Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/7626 E. 2023/5446 K. 21.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7626
KARAR NO : 2023/5446
KARAR TARİHİ : 21.11.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1382 E., 2022/233 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 6. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/415 E., 2021/178 K.

Taraflar arasındaki aile konutundan kaynaklanan tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına, dosyanın yeniden karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Karar davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 21.11.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden davacı … ve vekilleri ile karşı taraf davalı … ve vekilleri gelmedi. Davalı … Denizcilik Taşımacılık ve Tic. A.Ş. vekili Av. Mahmut Daloğlu geldi. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı … arasında, … 14. Aile Mahkemesinin 2015/548 Esas sayılı dava dosyasında zina nedeniyle açılan boşanma davasının devam ettiğini, müvekkili ile davalı …’in mevcut evlilik birliğinin kurulduğu günden bu tarihe kadar ortak çocukları ile birlikte tüm yaşam faaliyetlerini Küçükçamlıca Mah. Kısıklı Cad. No: 84/1 Üsküdar/İstanbul adresinde geçirdiklerini, düzenli yerleşim amacıyla kullandıkları bu taşınmazın Üsküdar Tapu Sicil Müdürlüğünde 22 Ada, 38 Parsel, 1 nolu bağımsız bölüm adı altında aile konutu vasfında kayıtlı olduğunu, bu taşınmazı davalı …’nun müvekkilinden habersiz ve onayını almaksızın …i ile birlikte hissedar olduğu diğer davalı şirket lehine ayni sermaye olarak konulmak suretiyle devrettiğini, 4721 sayılı Kanun’un 194 üncü maddesi uyarınca bunun diğer eşin açık rızası alınmadıkça mümkün olamayacağını, taşınmazın aile konutu olarak kullanıldığının bilinmemesinin de hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkilinin bu devri boşanma davasının hazırlığı aşamasında avukatlarından öğrendiğini belirterek, öncelikle taşınmazın 3. kişilere devrinin önlenmesi amacıyla kaydına tedbir konularak, tedbiren aile konutu şerhi işlenerek taşınmazın müvekkiline özgülenmesine, davalı şirket adına olan tapu kaydının iptaline, diğer davalı … ve müvekkili adına ortaken tesciline, aksi halde eski malik davalı … adına tesciline, taşınmazın aile konutu vasfında olduğunun tespiti ile bu hususun tapuya şerh düşülmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde, öncelikle Harçlar Kanunu gereğince taşınmaz değeri tespit edilmek suretiyle bu bedel üzerinden dava harcının tamamlattırılmasına, görevli mahkemelerin Asliye Hukuk Mahkemeleri olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesine, halen taraflar arasında Anadolu 18. Aile Mahkemesinde açılmış mal rejiminin tasfiyesi davası olması nedeni ile derdest davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine, taşınmaza konulan tedbirin kaldırılmasına, aksi takdirde teminat karşılığında devamına ve davanın haksız ve yasaya aykırı olması nedeniyle de esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı … vekili cevap dilekçesinde, davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 17.11.2016 tarihli ve 2015/661 Esas, 2016/897 Karar sayılı ilamı ile; Yargılama sırasında taşınmazın başında keşif yapıldığı, uzman bilirkişinin sunduğu raporda, dava konusu taşınmazın dava tarihi itibarı ile değerinin 5.250.000,00 TL olduğunun bildirildiği, belirlenen bu değer üzerinden harç eksiğini gidermesi için davacı tarafa, 14.7.2016 tarihli oturum ara kararı ile Harçlar Kanunu’nun 30 ve 32 inci maddeleri uyarınca 1 ay kesin süre verildiği, davacı tarafın verilen kesin süre içerisinde harç eksiğini gidermediği gerekçesi ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Bölge Adliye Mahkemesinin 12.04.2019 tarih ve 2018/1352 Esas, 2019/543 Karar sayılı kararı ile; Mahkemece, 17.11.2016 tarihli celsede harcın ikmal edilmesi için davacı vekiline 1 aylık kesin süre verildiği ve bir sonraki celse öngörülen süre içerisinde harcın yatırılamadığı gerekçesi ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, buna karşın adli yardım talebinin reddine ilişkin itiraz üzerine bir sonraki mahkemenin verdiği ret kararının davacı vekiline 18.10.2016 tarihinde tebliğ edildiği, sürenin tebliğle başlayacağı dikkate alındığında, son harç yatırma tarihinin 18.11.2016 tarihi olduğu, bu durumda davanın 17.11.2016 tarihi itibariyle henüz bir işlemden kaldırma kararı verilmeksizin ve 3 aylık yenileme süresi beklenmeksizin karara çıkartıldığı, bu nedenle Harçlar Kanunu hükümleri gözönünde tutulmaksızın davacı vekilince kesin süre gereğinin yerine getirilmemiş olması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olmasının yerinde olmadığı, verilen süre içerisinde eksik harcın tamamlatılmaması halinde, dava dosyasının işlemden kaldırılması, bu maddede öngörülen süre içerisinde harcı yatırılmak suretiyle dava dosyasının yenilenmesi halinde davaya kaldığı yerden devam edilmesi, üç aylık süre içerisinde harç yatırılmak suretiyle dava yenilenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği, verilen kararın dosya içeriğine, usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile diğer yönler