Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/7371 E. 2023/4993 K. 31.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7371
KARAR NO : 2023/4993
KARAR TARİHİ : 31.10.2023

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2014/230 E., 2022/79 K.
HÜKÜM/KARAR : Kısmen kabul kısmen ret- Ek karar: İhbar olunan ve davalı erkek yönünden temyiz edilmemiş sayılmasına

Taraflar arasındaki katkı payı ve katılma alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı kadın vekili, ihbar olunan vekili ve davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece 14.06.2022 tarihli ek karar ile süresinde eksik temyiz harcı yatırılmadığından ihbar olunan vekili ve davalı erkek vekili yönünden temyiz edilmemiş sayılmasına karar verilmiştir.

Ek karar ihbar olunan vekili tarafından, asıl karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davacı kadın vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 31.10.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde davacı … vekili Avukat …. geldi. Başka gelen olmadı. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen gününde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; müvekkiline miras kalan ev satılarak parası ile ticari taksi alındığını, miras kalan evin satışından elde kalan parayı da müvekkilini kandırarak davalının alıp harcadığını, müvekkilinin çocuklarını akrabalarına bırakarak Almanya’ya işçi olarak gittiğini, 1972 yılından et ve konserve fabrikasında çalışmaya başladığını ve aynı yıl eşini de yanına aldığını, davalının sürekli rapor alarak çalışmadığını, müvekkilinin daha sonra çocuklarını da yanına aldığını, AEG fabrikasında çalışmaya başladığını, müvekkilinin maaşı ile davalının işsizlik maaşının ortak hesaba yatırıldığını, tarafların 1978 yılında 20.000,00 Mark’a Sanayi mahallesinde bir ev aldığını, bu evde davalının anne ve babasının kaldığını, Sanayi mahallesindeki evin bir sene sonra satılarak …’deki 435 ada 8 parsel sayılı arsanın satın alındığını ve süreç içerisinde buraya altı katlı bina yapılıp kiraya verildiğini, kiraların davalı tarafından alındığını, müvekkilinin davalının taşınmazın tamamını boşanma aşamasında …’a sattığını öğrendiğini, devrin muvazaalı olduğunu; davalının bir hastaneye de ortak olduğunu; davalının adına kayıtlı Kağthane’deki 5266 ada 12 parsel sayılı taşınmazı sattığını müvekkilinin sonradan öğrendiğini, bu taşınmazın çalışma ve kira gelirleri ile alındığını; davalının Ümraniye’deki 60 ada 30 parsel 9 nolu bağımsız bölüm ve 14139 parsel sayılı taşınmazların da davalı tarafından muvazaalı olarak satıldığını, davalının Arnavutköy’ün farklı mevkilerinde bulunan taşınmazları da son zamanlarda satarak kaçırmaya başladığını, satışların muvazaalı olduğunu; …’deki 1282 parsel sayılı taşınmazın da tarafların gelirleri ile alındığını, davalı adına kayıtlı araç ve yatırım hesaplarının da bulunduğunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 229 uncu maddesi uyarınca devralan üçüncü kişilere ihbar edilmesi gerektiğini, tespit edilecek başkaca mal bulunması halinde tasfiyeye dahil edilmesi gerektiğini belirterek; 01.01.2002 tarihinden önceki döneme ilişkin 1.000,00 TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, 01.01.2002 tarihinden sonraki döneme ilişkin 10.000,00 TL katılma alacağının tasfiye tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, devralan üçüncü kişilere davanın ihbarını talep ve dava etmiştir.

2. Davacı kadın vekili 15.06.2020 tarihli dilekçesinde; 34 GN 5613 plakalı araçtan kaynaklı alacak hakkından feragat etmiştir.

