Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/7949 E. 2023/5438 K. 21.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7949
KARAR NO : 2023/5438
KARAR TARİHİ : 21.11.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/283 E., 2022/1054 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/46 E., 2020/654 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer’ilerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince … erkeğin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı-davacı kadının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davalı-davacı kadın vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 21.11.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde duruşmalı temyiz eden davalı-davacı … vekili Av. … geldi. Karşı taraf temyiz eden … … ve vekili gelmedi. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
… erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının ayrı bir eve çıkmak için sürekli müvekkilini bunalttığını, sürekli alışveriş yaptığını, elbiselerini ablasına gönderdiğini, müsrif olduğunu, kadının müvekkilinin ailesi ile birlikte yaşadığı dönemde birlik görevlerini yapmadığını, evlilik ve anne olma sorumluluklarını yerine getirmediğini, tartışma çıkardığını evi sebepsiz yere terk ettiğini, kadın sığınma evine gittiğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesini, ortak çocuklar için ayrı ayrı aylık 100,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına 30.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı-davacı kadın cevap dilekçesinde özetle; erkeğin müvekkiline bağımsız ev açmadığını, ailesi ile yaşattığını, erkeğin babasının müvekkilinin kız kardeşini taciz ettiğini, erkeğin bu duruma sessiz kaldığını, ayrı eve çıkmadığını, müvekkiline erkeğin ve ailesinin baskı yaptığını, erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediğini, erkeğin ve ailesinin müvekkiline küfür hakaret ettiklerini, erkeğin müvekkiline fiziksel şiddet uyguladığını, son olayda da müvekkiline fiziksel şiddet uyguladığını, elini kolunu bağlayıp ablasının evine götürdüklerini iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini, boşanma kararı verilmesi halinde ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesini, çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 750.00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili için aylık 800,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin müvekkiline bağımsız ev açmadığını, ailesi ile yaşattığını, erkek arkadaşını sürekli ortak eve getirdiğini, erkeğin babasının müvekkilinden altınlarını aldığını, erkeğin babasının müvekkilinin kız kardeşini taciz ettiğini, erkeğin bu duruma sessiz kaldığını, ayrı eve çıkmadığını, müvekkiline erkeğin ve ailesinin baskı yaptığını, erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediğini, erkeğin ve ailesinin müvekkiline küfür hakaret ettiklerini, erkeğin müvekkiline fiziksel şiddet uyguladığını, son olayda da müvekkiline fiziksel şiddet uyguladığını, elini kolunu bağlayıp ablasının evine götürdüklerini iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesini, çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 750.00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili için aylık 800,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin davasında haklılığının ispatlanamadığı, kadına yüklenecek bir kusur bulunmadığı, erkeğin davasının ve tazminat taleplerinin reddi gerektiği, buna karşın erkeğin, kadına ve annesine, kardeşlerine baskı yaptığı, “seni ayrı eve çıkartmıyorum, yapmak zorundasın, biz eve geldiğimizde bize hizmet etmek zorundasın” dendiğini, ayrıca köyden geldiği için küçümsendiği, kadının ayrı eve çıkma isteği kabul edilmeyip “çık git nereye gidersen git” denilmesi üzerine kadının sığınma evine yerleştiği, ayrıca kadının, kayınbabasının ablasına tacizde bulunduğunu söylemesi üzerine erkeğin abisi Serkan’ın “parasıyla değil mi bütün ablalarına yaparım” dediği, erkeğin babasının da “sana para vermeyeceğiz ancak öyle yola gelirsin” dediği, kadının, erkek ve ailesi tarafından bayıltıldığı, darp edildiği, bu haliyle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin tam ve ağır kusurlu olduğu, kadına yüklenebilecek bir kusur durumunun ispat edilemediği, ortak çocuklarının fiili ayrılık döneminde annesi ile birlikte kaldığı, mevcut düzenlerinin değişmemesi ve alınan sosyal inceleme raporlarında da ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesi yönünde görüş bildirildiği, bu kapsamda ortak çocukların velâyetinin anneye verildiği, çocuklar için tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile küçüklerin ihtiyaçları da gözetilerek hakkaniyet ilkesi çerçevesinde nafaka isteminin kısmen kabul edildiği, kadının çalışmadığı, somut ve düzenli bir gelir sahibi olmadığı, boşanma sonrası yoksulluğa düşeceği, bu nedenle yoksulluk nafakası talebinin kısmen kabulüne karar verildiği, boşanma sonucu kadının, en azından diğerinin maddî desteğini yitireceği ve erkeğin eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi nazara alınarak kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedildiği gerekçesi ile ereğin davasının reddine kadının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 275,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 15.