, boşanma nedeniyle kadının evlilikten mevcut veya beklenen maddî menfaatlerinin zedeleneceği, kadın yararına maddî ve manevî tazminata ilişkin yasal koşulların oluştuğu halde hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak erkeğin manevî tazminat isteminin reddi yerinde bulunmuş, kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusur dereceleri, kadının kişilik haklarına yapılan saldırının niteliği ve ağırlığı, paranın alım gücü, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, hakkaniyet ilkesi nazara alınarak kadın yararına 15.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, hakkaniyet ilkesi uyarınca kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı ancak kadının yaşı, evlilik süresi dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda toplu yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle kadın yararına 15.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına, ortak çocuğun yaşı, yerleşik düzeni, gözetilmesi gereken üstün yararı, bedensel, fikri ve ahlaki gelişimi, sosyal inceleme raporunda yapılan tespitler dikkate alındığında velâyetinin anneye verilmesine ilişkin sonuç kararda bir isabetsizlik görülmediğine, inceleme tarihine kadar geçen sürede ortak çocuğun büyüyen yaşı, kişisel ilişkinin değişen koşullara göre talep halinde yeniden düzenlenebileceği dikkate alındığında baba ile çocuk arasında yatılı ilişki kurulmasına engel bir durumun ispat edilemediği, Mahkemece kurulan kişisel ilişkinin çocuğun üstün yararı ve babalık duygularını tatminine elverişli çocuğun da baba sevgisi ve şefkatini tatmasına yeterli düzeyde olduğuna, tarafların diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı kadın vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle; ortak çocuğun yaşı, babasının izninin kesintisiz bir ay olmasının mümkün olmaması, çocuğun mecburen baba yanında olduğu sürede başka aile yakınlarına bırakılacak olması, bu durumun çocuğun menfaate uygun olmaması, henüz babada yatılı kalmadığı da göz önüne alınarak 1 Temmuz ile 31 Temmuz arasında kesintisiz ilişki kurulmasının hatalı olduğunu, çocuğun menfaatine uygun bir şekilde kesintisiz ilişkinin bir haftayı geçmeyecek şekilde düzenlenmesine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek; kişisel ilişki yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı- karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin kusurlarının ispatlanmadığını, ağır kusurlu kabul edilmesinin ve kadın lehine tazminatlara hükmedilmesinin hatalı olduğunu, kadının kusurlu olduğunu ve erkeğin manevî tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, velâyetin anneye verilmesinin çocuğun üstün yararına aykırı olduğunu, çocuk çok küçükken alınan sosyal inceleme raporunun dikkate alınmasının hatalı olduğunu, çocuğun büyüdüğü göz önüne alınarak yeniden rapor alınması gerektiğini ileri sürerek; kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tazminatlar, erkeğin manevî tazminat talebinin reddi, velâyet yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında kusurun kimden kaynaklandığı, kadın lehine tazminatlara hükmedilmesi ile erkeğin manevî tazminat talebinin reddi şartlarının oluşup oluşmadığı, kadın yararına hükmedilen tazminat miktarları ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin ve kurulan kişisel ilişkinin çocuğun üstün yararına ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 323 üncü, 336 ncı maddeleri; Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 3 üncü maddesi, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 12 nci maddesi, Çocuk Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesi 3 üncü ve 6 ncı Maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen …, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL’lik vekâlet ücretinin Serhat’tan alınarak …’a verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.