3. Davacı kadın vekili 30.11.2021 tarihli dilekçesinde; bilirkişi raporunda …’deki 435 ada 8 parsel sayılı taşınmaz yönünden % 49,79 katkı payı oranına göre 695.068,40 TL katkı payı alacağının hesaplanmadığını, taşınmazın tamamının müvekkilinin katkıları ile yapıldığını belirterek resmi kayıtlara göre yapılan hesaplama dışında kalan 700.931,06 TL (1.396.000,00- 695.068,40) hakkaniyete göre hakkaniyet tazminatı da hükmedilmesi gerektiğini; …, 1282 parsel sayılı taşınmaz yönünden de % 49,79 katkı payı oranına göre 27.018,22 TL katkı payı alacağının hesaplanmadığını, işbu taşınmazın da müvekkilinin gelirleri ile edinildiğini, taşınmazın tamamının müvekkilinin katkıları ile yapıldığını belirterek resmi kayıtlara göre yapılan hesaplama dışında kalan 27.246,14 TL (54.264,36-27.018,22) hakkaniyete göre hakkaniyet tazminatı da hükmedilmesi gerektiğini; Arnavutköy, 619 parsel sayılı taşınmaz yönünden ile bilirkişi raporunda 1.338.750,00 TL katılma alacağı hesaplandığını belirterek; fazlaya ilişkin her türlü talep ve hakları saklı olmak üzere, belirsiz alacak niteliğinde açılmış davada …’deki 435 ada 8 parsel sayılı taşınmazın tamamının müvekkilinin katkısı ile alındığının kabulüyle, 695.068,40 TL hesaplanabilir katkı payı ile 700.931,06 TL hakkaniyet tazminatı olmak üzere toplam 1.396.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini, …’deki 1282 parsel sayılı taşınmazın tamamının müvekkilinin katkısı ile alındığının kabulüyle, 27.018,22 TL hesaplanabilir katkı payı ile 27.246,14 TL hakkaniyet tazminatı olmak üzere toplam 54.264,36 TL katkı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini, Arnavutköy’deki 619 parsel sayılı taşınmazın müvekkilinin katılma alacağını azaltmak kastıyla devredilmiş olması sebebiyle 1.338.750,00 TL katılma alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı üzerinden bırakılmasını, hakkaniyet tazminatının reddi/ kısmen reddine karar verilmesi halinde miktarın hakim takdirine bağlı olduğu ve taraflarınca hesap edilemediğinden müvekkilinin dava açılmasında kusuru bulunmadığı gözetilerek red edilen kısım yönünden müvekkil aleyhine yargılama giderine hükmedilmemesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1. Davalı erkek cevap dilekçesi sunmamıştır.

