Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/7871 E. 2023/5445 K. 21.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7871
KARAR NO : 2023/5445
KARAR TARİHİ : 21.11.2023

MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1416 E., 2022/822 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ: … 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/490 E., 2020/119 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davalı erkek vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 21.11.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde temyiz eden davalı … ile vekili Avukat … geldiler. Karşı taraf temyiz eden davacı … ile vekilleri gelmedi. Açık duruşmaya başlandı. Gelenlerin sözlü açıklaması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2008 yılında evlendiklerini, ortak bir çocuklarının olduğunu, son iki yıla kadar evliliklerinde problem olmadığını, son iki yıldır davalı erkeğin olumsuz davranışları olup kendi başına kararlar aldığını, davalı erkeğin Amerika’da yaşama ve orada şirket kurma isteği olduğunu, bu nedenle davacı kadının müşterek çocuğu da Amerika’da doğurduğunu, 40 gün sonra Türkiye’ye döndüklerini, davalının tekrar Amerika’ya gitmek için davacıyı ikna ettiğini, başvurular yaptığını, 2015 Ağustos’ta Amerika’da yaşayacakları için davalı erkeğin talebi üzerine müşterek evin dağıtıldığını, iki ay sonra Türkiye’ye geri geldiklerini, sonrasında tekrar Amerika’ya gittiklerini, ancak vize süresi bitince Kasım 2016 yılında Türkiye’ye döndüklerini, bu dönüşlerinde davacı kadının dedesine ait evde oturduklarını, davalının sürekli yıl başından önce tekrar Amerika’ya gideceklerini söylediğini, sürekli davacıyı oyaladığını, davalının kararlar alırken davacıyı yok saydığını, saygı duymadığını, bir türlü yerleşik düzene geçemediklerini, davacının bu belirsizlikler nedeniyle kariyer hayatını sürekli ötelediğini, davalının babasının Ocak 2017 sonunda rahatsızlandığını, bu süreçte davalı erkeğin ailesinin evindeyken davacı kadını kovduğunu ve hakaret ettiğini, tarafların 5 aydır ayrı yaşadıklarını, davalı erkeğin davacı kadının mesleği ve kazanacağı para ile ilgili küçümseyici ve aşağılayıcı söz ve davranışları olduğunu iddia ederek tarafların boşanmalarına, çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, çocuk için aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası, davacı kadın için aylık 1.000,00TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL manevî tazminat ile davacının kazanç kaybı olması, müşterek eşyaların dağıtılmış olması nedeniyle 100.000,00 TL maddî tazminatın davalı erkekten alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı erkek cevap dilekçesinde özetle; davacı annenin çocuğa kötü davrandığını, 2017 yılı Ocak ayında davalının babasının rahatsızlığı döneminde davacı kadının sürekli asık suratlı olduğunu, çocuk ile ilgilenmesini talep ettiğinde tartışma çıktığını, o gün çocuğu da alıp davacı kadının evden gittiğini, attığı maillerde bu hatasını da kabul ettiğini, bu olay sonrasında Üsküdar’da birlikte yaşadıkları eve davalı erkek geldiğinde eve almak istemediğini, geldiği gün ayrı odada yatmasını kabul ettiğini, ertesi gün tekrar geldiğinde suratına kapıyı çarpıp küfrederek kovduğunu, eve gelmesini istemediğini açıkça söylediğini, bu olay sonrasında tarafların dışarıda, aile ortamlarında birlikte yemek yediklerini, ev baktıklarını, aile danışmanına gittiklerini, sonrasında davacı kadının boşanma kararını dahi mail atarak bildirdiğini, Amerika’ya gitme olayında davacı kadının da isteği bulunduğunu, bu konuda mailleri olduğunu, davacının davalı tarafından sağlanan yaşam standartlarını beğenmeme, hoşnutsuzluk davranışları olduğunu, zor zamanlarında davalı erkeğe destek olmadığını ve yalnız bıraktığını, davalıya karşı nefret ve saygısızlığının olduğunu, davacının maddî tazminat talebinin boşanmanın fer’î niteliğinde olmadığını, harca tabi olduğunu belirterek davacı kadının kusuru nedeniyle boşanma karar verilmesini, çocuğun velâyetinin tedbiren ve kesin olarak davalı babaya verilmesine, aksi halde ortak velâyet düzenlenmesine karar verilmesini, davacının tüm nafaka ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dinlenen tanık anlatımlarının bir kısmının birliğin temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlardan ibaret olduğu, bir kısmının ise sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak, duyuma dayalı izahlardan ibaret olduğu, bir kısım olayların ise tarafların olay sonrasında birlikte yaşamaları nedeni ile affa mazhar olduğu, fiili ayrılığın ise tek başına evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını kabule yeterli olmadığı, davacının davasını ispat edemediği, tarafların mali-sosyal durumları,günümüz ekonomik koşulları nazara alınarak dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere davacı kadın lehine aylık 400,00 TL ve ortak çocuk lehine (velâyetin tedbiren tevdi tarihinden geçerli olmak üzere) aylık 500,00 TL nafakaya hükmedildiği gerekçesi ile davanın reddine, davacı kadın yararına aylık 400,00 TL, çocuk için aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, ortak çocuğun geçici velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ile baba arasında, her hafta Cumartesi günü sabah saat 10.00’dan Pazar günü akşam saat 17.00’ye kadar şahsi ilişki tesisine,şahsi ilişkinin çocuğun baba yanına aldırılmak suretiyle icrasına, yol giderlerinin baba tarafından karşılanmasına hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin davalı erkeğin kusurlu davranışları ile temelinden