Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/7794 E. 2023/33 K. 09.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7794
KARAR NO : 2023/33
KARAR TARİHİ : 09.01.2023

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen katkı payı alacağı davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, birleşen davanın reddine/tefrikine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından asıl ve birleşen dava yönünden temyiz edilmekle; birleşen dava yönünden kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Bölge Adliye Mahkemeleri, 5325 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 25 inci ve geçici 2 nci maddeleri uyarınca kurulmuş ve Adalet Bakanlığının 07.11.2015 tarihli ve 29525 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan kararı uyarınca tüm yurtta 20.07.2016 tarihinde göreve başlamışlardır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 inci maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemelerinden verilen nihai kararlar istinaf yoluna tabidir.
Dosyanın incelenmesinde; birleşen dava, asıl davaya yönelik yapılan bozma işleminden sonra 20.03.2013 tarihinde açılmıştır ve birleşen dava hakkında 20.07.2016 tarihinden sonra ilk defa nihai karar verilmiştir. Birleşen dava, asıl davadan bağımsız, ayrı ve yeni bir davadır.
Davalı-davacı vekilinin temyizi üzerine dosya Dairemize gelmiş ise de birleşen dava hakkında 20.07.2016 tarihinden sonra 14.04.2021 tarihinde nihai karar verildiğinden İlk Derece Mahkemesince verilen karar istinaf incelemesine tabi olup Bölge Adliye Mahkemesince istinaf incelemesi yapılması gerektiğinden, ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmek üzere birleşen dosyanın Mahkemesine geri çevirilmesine karar vermek gerekmiştir.
Davalı-davacı vekilinin asıl dava yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı vekili, tarafların evlenmeden önce bankada memur olarak çalışmaya başladıklarını, Almanya’ya gitmek için işten ayrıldıklarını, müvekkilinin aldığı tazminatı davalıya verdiğini, Almanya’ya gittikten sonra da müvekkilinin birçok işte çalıştığını, daha sonra restaurant işletmeye başladıklarını, lokantanın tüm işleriyle ilgilendiğini, tarafların çalışarak elde ettiği gelirle Türkiye’deki malları edindiklerini, taraflar arasında 1996 yılında açılan boşanma davasından sonra davalının katkı payından mahrum bırakmak için tüm malları muvazaalı olarak devrettiğini, muvazaalı satış yapıldığı kabul edilmese dahi satış paralarının davalının tasarrufunda olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 150.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
2.Davacı vekili 22.12.2009 tarihli dilekçesinde talep miktarını toplam 523.045,500 TL’ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; malların bir kısmının müvekkilinin babasından kaldığını, bir kısmının da tamamen müvekkilinin çalışması ve çabalaması ile edinildiğini, davacının müvekkilinin ticari sırlarını maliye bildirmesi nedeniyle müvekkiline vergi cezası kesildiğini, cezaları ödemek için malların elden çıkarıldığını, satışların gerçek satış olduğunu, davacının da …’da tarlası olduğunu ve küçük çocukları nedeniyle sosyal yardım aldığını, tarafların ayrıldıklarında çokça altınları olduğunu, aynı zamanda hesapta çocuklarına ait toplu para olduğunu, ev eşyalarıyla birlikte davacıya bırakıldığını, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.Dava aile mahkemesinde açılmış, Aile Mahkemesince 08.12.2004 tarihli kararla asliye hukuk mahkemesi görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik karar verilmiş olup işbu karar temyiz edilmeksizin 28.01.2005 tarihinde kesinleşmiştir.
2.Dosya kesinleşme üzerine asliye hukuk mahkemesine gönderilmiş, … Asliye Hukuk Mahkemesinin esasına kaydedilmiş, … Asliye Hukuk Mahkemesince 11.02.2010 tarihli ve 2005/38 Esas, 2010/36 karar sayılı kararıyla; davacının % 60 katkı payı oranın olduğu, toplam 523.045,50 TL katkı payı alacağının bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüyle 150.000,00 TL alacağın dava tarihi olan 17.06.2004 tarihinden, 373.045,50 TL alacağın ıslah tarihi olan 22.12.2009 itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 28.06.2012 tarihli ve 2012/25 Esas, 2012/6435 Karar sayılı kararı ile, davanın mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak davası olduğu, görevli mahkemenin Aile Mahkemesi olduğu belirtilerek kararın bozulmasına, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
1.Bozmaya uyan … Asliye Hukuk Mahkemesi 13.11.2012 tarihli kararıyla; mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, dosya görevli mahkemeye gönderilmiştir.
