Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/7872 E. 2023/5441 K. 21.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7872
KARAR NO : 2023/5441
KARAR TARİHİ : 21.11.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/880 E., 2022/1062 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/143 E., 2021/117 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin boşanma davasının reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer’îlerine, kadının ziynet alacağı davasında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 21.11.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden davalı-karşı davacı … … vekili Avukat … ile karşı taraf temyiz eden davacı-karşı davalı … vekili Avukat … geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2018 yılında evlendiklerini, eşinin engel durumu sebebi ile, ailesinin “biz size her şeyde günlük işlerde yardımcı oluruz” sözü üzerine eşinin de rahatını düşünerek ailesinin yaşadığı … ili, Kilimli ilçesine tayinini istediğini, kayın validesinin aracın anahtarlarını ortak konuttan alıp gittiğini, bunun üzerine müvekkilinin eşine annesinin eve gelmemesini söylediğini, eşinin yatakları ayırdığını, ailesinin sözüne baktığını, müvekkilinin iş yerinde davalının ailesinin müvekkilini amirlerinin ve mesai arkadaşlarının yanında hakaret içierir kelimeler kullanarak küçük düşürdüklerini, ortak hane de huzursuzluk çıkarttığını, son olarak da 04.03.2019 günü eşinin evden ayrılıp gittiğini, bu tarihten itibaren de ayrı yaşadıklarını, davalı eşi ile tekrardan bir araya gelip bu evliliği sürdürme imkanı kalmadığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmesini, müvekkili yararına 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin dava dilekçesinde yer alan hususların asılsız ve gerçek dışı olduğunu, erkeğin müvekkiline ait arabanın kullanım konusunda sürekli sorun çıkardığını, müvekkilinin ailesiyle görüşmesini kısıtladığını müvekkiline hakaret ettiğini, müvekkilin istememesine rağmen zorla ailesinin yanına götürdüğünü, müvekkiline kendisini istemediğini, sevmediğini söylediğini, sadakat yükümlülüğüne aykırı hakaret ettiğini, beddua ettiğini, psikolojik baskı yaptığını, yalnız bıraktığını, psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, cinsel birliktelikten kaçındığını, müvekkilinin akrabaları ile bağları kopardığını, iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili için aylık 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini, 9 adet çeyrek altın, 6 adet 1’er gram altın, 5.000,00-TL para, 12 bilezik, 0.60 Karat Pırlanta Tek Taş yüzükten ibaret ziynet eşyalarının aynen iadesi olmadığı takdirde 100,00 TL bedelinin iadesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı-karşı davacı kadının dosyada mevcut sağlık kurulu raporundan da anlaşılacağı üzere %92 oranında engelli olduğu, erkeğin bu durumu bile isteye kadın ile evlendiği, evliliğin başlarında ev işleri dahil olmak üzere kadına yardımcı olduğu, merdiven çıkması gerektiğinde sırtında taşıdığı, ancak bir müddet sonra kadının engelini yüzüne vurmaya ondan utanmaya başladığı, “yaptığın iyilik nerede kaldı, Allah belanı versin” dediği, soğuk davrandığı, sıklıkla telefonla uğraştığı, eşinin yaptığı ütüyü beğenmeyip, ütülenmemiş beğenmedim deyip ütüyü kendisinin yaptığı, erkek ile kadının annesi arasında, kadının engel durumundan alınan aracın kullanımı ve anahtarının kimde kalacağı hususunda anlaşmazlık bulunduğu, erkeğin, kadının annesini istemediği, erkeğin, kadının kuzenleriyle görüşmesini istemediği, kadının eşi istemediği için annesi ile telefonda görüştüğü, kadının ağladığı, saçlarını kestiği, erkeğin psikolojik baskı ile kadını evden ayrılmaya zorladığı, kadının ortak konuta dönmeyi istediği, buna karşılık erkeğin onu istemediğine dair mesajlar attığı, erkeğin, kadının, erkeğin ve arkadaşı olan Asiye’nin bulunduğu konuşma grubuna “müsait misin hayatım” yazdığı, sonra sildiğini, erkek arabaya geldiğinde kadının “sen beni arkadaşımla mı aldatıyorsun” dediğini, karşı tarafın …a yazıyordum deyip konuyu kapattığı, yargılama devam ederken kadın tarafından dosyaya erkek ile Asiye isimli kadının birlikte çekilmiş, Asiye’nin erkeği öperken resimlerin dosyaya sunulduğu, başından beri erkeğin Asiye adlı kadınla sadakatsiz davranış içerisinde bulunduğu iddiasının doğrulandığı, erkeğin tam kusurlu olduğu, bu kapsamda erkeğin davasının reddine, taraflar arasındaki geçimsizliğe konu olaylar sebebiyle kadının dava açmakta haklı olduğu, bu nedenle evlilik birliğini sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı kabul edildiğinden kadının boşanma davasının kabulüne karar verildiği, kadının çalışmadığı, gelirinin bulunmadığı, engelli olduğu, sağlık kurulu raporuna göre %92 oranında engelli olduğu, çalışmasının da imkan dahilinde olmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceğinin açık olduğu, bu nedenle kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedildiği, kadının boşanma sebebiyle eşinin maddî desteğini yitirdiği, evlilik devam etse idi ileride sağlayacağı maddî imkanlardan yoksun kaldığı, erkeğin sadakat yükümlülüğünü ihlal etmesi, kadına beddua etmesi, engeli nedeniyle aşağılaması nedeniyle kadın eşin kişilik haklarının saldırıya uğradığı bu kapsamda kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedildiği gerekçesi ile erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve 1.200,00 TL yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 50.000,00 TL maddî ve 60.000,00 TL manevî tazminata, kadının ziynet eşyalarının iadesi ve çeyiz olarak alınan bütün ev eşyalarının teslimi talebi hakkında harcı yatırılarak usulüne uygun açılmış dava bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, kadının tamamen kusurlu olduğunu, kadının davasının reddine, müvekkilinin davasının kabulüne karar verilmesi gerektiğini, müvekkili aleyhine hüküm altına alınan nafaka ve tazminatların fahiş olduğunu belirterek hükmün tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece hüküm altına alınan nafaka ve tazminatların yetersiz olduğunu, erkeğin tam ve ağır kusurlu olduğunu, belirterek nafaka ve tazminatların miktarı ile ziynet alacağı talebi yönünden hüküm kurulmaması yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde davalı-karşı davacı kadının birliğin temelinden sarsılmasında tamamen kusurlu olduğunu, kadının evi terk ettiğini, müvekkiline iftira attığını, müvekkilinin kusurunun ispatlanmadığını, mesajlaşma olayından sonra tarafların evliliğin devam ettiğini, bu nedenle müvekkiline kusur izafe edilemeyeceğini, nafaka ve tazminatların fahiş olduğunu, kadının sadakatsiz olduğunu, nafakanın süresiz olarak hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, nafakanın belli bir süre ile hükmedilmesi gerektiğini belirterek, hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; erkeğin tam ve ağır kusurlu olduğunun dosya kapsamı ile sabit olduğunu, müvekkilinin sinkaflı sözlerle evden kovulduğunu, ziynet eşyası davası için harç tamamlanması için kendilerine süre verilmediğini, muhtıra gönderilmediğini, usulsüz şekilde talepleri hakkında hüküm kurulmadığını, erkeğin kusur durumu, ekonomik durumu nazara alındığında nafaka ve tazminat miktarlarının yetersiz olduğunu, talepleri doğrultusunda nafaka ve tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirterek nafaka ve tazminatların miktarı ile ziynet alacağı davasında hüküm kurulmaması yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında görülen boşanma davasında, evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet verecek nitelikte geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin boşanma davasının reddi ile kadının boşanma davasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî tazminat, manevî tazminata hükmedilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları ile kadının ziynet alacağı davasında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde kurulan hükmün usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ve 371 inci maddesi. 4721 sayılı Kanunu’nun 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci ve 176 ncı maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 inci maddesi, 51 inci maddesi. 492 sayılı Harçlar Kanunu (492 sayılı Kanun) 30 ve 32 inci maddesi.