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1…. erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; birliğin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda kadının da kusurlu olduğunu, kadının tanıklarının kardeşi olduğunu, bu tanıkların objektif beyanda bulunmadıklarını, beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin davasının kabulü gerektiğini, kadının evi gece yarısı terk ettiğini, ortak çocukların velâyetlerinim babaya verilmesi gerektiğini, müvekkilinin dava devam ederken işten çıkarıldığını, müvekkilinin işsiz olması nedeni ile nafaka ödeyecek durumda olmadığını, kadının savurganlığının ispatı için telefon faturalarının celp edilmesini istediklerini ancak mahkemece faturaların celp edilmediğini belirterek, kadının davasının kabulü, erkeğin reddedilen davası, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, müvekkili aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile müvekkilinin reddedilen manevî tazminat talebi yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin tam kusurlu olduğunu, müvekkilinin evlilik süresince fiziksel ve psikolojik olarak yıprandığını, maddî ve manevî tazminatın düşük belirlendiğini, dava dilekçesinde yer alan talepler doğrultusunda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiğini, ülkenin ekonomik koşulları, çocukların ve müvekkillerinin ihtiyaçları nazara alındığında nafakaların da yetersiz olduğunu, dava dilekçesinde talep ettikleri miktarda nafakaya hükmedilmesi gerektiğini belirterek nafaka ve tazminatların miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğu, kadının kusurlu bir davranışının ispatlanmadığı, evlilik birliğinin devamında, taraflar bakımından korunmaya değer yarar kalmadığı, bu durumda Mahkemece erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğuna ilişkin belirlemenin ve asıl davanın reddi ile birleşen davanın kabulüne ve tarafların boşanmalarına ilişkin verilen kararın isabetli olduğu, ortak çocuk Şevval’in 2009 ve …’nın 2013 doğumlu olduğu, ortak çocukların anne yanında kaldığı, uzman raporunda ortak çocuk Şevval’in annesi ile yaşamak istediğinin, ortak çocuk …’nın ise kendisini annesine yakın hissettiğinin ve ona güvendiğinin, velâyetin anneye verilmesinin uygun olduğunun rapor edildiği, Mahkemece ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesinin ve ortak çocuklarla baba arasında tesis edilen kişisel ilişkinin isabetli olduğu, ortak çocuklar ve kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi ve kadın lehine hükmedilen tedbir nafakasının miktarının isabetli olduğu ancak ortak çocuklar lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakalarının miktarının tarafların mali ve sosyal durumları, ortak çocukların ihtiyaçları da dikkate alındığında az olduğu, boşanmaya neden olan olaylarda kadının kusurunun bulunmadığı, Sosyal Güvenlik Kurumu kaydına göre kadının işe giriş çıkışları bulunsa da asgari ücretin yoksulluktan kurtarmayacağı, tarafların mali ve sosyal durumlarının benzer olmadığı, kadın yararına yoksulluk nafakası koşullarının oluştuğu, bu nedenlerle Mahkemece kadın lehine yoksulluk nafakası hükmedilmesi ve hükmedilen yoksulluk nafakasının miktarının doğru olduğu, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi isabetli ise de, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğe atfedilen kusurlu davranışların ağırlığı, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, evlilik süresi de dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminatın az olduğu gerekçesi ile davalı davacı kadın vekilinin tedbir ve iştirak nafakaları ile maddî ve manevî tazminat miktarına ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılmasına, ortak çocuklar yararına Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihinden itibaren ayrı ayrı aylık 750,00 TL tedbir nafakasına, karar kesinleştikten sonra aynı miktar üzerinden iştirak nafakası olarak devamına, kadın yararına yasal faizi ile birlikte 35.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata, davalı-davacı kadın vekilinin sair, … erkek vekilinin tüm istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1…. erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; birliğin temelinden sarsılmasında kadının da kusurlu olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla tarafların en azından eşit kusurlu olduklarını, kadın yararına tazminat koşullarının oluşmadığını, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların güncel ekonomik ve sosyal durumlarının araştırılmadığını, bu şekilde nafaka ve tazminat miktarlarının belirlenmesinin de hukuka aykırı olduğunu belirterek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının müvekkilinin reddedilen davası, kusur belirlemesi, müvekkili aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönünden bozulması talep edilmiştir.

2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; erkeğin kusurlu davranışları, ekonomik durumu nazara alındığında müvekkili lehine hüküm altına alınan tazminat ve nafakaların düşük olduğunu, talepleri doğrultusunda müvekkili yararına maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası ve çocuklar yararına iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiğini belirterek nafaka ve tazminatların miktarı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında görülen boşanma davasında, evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet verecek nitelikte geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin boşanma davasının kabulü koşullarını oluşup oluşmadığı, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî tazminat, manevî tazminata hükmedilmesi, çocuklar için tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ve 371 inci maddesi. 4721 sayılı Kanunu’nun 4 üncü maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 50 inci maddesi, 51 inci maddesi.

3.Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı davalı erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragraflar kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı-davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun’un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerekmiştir.

3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı-davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (2) ve (3) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı-davacı kadın yararına yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden BOZULMASINA,

2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere … erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin ise sair temyiz tirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL vekâlet ücretinin …’dan alınarak …’ye verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden …’a yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran …’ye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.