incelenmeksizin mahkeme kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak sonucu uyarınca karar verilmek üzere dava dosyasının mahalli mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davaya konu olan taşınmazın taraflar arasında evlilik birliği kurulmadan önce davalı şirket …nin kurulmasından önce şirket ortakları tarafından paylı mülkiyete tabi olarak iktisap edildiği, 2001 yılında ise paydaşları tarafından …ye devredildiği, 2001 yılında yürürlükte olan eşler arasında mal ayrılığı rejimi nedeniyle davalı …’nun kişisel malı olarak öngörülebileceği, söz konusu şirket ile davalı … arasında yapılan 01.01.2002 tarihli kira sözleşmesi ile taşınmazın davacı tarafça kiralanmak suretiyle oturulmuş olduğu, davacı … ve Davalı …’nun 19.12.2019 tarihinde boşandığı bu nedenle evlilik birliğinin son bulması nedeniyle aile konutunun vasfını yitirdiği bundan böyle de taraflar arasında bir aile konutundan söz edilemeyeceği, dava konusu taşınmazın mülkiyeti 2001 yılında tüm paydaşları tarafından davalı şirkete devredildiğinden devir öncesinde de davalı …’nun anılan tarihlerde yürürlükte olan eşler arasındaki mal ayrılığı rejimine göre kişisel malı niteliğinde bulunduğundan davacının tapu iptal tescil talebinin reddine karar verildiği, ayrıca tarafların 2016 yılında boşanmış oldukları sabit olduğundan aile konutu vasfını yitirmiş olduğundan davacının bu husustaki aile konutu şerhi konulması talebinin de reddine karar verildiği gerekçesi ile davanın reddine, davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 141.125,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın evlilik birliği kurulduğu günden bu yana aile konutu olarak kullanıldığını, aile konutu vasfında olduğunu, taşınmazın aile apartmanı içerisinde yer aldığını, müvekkilinin haberi ve onayı olmaksızın davalı … tarafından, …i ile birlikte hissedarı olduğu diğer davalı şirkete devredildiğini, sonrasında muvazaalı bir kira sözleşmesi ile şirketten kiraladığını, müvekkili tarafından hem taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti hem de, Borçlar Kanunu’nun 19 uncu maddesi uyarınca devir işleminin muvazaalı olduğu ileri sürülerek tapu iptal tescil davası açıldığını, Borçlar Kanunu kapsamındaki muvazaa davasına ilişkin hiç bir değerlendirme yapılmadığını, eksik inceleme ile gerekçesiz hüküm kurulduğunu, davada 6100 sayılı Kanun’un 110 uncu maddesi kapsamında objektif dava birleşmesi olduğunu, talepleri iki farklı hukuki sebebinin olduğunu, hem 4721 sayılı Kanun’un 194 üncü maddesi hem de Borçlar Kanunu’nun 19 uncu maddesi uyarınca dava açarak, tapu iptal tescil talebinde bulunduklarını, müvekkili ile davalı …’in zina nedeni ile boşandığını ve muvazaa nedeni ile tapu iptal tescil talebinin ileri sürülmesinde 4721 sayılı Kanun’un 226/2 inci maddesi uyarınca hukuki yararının bulunduğunu, muaccel ve müstakbel alacağını tahsilatını güvence altına almak amacını taşıdığını, muvazaalı şekilde devir işlemi yapıldığının da dosya kapsamından sabit olduğunu, taşınmazın hiç bir zaman davalı şirketin kullanımına sunulmadığını, her iki davalının da aldatma kastı ile hareket ederek dava konusu işlemi yaptığını belirterek hükmün tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın aile konutu olarak kullanılan taşınmazın açık rıza alınmadan devri nedeniyle tapusunun iptali ve tescili ile taşınmaza aile konutu şerhi konulması talebinden ibaret olduğu, davacı … ile davalı …’in yargılama sırasında 19.12.2019 tarihinde boşandıkları ve kararın nüfusa işlendiği, dava konusu taşınmazın aile konutu vasfını kaybettiği ve her iki davanın konusuz kaldığı, davaların esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisinin hatalı olduğu, bu yönden davacının istinaf talebi kısmen yerinde görüldüğü, gerekçe ve hüküm fıkrasının düzeltildiği, davalı …’in mal kaçırmak, mal varlığını azaltmak kastıyla muvazaalı devir yaptığı için tapu iptali ve tescil talebi bulunmadığının dosya içeriğiyle sabit olduğu, Mahkemece ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar istinaf aşamasında dinlenemeyeceğinden istinaf aşamasında ileri sürülen bu hususa itibar edilmediği gerekçesi ile davacının istinaf talebinin kısmen kabulüne, gerekçenin açıklanan şekilde düzeltilmesine, kararın 1 numaralı hüküm fıkrasının kaldırılarak, yerine davacının konusuz kalan, tapu iptali tescil ve aile konutu şerhi konulması davalarının esasları hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulmasına, diğer istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebeplerle hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tarafından aile konutu nedeniyle tapu iptal ve tescil davası ile birlikte Borçlar Kanunu uyarınca muvazaaya dayalı tapu iptal ve tescil talebinin bulunup bulunmadığı, taşınmazın aile konutu vasfında olup olmadığı ve devir işleminin usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ve 371 inci maddesi. 4721 sayılı Kanunu’nun 194 üncü ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 19 uncu maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen …, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı şirkete verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.