2.İlk Derece Mahkemesince yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararla; asıl davanın kısmen kabulüyle, 489 parsel, 273 ada 1 parsel, 78 ada 18 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davacının 1983 yılında çalışmaya başladığı, katkısını ispatlayamadığı gerekçesiyle reddine, 347 ada 16 parsel, 45672 ada 7 parsel, 2132 parsel, 2131 parsel sayılı taşınmazlara davacının % 54,66 katkı payı oranına göre toplam 162.203,00 TL katkı payı alacağının olduğu, hakkaniyet gereği 100.000,00 TL daha katkı payı alacağının olduğu gerekçesiyle 150.000,00 TL alacağa dava tarihi olan 17.06.2004 tarihinden, kalan 122.203,00 TL alacağa ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı vekili, asıl davaya yönelik olarak delillerin adil şekilde değerlendirilmediğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, taşınmazların dava tarihindeki değerinin dikkate alınmasının hatalı olduğunu, davacı-davalının çalışmadığını, katkı payı oranının fazla belirlendiğini belirterek kararın bozulması istenmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, katkı payı alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ,743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin (743 sayılı Kanun) 170 inci maddesi, 186 ncı maddesinin birinci fıkrası, 189 uncu maddesi, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (818 sayılı Kanun) 146 ncı maddesi, 544 üncü maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 646 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı erkek vekilinin aşağıdaki paragraflar kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Davalı-davacı vekilinin katkı payı oranına yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
Somut olayda, Mahkemece, kadının % 54,66 katkı payı oranı olduğu kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de karar hatalı olmuştur. Şöyle ki, kadının hizmet döküm belgesinin tercümesinin yapılmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda somut veriler dikkate alınmadan varsayımsal olarak erkeğin kadından 1,5 kat daha fazla geliri olduğu kabul edilerek katkı payı oranının belirlendiği anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece, dosya kapsamındaki kadının hizmet döküm belgesinin tercümesi yapılarak ve toplanan diğer tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre katkı payı oranının belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
3.Davalı-davacı vekilinin tasfiye konusu 45672 ada 7 parsel ve 347 ada 16 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
Somut olayda, Mahkemece, tasfiye konusu 45672 ada 7 parsel sayılı taşınmazın 17.09.1993 tarihinde, 347 ada 16 parsel sayılı taşınmazın 18.06.1991 tarihinde edinildiği kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de karar hatalı olmuştur. Şöyle ki, dosya kapsamındaki mevcut tapu kayıtlarına göre 45672 ada 7 parsel sayılı taşınmazın 279/494 hissesinin 15.12.1992 tarihinde imar nedeniyle daha sonra 17.09.1993 tarihinde usulen tashih nedeniyle davalı-davacı erkek adına tescil edildiği, taşınmazın evveliyatının 64 parsel sayılı taşınmaz olduğu; 347 ada 16 parsel sayılı taşınmazın 161/593 hissesinin davalı-davacı erkek adına tescil edildiği, taşınmazın evveliyatının 489 parsel sayılı taşınmaz olduğu, taşınmazların tapu tedavülleri eksiksiz olarak getirtilmeden ve taşınmazların ilk edinme tarihlerini tespit edilmeden karar verildiği anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece, tasfiye konusu 45672 ada 7 parsel ve 347 ada 16 parsel sayılı imar uygulaması sonucunca oluşan parsellerin ayrı ayrı hangi taşınmazın imar uygulaması sonucunda oluştuğununun kayıtları ve parsellerin ilk tesisinden itibaren satışına dayanak evraklar ile tüm devirleri gösterir tapu kaydı ve tedavüllerinin ilgili tapu müdürlüğünden getirtilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
4.Davalı-davacı vekilinin tasfiye konusu 2131 parsel ve 3150 parsel (15 ve 28 nolu bağımsız bölümler) sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
Somut olayda, Mahkemece, 2131 parsel sayılı taşınmazı 02.04.1990 tarihinde satın alındığı kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de karar hatalı olmuştur. Şöyle ki, dosya kapsamındaki mevcut tapu kayıtlarına göre 2131 parsel sayılı taşınmazın 05.09.1983 tarihinde davalı-davacı erkek adına satın alındığı, 09.04.2001 tarihinde satın alındığı, 3150 parsel sayılı taşınmazın ise 02.04.1990 tarihinde satın alındığı, Mahkemece taşınmazların karıştırıldğı anlaşılmaktadır. O halde, Mahkeme, 3150 parsel yönünden (yeni belirlenecek katkı payı oranına göre) alacağa hükmedilmesi gerekirken taşınmazlar karıştırılarak 2131 parsel sayılı taşınmaz yönünden alacağa hükmedilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Birleşen Dava Yönünden
Birleşen dava yönünden istinaf incelemesi yapılması için ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmek üzere dosyanın Mahkemesine GERİ ÇEVİRİLMESİNE,
B. Asıl Dava Yönünden
1.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı-davacı vekilinin bozma kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının REDDİNE,
2.Yukarıda (2,3,4) nolu paragraflarda belirtildiği üzere, davalı-davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
Peşin yatırılan harcın yatırana iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
09.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.