2. İhbar olunan vekili cevap dilekçesinde; davalının …’deki 435 ada 8 parsel sayılı taşınmazının 800.000,0 USD’ye satın alındığını, satış bedeli olarak …’de bulunan 60 ada 30 parsel 9 nolu bağımsız bölüm (200.000,00 USD), 90 ada 5 parsel 10 nolu bağımsız bölüm (275.000,00 USD), 4139 parsel 18 nolu bağımsız bölüm (165.000,00 USD), 14139 parsel sayılı taşınmazın davalıya devredildiğini, davacının kötüniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 14.03.2012 tarih ve 2012/170 Esas ve 2012/195 Karar sayılı kararı ile, taraflar arasındaki boşanma davasının derdest olduğu, 4721 sayılı Kanun’un 225 ve devamı maddeleri uyarınca mal rejiminin tasfiyesinin talep edilebilmesi için eşlerin boşanmaları ve boşanma kararının kesinleşmiş olması gerektiği gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 12.12.2013 tarih ve 2013/5835 Esas, 2013/18871 Karar sayılı kararı ile, boşanma davasının 29.02.2012 tarihinde açıldığı ve derdest olduğu, 4721 sayılı Kanun’un 225 inci maddesinin ikinci fıkrasında, boşanma halinde eşler arasındaki mal rejiminin boşanma davasının açıldığı tarihte sona ereceğinin hükme bağlandığı, ancak bu hakkın kullanılabilmesi ve tasfiyeye karar verilebilmesi için boşanma davasının olumlu sonuçlanarak kesinleşmesi gerektiği, somut olayda taraflar arasında devam eden bir boşanma davası bulunduğundan, boşanma davasının açılmasıyla davacının mal rejiminden kaynaklanan alacak hakkı doğduğu, ancak tasfiyeye karar verilebilmesi için boşanma davasının sonucunun bekletici mesele yapılarak, boşanma davasının olumlu sonuçlanması ve kesinleşmesi halinde toplanacak delillere göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, …’deki 619 parsel taşınmazın 1/6 hissesinin 15.07.2009 tarihinde satış suretiyle davalı adına tescilinin yapıldığı ve davalının hissesini 22.03.2011 tarihinde dava dışı üçüncü şahsa sattığı, boşanma davasının 29.02.2012 tarihinde açıldığı dikkate alındığında 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 229 uncu maddesi uyarınca işbu taşınmazın eklenecek değer olarak mal rejiminin tasfiyesinde dikkate alınması gerektiği; …’deki 435 ada 8 parsel sayılı arsa vasfındaki taşınmazın 09.09.1981 tarihinde ipotekli olarak satış suretiyle davalı adına tescil edildiği ve 12.10.2011 tarihinde yine ipotekli olarak dava dışı üçüncü şahıs olan …’a satış suretiyle devrettiği, işbu taşınmazın davalının kişisel malı olduğu, davacının işbu taşınmaz üzerinde çalışarak katkısının bulunduğundan bahisle katkı payı alacağı talebinde bulunduğu, bu taşınmazın arsa vasfında olduğu ve sonrasında üzerine 2002 tarihinden önce inşa edilmiş zemin + 2 normal katlı ve arka kısımda zemin+ 2 normal + çekme katlı 2 adet yapının yapıldığı ancak bu yapıların ne zaman tamamlandığının dosya kapsamındaki deliller uyarınca tespit edilemediği; …’deki 1282 parsel sayılı taşınmazın 8836/142465 hissesinin 25.11.1993 tarihinde satış suretiyle davalı adına tescil edildiği, davacının işbu taşınmaz üzerinde de çalışarak katkısının bulunduğundan bahisle katkı payı alacağı talebinde bulunduğu; Arnavutköy’de bulunan, daha öncesinde davalının üzerine tescilli olan ancak muhtelif tarihlerde davalı tarafından elden çıkarılmış olan ve en son satış tarihi 26.04.2010 tarihi olduğu anlaşılan taşınmazların ise boşanma dava tarihinden yaklaşık olarak 22 ay önce elden çıkarıldıkları, davalının emlakçılık işiyle uğraştığı da nazara alındığında bu taşınmazların 4721 sayılı Kanun’un 229 uncu kapsamın değil, 4721 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesi uyarınca tasarruf özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği; Mahkemece dosyaya sunulan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli oldukları; bilirkişi raporları uyarınca …’deki 619 parsel sayılı taşınmazda davalının hissenin güncel sürüm değerinin 2.667.500,00 TL tespit edildiği, davacının işbu taşınmaza yönelik katılma alacağının 2.667.500,00/2 = 1.338.750,00 TL olacağı; …’deki 1282 parsel sayılı taşınmazın dava tarihi itibariyle değerinin 54.264,36 TL tespit edildiği, katkı payı alacağı yönünden davacının çalışarak katkı yapması, tarafların evlilik tarihinden …’deki taşınmazın edinildiği tarihe kadar dosya arasında bulunan Alman Emeklilik Sigortası tarafından düzenlenmiş hizmet dökümlerinden davacının 225.798,51 DEM, davalınınsa 455.397,55 DEM ücret aldığının tespit edilmesi ve davacının gelirinin 2/6’sını özel ihtiyaçları için harcayacağı, 4/6’sını ise tasarruf edebileceği, davalının da 2/6’sını özel ihtiyaçları, 2/6’sını ailesinin geçimi ve 2/6’sını ise tasarruf edebileceği düşünüldüğünde yapılan oranlamada davacının katkı oranının % 49,79 olduğu, davacının …’deki taşınmaz yönünden katkı payı alacağının 27.018,22 TL olarak hesaplandığı; …’deki 435 ada 8 parsel sayılı taşınmaz yönünden arsa üzerindeki bulunan taşınmaz yapıların ne zaman tamamlandığının tespit edilememesi, davalının bu arsayı edindikten sonra …’deki taşınmazı edinmiş olması da nazara alındığında bu taşınmaz yönünden tarafların evlilik tarihinden …’deki taşınmazın edinildiği 25.11.1993 tarihi aralığına kadar ki zaman zarfındaki davacının katkı payının hesaplanması yoluna gidildiği ve az önce açıklandığı üzere davacının yaptığı katkı oranınca taşınmaza katkısının olduğu ve davacının işbu taşınmaz yönünden de 695.068,40 TL katkı payı alacağının bulunduğu, ancak bu taşınmaz yönünden davalının duruşmada, davacının bu taşınmaz ve üzerindeki yapıların davacının gönderdiği paralarla yapıldığını, kendisinin işçilerin yanında bulunduğunu zaman zaman bilfiil çalışması bulunduğuna yönelik beyanı da nazara alındığında hakkaniyet gereği davacının katkı payının işbu taşınmaz yönünden 850.000,00 TL olduğu yönünde Mahkemece takdir hakkı kullanılarak kanaat getiriltiği; davacı vekilinin 34 GN 5613 plaka sayılı araca ilişkin taleplerinden ise feragat ettiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile; 877.018,22 TL katkı payı alacağının 1.000,00 TL’sinin dava tarihi olan 29.02.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle, 876.018,22 TL’sinin ise ıslah tarihi olan 30.11.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine; 1.338.750,00 TL katılma alacağının da karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili, davalı erkek vekili ve ihbar olunan vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Mahkemece 14.06.2022 tarihli ek kararı ile, ihbar olunan vekiline eksik temyiz harcını yatırması için muhtıranın 13.04.2022 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen muhtırada belirtilen kesin süre içinde belirtilen eksik harcının yatırılmadığı; keza davalı erkek vekiline de eksik temyiz harcını yatırması için muhtıranın 11.05.2022 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen muhtırada belirtilen kesin süre içinde belirtilen eksik harcının yatırılmadığı gerekçesiyle; ihbar olunan ve davalı yönünden kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verilmiştir.