sarsıldığının ispatlandığını, erkeğin müvekkiline hakaret ettiğini, bir eş olarak görmediğini, takıntılı olarak sürekli Amerika’ya gitme arzusu içerisinde olduğunu, müvekkilini sürekli oyaladığını, konutu dağıttığını, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, ortak çocukla baba arasında kurulan kişisel ilişkinin de çocuğun üstün yararına aykırı olduğunu, tedbir nafakalarının da yetersiz olduğunu belirterek hükmün tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı erkek vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesinde özetle; davacı kadının çocuğun babasını görmesine engel olmaya çalıştığını, çocuğun huzurunu bozduğunu, çocuğun velâyetinin babaya tevdi edilmesi gerektiğini, mümkün olmaması durumunda ortak velâyete hükmedilmesi gerektiğini, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, kararın ret gerekçesine katıldıklarını ancak boşanma kararı verilmesi gerektiğini, müvekkilinin kusurunun olmadığını belirterek, boşanma kararı verilmemesi, geçici velâyet düzenlemesi, aleyhine hükmedilen tedbir nafakaları yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile usulüne uygun dayanılan vakıa ve deliller dikkate alındığında, tanıkların duyuma dayalı, soyut, kendi kanaat ve yorumlarına dayalı beyanları, yine aradan geçen süre dikkate alındığında afla sonuçlanan vakıalara ilişkin beyanları ve özellikle dava tarihinden sonraki sürece dair vakıa olarak dayanılmayan beyanlarına itibar edilmemesinin, usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olduğu, davanın reddine dair Mahkeme kararının doğru olduğu, tarafların davanın reddine yönelik istinaf taleplerinin reddine karar verildiği, velâyet hususunun araştırılması için velâyet raporları alındığı, iki defa heyet raporu alındığı, tarafların Marmara Eğitim Araştırma Hastanesinden velâyet görevini üstlenip üstlenemeyeceklerine dair ayrıntılı raporlarının alındığı dikkate alındığında ortak çocuğun menfaatine olmakla geçici velâyetinin anneye verilmesinin de doğru olduğu, tarafların her ikisinin de çalışması, annenin de çocukla kaliteli vakit geçirebilme hakkı bulunabilmesi hususları dikkate alındığında, her hafta sonu tedbiren baba ile kişisel ilişki kurulmasının isabetli olmadığı, bu haliyle davacı kadının tedbiren kişisel ilişkiye yönelik istinaf talebinin kabulüne karar verildiği, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik sosyal durumları ve hakkaniyet dikkate alındığında tedbir nafakası miktarlarının da az olduğu gerekçesi ile tarafların davanın reddine yönelik istinaf taleplerinin ayrı ayrı reddine, davalı erkeğin geçici velâyete yönelik istinaf talebinin reddine, davacı kadının tedbiren kişisel ilişkiye yönelik istinaf talebinin kabulü ile, İlk Derece Mahkemesinin 11.01.2019 tarihli ara kararının tedbiren kişisel ilişkiye dair kısmının kaldırılmasına, yerine geçici velâyeti anneye verilen çocuk ile davalı baba arasında karar kesinleşinceye kadar geçerli olmak üzere her ayın 1. ve 3. haftası Cumartesi günü saat 10:00’dan Pazar günü saat 17:00’ye kadar, dini bayramların 2. günü saat 10:00’dan 3. günü saat 17:00’ye kadar, her yıl sömestr tatilinin ilk haftası Pazartesi günü saat 10:00’dan takip eden Pazar günü saat 17:00’ye kadar, her yıl Temmuz ayının 1. günü saat 10:00’dan, 31. günü saat 17:00’ye kadar yanına almak suretiyle tedbiren kişisel ilişki kurulmasına, erkeğin tedbir nafakası verilmesi ve miktarlarına yönelik istinaf talebinin reddine, davacı kadının tedbir nafakası miktarlarına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararının 2.bendinin kaldırılmasına, ortak çocuk için aylık 750,00 TL, davacı kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; davalı erkeğin birliğin temelinden sarsılmasında kusurlu olduğunun dosya kapsamı ile sabit olduğunu, davanın ispat edildiğini, tarafların 2017 ocak ayından beri ayrı olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, hüküm altına alınan nafakaların da yetersiz olduğunu belirterek, hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

2.Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; baba ile çocuk arasında kurulan kişisel ilişkinin yetersiz olduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararında yer aldığı şeklinde kişisel ilişki kurulması gerektiğini, müvekkili aleyhine geriye dönük tedbir nafakasının arttırılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, nafakaların fazla olduğunu, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsıldığın, bu hususta müvekkilinin kusuru olmadığını ancak boşanma kararı verilmesi gerektiğini, çocuğun velâyetinin de babaya verilmesi gerektiğini, çocuğun idrak çağına geldiğini ve beyanının alınması gerektiğini, belirterek hükmün boşanma kararı verilmemesi, müvekkili aleyhine hükmedilen tedbir nafakaları, geçici velâyet düzenlemesi, kişisel ilişkinin süresi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında görülen boşanma davasında, taraflar arasında evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet verecek nitelikte geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davacı kadının boşanma davasının kabulü koşullarını oluşup oluşmadığı, davacı kadın ve ortak çocuk yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları, geçici velâyet düzenlemesi ile çocukla kurulan kişisel ilişkinin süresi noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ve 371 inci maddesi. 4721 sayılı Kanunu’nun 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen …, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,21.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.