3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. Yoksulluk nafakasının toptan ya da irat biçiminde ödenebilmesine karar verilebilmesi için, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile ödeme gücü ve isteklerinin göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır. Yasal olarak yoksulluk nafakasının, toptan veya durumun gereklerine göre aylık irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir. Toplanan delillerden, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-karşı davacı kadının daha ağır kusurlu olmadığı, her hangi bir geliri ve mal varlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiş ise de, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlilikte geçen süre ve yaşları da dikkate alındığında kadın yararına 4721 sayılı Kanun’un 176 ncı maddesinin birinci fıkrası nazara alınarak, hakimin takdir yetkisi çerçevesinde yoksulluk nafakası yönünden bir defaya mahsus olmak üzere “Toptan ödeme” yönünde karar verilip verilemeyeceği hususu gerekçede tartışılıp değerlendirilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

3. Davalı-karşı davacı kadın, karşı dava dilekçesinde ziynet eşyaların aynen iadesini olmadığı takdirde bedelini talep etmiş, Mahkemece ziynet alacağı davasında harcı yatırılarak usulüne uygun açılmış dava bulunmadığından, karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Dava açılırken alınan başvuru harcı, dava dilekçesindeki isteklerin tümünü kapsar. Davalı-karşı davacı kadının ziynet alacağı talebi boşanmanın eki niteliğinde olmayıp nispi harca tabidir. Mahkemece kadının talep ettiği ziynet eşyalarının bedelleri üzerinden nispi harcın peşin kısmının yatırılması için usulüne uygun olarak süre verilmesi, harç nok…lığı giderildiği takdirde, bu talebin esasının incelenmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi, aksi halde; 492 sayılı Kanun’un 30. maddesi gereğince işlem yapılması gerekirken, belirtilen hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası ve ziynet alacağı davası yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası yönünden erkek yararına, ziynet alacağı davası yönünden kadın yararına BOZULMASINA,

3.Taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL vekâlet ücretinin Cihandan alınarak …’a, 17.100,00 TL vekâlet ücretinin …’dan alınarak Cihan’a verilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının ilgililere iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmesine,

21.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.