3. Mahkemenin yukarıda belirtilen ek kararına karşı süresi içinde ihbar olunan vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, 30.11.2021 tarihli dilekçenin ıslah değil, dava değeri artırım dilekçesi olduğunu, davanın kısmi dava olarak kabul edilmesinin hatalı olduğunu, 30.11.2021 tarihli dilekçe ıslah dilekçesi kabul edilecekse davalıya tebliğ edilmesi gerektiğini, dava belirsiz alacak davası niteliğinde olduğundan katkı payı alacağında faizin hatalı belirlendiğini; …’deki 435 ada 8 parsel sayılı taşınmazın değerinin düşük belirlendiğini, evveliyatında 435 ada 10 parsel iken ifraz işlemi ile 26-27-29 parsel sayılı taşınmazların oluştuğunu, her bir taşınmazın ayrı olduğu kabul edilerek taşınmaz değerinin eksik belirlendiğini, işbu taşınmazın esasen ilk müvekkili ile davalı adına satın alındığını, taşınmazın sonra tamamının davalı adına tescil edildiğini, ilk malikin müvekkili olduğunu, taşınmaz üzerindeki binanın değerinin de düşük belirlendiğini, binanın 5 ve 6 nolu dairelerinin Eylül/2002 tarihinde bitirildiğini, davalı ile müvekkilinin 03.10.2002 tarihinde işbu taşınmazlar için satış vaadi sözleşmesi imzaladığını, ancak davalının vaadini gerçekleştirmediğini, taşınmazın tamamının müvekkilinin katkıları ile alındığını, Mahkemece hükmedilen hakkaniyet tazminatının çok düşük olduğunu, sadece bordroya dayanan gelirlerin dikkate alınmasının hatalı olduğunu, davalının da …’deki taşınmazın müvekkilinin geliri ile alındığını ikrar ettiğini, müvekkilinin ev içi çalışmasının, sosyal yardım ve haklarının, kira gelirinin ve müvekkilinin ailesinden kalan taşınmazın satışından elde edilen paranın da taşınmazın edinilmesinde katkı olarak kabul edilmesi gerektiğini, taşınmaz üzerinde binanın tam olarak ne zaman yapıldığının tespit edilmemesi ve gelirlerinin …’deki taşınmazın edinildiği tarihe kadar dikkate alınmasının müvekkilinin aleyhine olduğunu, …’deki taşınmazın ve …’deki taşınmazın tamamının müvekkilinin katkısı ile alındığından taşınmazların dava tarihindeki değerinin tamamının dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi gerektiğini; Arnavutköy’deki taşınmazların muvazaalı olarak elden çıkarıldığını, eklenecek değer olarak tasfiyede dikkate alınması gerektiğini kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. İhbar olunan vekili ek karara yönelik temyiz dilekçesinde; hüküm kısmında herhangi bir harçtan bahsedilmediğini, davalının …’deki 435 ada 8 parsel sayılı taşınmazının 800.000,0 USD’ye satın alındığını, satış bedeli olarak Ümraniye’de bulunan 69 ada 30 parsel 9 nolu bağımsız bölümün (200.000,00 USD) davalı …’a, 90 ada 5 parsel 10 nolu bağımsız bölümün (275.000,00 USD) davacı …’e, 4139 parsel 18 nolu bağımsız bölümün (165.000,00 USD) davalı …’a, 14139 parsel sayılı taşınmazın davacı ve davalının çocukları Mehmet’e devredildiğini, davacının satışın gerçek olduğunu bildiğini, kötüniyetli olduğunu, müvekkili ile davalı arasındaki işlemlerin geçerli olduğunu, davacıya devredilen taşınmazın değerinin alacaktan düşülmesi gerektiğini, müvekkili tarafından devredilen taşınmazlarının değerinin belirlenmediğini, devredilen taşınmazların değerinin düşülmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ek kararın usulüne uygun olup olmadığı, ihbar olunanın temyiz hakkı olup olmadığı, davanın niteliği, faizin başlangıç tarihinin doğru belirlenip belirlenmediği, eklenecek değer bulunup bulunmadığı, tasfiye konusu malların değerinin usulüne uygun belirlenip belirlenmediği, katlı payı oranı ve miktarının eksik belirlenip belirlenmediği noktasında toplanmaktadır. Dava, katkı payı ve katılma alacağı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 26 ıncı maddesi, 33 üncü maddesi, 107 nci maddesi, 190 ıncı maddesi, 326 ncı maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 227 nci maddesi, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası; 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin (743 sayılı Kanun) 152 nci maddesi, 153 üncü maddesi, 170 inci maddesi, 186 ncı maddesinin birinci fıkrası, 189 uncu maddesi; 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (818 sayılı Kanun) 146 ncı maddesi, 544 üncü maddesi;, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 50 ve 51 inci maddeleri, 646 ncı maddesi; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. İhbar olunan vekilinin 14.06.2022 tarihli ek karara yönelik temyizinin incelemesinde; dosya içeriğine göre Mahkemece eksik ödenen temyiz harç ve giderlerinin kesin sürede ödenmesi için usulüne uygun olarak düzenlenen muhtıra, ihbar olunan vekiline tebliğ edilmiştir. Temyiz harç ve giderleri, ihbar olunan vekili tarafından yasal süre içerisinde mahkeme veznesine yatırılmamıştır. Temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin Mahkemece verilen ek karar Kanun hükümlerine uygun olduğundan temyiz isteminin reddi ile söz konusu ek kararın onanması gerekir.

