Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/7960 E. 2023/5436 K. 21.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7960
KARAR NO : 2023/5436
KARAR TARİHİ : 21.11.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/315 E., 2022/982 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : … Batı 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/691 E., 2020/765 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer’îlerine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davalı erkek vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 21.11.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde duruşmalı temyiz eden davalı … vekili Avukat…ile karşı taraf temyiz eden davacı … vekili Avukat … geldiler. Avukat…temyiz eden vekili olarak yetki belgesini ibraz etti alındı dosyaya konuldu. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin müvekkiline ekonomik, psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, psikiyatrik ilaçlarını kullanmadığını, alkol bağımlısı olduğunu, küfür, hakaret ve tehdit eylemlerinde bulunduğunu, müvekkilini aşağıladığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmesini, müvekkili yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı erkek cevap dilekçesinde özetle; davacı kadının iddialarının gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin kusurlu bir davranışını olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının tanık beyanlarıyla sabit olduğu üzere, fiziksel ve ekonomik şiddette bulunduğu, birlik görevlerini ve çocuklarına karşı ekonomik ve sosyal görevlerini yerine getirmediği, davalının ise ortak konutu terk etmesinde haklı bir sebebinin bulunduğu, davalı tarafın dosya kapsamında ispatlanmış bir kusuru olmadığı, bu nedenle davacının ağır kusurlu olduğu, davalının davanın reddine karar verilmesini talep ettiği, ağır kusurlu olan eşin boşanma davası açmakta haklı olamayacağı, bu nedenle davanın reddine karar verildiği gerekçesi ile davanın reddine, davacı kadın yararına hüküm altına alınan aylık 750,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibari ile kaldırılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme hakiminin dosyanın taraflarını karıştırdığını, davalı tarafın müvekkiline fiziksel, ekonomik şiddette bulunduğunu, bu hususun tanık beyanları ile sabit olduğunu, müvekkilinin ispatlanmış kusurlu bir davranışının olmadığını, müvekkilin evi terk etmek zorunda kaldığını, müvekkili yararına tedbir nafakası hükmedilmesi gerektiğini belirterek hükmün tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece taraf sıfatları karıştırılarak davacının evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda ağır kusurlu olduğu, davalının kusurunun bulunmadığı kabul edilmiş ise de, davacı kadının tanıklarının beyanları ile davalı erkeğin, davacı kadına sık sık hakaret ettiği, kadını aşağıladığı, fiziksel şiddet uyguladığı vakıalarının ispatlandığı, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda davalı erkeğin tamamen kusurlu olduğu, davacı kadının ise kusurunun bulunmadığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, olayların akışı karşısında davacı kadının dava açmakta haklı olduğu, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre davanın kabulü koşullarının oluştuğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden hükmün kesinleşme tarihine kadar geçerli olmak üzere kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği, davacı kadının herhangi bir gelirinin ve gelir getiren malvarlığının bulunmadığı, kadının boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği, kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerektiği, boşanma sonucu davacı kadının en azından diğer eşin maddî desteğini yitirdiği, davalının kusurlu davranışlarının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiillerin ağırlığı, evlilikte geçen süre ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak maddî ve manevî tazminata hükmedildiği gerekçesi ile davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davacı kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir, 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına, 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; tarafların ekonomik sosyal durumu, paranın alım gücü nazara alındığında nafakanın çok düşük takdir edildiğini, dilekçede talep edildiği gibi aylık 1.500,00 TL nafakaya hükmedilmesinin hakkaniyete uygun olduğunu, müvekkilinin maddî anlamda büyük sıkıntı yaşadığını, kusuru bulunmadığını, müvekkili yararına 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirterek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının nafaka ve tazminatların miktarı yönünden bozulması talep edilmiştir.

2.Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin kusurlu bir davranışının ispatlanmadığını, tarafların 40 yılı … süredir evli olduğunu, davacının iddialarının mesnetsiz olduğunu, davacının şeker hastalığı nedeni ile öfkesini kontrol edemediğini, cevap dilekçesindeki anlatımlarının tanık beyanları ile ispatlandığını, davacı tanıklarının beyanlarının gerçek dışı olduğunu, davacının babasının emekli maaşını alabilmek için boşanma davası açtığını, müvekkilinin kusuru olmadığını, müvekkili aleyhine nafaka ve tazminat koşullarının oluşmadığını, müvekkilinin tek gelirinin emekli maaşı olduğunu, nafaka ve tazminatların fahiş olduğunu, davacı tarafın davadan sonra ev aldığını ve yoksulluğa düşmeyeceğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının hükmün tamamı yönünden bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında görülen boşanma davasında, taraflar arasında evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet verecek nitelikte geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davacı kadının boşanma davasının kabulü koşullarını oluşup oluşmadığı, davacı kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî tazminat, manevî tazminata hükmedilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ve 371 inci maddesi. 4721 sayılı Kanunu’nun 4 üncü maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 50 inci maddesi, 51 inci maddesi.

3.Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun’un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacı kadın yararına maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden BOZULMASINA,

2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin ise sair temyiz tirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davacıya iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.