Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/6961 E. 2023/3623 K. 04.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/6961
KARAR NO : 2023/3623
KARAR TARİHİ : 04.07.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

KARAR : Başvurunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bandırma Aile Mahkemesi

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın tarafından katılma yoluyla tazminatların miktarı; davalı erkek tarafından hükmün tamamı yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından katılma yoluyla nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden; davalı erkek vekili tarafından hükmün tamamı yönünden temyiz edilmiş olup incelemenin duruşmalı olarak yapılması davalı erkek vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 04.07.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm davacı kadın tarafından nafakaların miktarı yönünden istinaf edilmemiştir. Bu nedenle davacı kadın vekilinin, istinaf edilmeyerek kesinleşen bu yöne ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davalı erkeğin tüm, davacı kadın vekilinin reddedilen yön dışında gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve belli edilen günde temyiz eden davalı … ve vekili tebligaa rağmen gelmedi. Karşı taraf temyiz eden davacı … vekili Av. … geldi. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saatte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; evliliğin ilk yıllarında davalının babası ile birlikte işletmekte olduğu taş ocaklarının, davalının içkiye ve uyuşturucuya düşkünlüğü nedeniyle elden çıktığını, almış oldukları tırın davalının alkol, uyuşturucu ve başka kadınlarla olan birlikteliği sonucunda heba edilerek müşterek evin temel ihtiyaçlarının dahi davalı tarafından giderilemez bir duruma geldiğini, davalının bu sorumsuz davranışları karşısında müvekkilinin 2004 tarihinde geçimsizliğe dayalı boşanma davası açtığını, araya giren aile büyüklerinin baskısıyla ortak çocuğun da küçük olması nedeniyle büyük özveri göstererek müşterek hayata dönmüşse de birlikteliğin o günden bu güne tekrar sağlanamadığını, esasen 2016 yılından itibaren müşterek hanenin elektriksiz, susuz ve doğalgazsız kalması ve son olarak ev kirasının da ödenmemesi nedeniyle taşınmazdan tahliye edilmeleri karşısında müvekkilinin yine annesinin konutuna sığındığını, o tarihten bu yana da annesi ile birlikte parasız pulsuz yaşamını sürdürmeye çalıştığını, davalının müvekkiline karşı sürekli aşırı kıskanç, aşırı şüpheci bir şekilde yaklaştığını, müvekkilini evden dışarıya çıkarmadığını, gittiği her yerde takip ettiğini ve hiçbir yerde çalışmasına müsade etmediğini, iş bulup çalışmak istemişse de işverenleri dahi tehdit ederek çalışmasını engellediğini, ekonomik yönden müvekkiline en küçük bir katkıda bulunmadığını, müvekkiline takılan altınları dahi satarak heba ettiğini, müvekkilinin telefonunu dahi zorla sattığını, yerine kendisine telefon alarak bunun için yine müvekkilini borçlandırmış olduğunu, telefon borcunun da halen ödenmediğini, müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, tarafların birlikte en son oturdukları ve tahliye edilen evin kira borcuna ilişkin de müvekkili aleyhine girişilen icra işlemlerinin devam ettiğini belirterek müvekkili lehine aylık 600,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile yasal faiziyle birlikte 60.000,00 TL maddî ve 60.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı erkek cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin alkol ve uyuşturucu kullandığı, kadına şiddet uyguladığı, müşterek konutun kira elektrik, su, doğalgaz gibi giderlerini ödemediği, kadını borçlandırdığı, borçları ödemediği gibi ödenmesine destekte olmadığı, tarafların müşterek konuttan tahliyesine sebep olarak evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediği, kadının çalışmasına izin vermediği, aşırı kıskanç olduğu, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadına atfedilebilecek herhangi bir kusurlu davranış yahut davranışların varlığının ileri sürülmediği ve kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, kadın lehine aylık 400,00 TL tedbir nafakasına, boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılan ve kusuru bulunmayan kadın lehine aylık 400,00 TL yoksulluk nafakasına, 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası koşulları oluştuğundan kadın lehine 20.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin istinaf dilekçesindeki iddialarının asılsız olduğunu, maddî ve manevî tazminatların artırılması gerektiğini ileri sürerek tazminatların miktarı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı erkek istinaf dilekçesinde özetle; kusurunun olmadığını, tazminatların haksız olduğunu, davanın kabulü kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin İlk Derece Mahkemesi gerekçesinde belirtilen kusurlu davranışlarının dosyadaki deliller ile kanıtlandığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde erkeğin tam kusurlu olduğu, olayların akışı karşısında davacının dava açmakta haklı olduğu, davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin doğru olduğu, nafaka miktarının da hakkaniyete uygun olduğu, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen kişilik hakları ile mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi doğru ise de tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesiyle kadın lehine yasal faiziyle birlikte 40.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı kadın vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle; tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarının az olduğunu ileri sürerek nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalıya delillerini bildirmesi için süre tanınmadığını, müvekkilinin kusurlu olmadığını, müvekkilinin delillerinin de toplanarak yeniden yargılama yapılmasını, davanın kabulünün ve tazminatların miktarının artırılmasının hatalı olduğunu ileri sürerek hükmün tamamı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı görülen boşanma davasında erkeğin kusurlu olup olmadığı, erkeğin delillerinin toplanması yönünden usulüne uygun olarak işlemlerin yapılıp yapılmadığı, kadın lehine nafaka ve tazminatlara hükmedilmesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, nafaka ve tazminat miktarlarının dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle davalı erkeğin cevap dilekçesinin yasal sürede verildiği ancak dilekçesinde dayandığı delilleri belirtmediği, 27.06.2019 tarihli duruşmada toplanacak delilinin olmadığını beyan ettiği dikkate alındığında delillerinin toplanmamasına yönelik itirazının yerinde bulunmadığının anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup her iki taraf vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1.Davacı kadın vekilinin nafakaların miktarına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2. Davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Duruşma için takdir olunan 8.400,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.