3. Davacı kadın vekilinin temyiz itirazlarının incelemesinde; temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragraflar dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

4. Davacı kadının vekilinin katkı payı alacağına işletilen faizin başlangıç tarihine yönelik temyiz itirazlarının incelemesine gelince; dava, belirsiz alacak davası niteliğinde olduğundan davacı tarafça sunulan 30.11.2021 tarihli dilekçe ıslah dilekçesi değil, talep miktarını açıklama (talep belirleme) dilekçesi niteliğindedir. O halde, Mahkemece, kabul edilen katkı payı alacağının tamamına dava tarihinden itibaren faiz hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

Ne var ki faiz başlangıç tarihi yönelik bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Mahkemece verilen 14.06.2022 tarihli ek kararın ONANMASINA,

2. Davacı kadın vekilinin temyiz itirazlarının incelemesine gelince;
A. Davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının REDDİNE,

B. Davacı kadın vekilinin faizin başlangıç tarihine yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile, Mahkeme kararının hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan “… payının 1.000,00 TL’sinin dava tarihi olan 29.02.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle, 876.018,22 TL’sinin ise ıslah tarihi olan 30.11.2021 …” ibaresinin çıkartılarak yerine “… payı alacağının tamamına dava tarihi olan 29.02.2012 …” ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL. vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,

Başlangıçta yatırılmayan aşağıda yazılı onama harcının ve temyiz başvuru harcının davalıdan alınmasına,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden …’e yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,31.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.