YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/6213
KARAR NO : 2023/4791
KARAR TARİHİ : 17.10.2023
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/831 E., 2022/832 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 6. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/185 E., 2022/115 K.
Taraflar arasındaki katkı payı ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Davalı erkek vekilinin temyiz dilekçesinin incelemesinde;
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre, davalı erkek aleyhine tespit edilen miktar 87.000,00 TL, hüküm altına alınan miktar 77.000,00 TL ve temyize konu edilen toplam miktar 87.000,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı erkek vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı kadın vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı kadın dava dilekçesinde; müvekkilinin Almanya’da bir çok fabrikada çalıştığını, evlilik birliği içinde davalı adına 853 ada 696 parsel 8 nolu bağımsız bölüm ile 853 ada 696 parsel 14 nolu bağımsız bölümün satın alındığını, davalı adına başka taşınmazlar da alındığını, davalının müvekkilinin bilgisi dışında taşınmazları sattığını, davalı adına edinilen tüm taşınmazlarda müvekkilinin katkısının olduğunu; müvekkiline babası tarafından düğünde 2 adet burma bilezik (kelepçeli), 2 adet bilezik, 1 adet gerdanlık, davalı tarafından da 2 adet bilezik takıldığını, ziynet eşyalarının da müvekkilini izni olmadan bozdurulduğunu ve müvekkiline iade edilmediğini belirterek; davalının satmış olduğu tüm taşınmazların tapu kayıtlarının celbi ile söz konusu taşınmazların bedellerindeki katkı payı, katılma ve değer artış payı alacağının davalıdan tahsilini, müvekkilinin ziynetlerinin aynen olmadığı takdirde bedellerinin faizi ile birlikte tahsili ile fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.000,00 TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı kadın vekili 13.09.2020 tarihli dilekçesinde; tasfiye konusu taşınmazların 853 ada 686 parsel 6,8,9 ve 14 nolu bağımsız bölümler olduğunu açıklamıştır.
3. Davacı kadın vekili 18.10.2020 tarihli dilekçesinde; 3.000,00 TL dava değerinin 2.000,00 TL’sinin katkı payı alacağı, 1.000,00 TL’sinin ziynet bedeli olduğunu açıklamıştır.
4. Davacı kadın vekili 27.12.2021 tarihli dilekçesinde; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, talep miktarını artırarak 145.000,00 TL katkı payı alacağı, 37.090,00 TL ziynet bedeli olmak üzere toplam 182.090,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımının geçtiğini, davacının Almanya’da bir çok fabrikada çalıştığı iddialarını kabul etmediklerini, taşınmazların 1987 yılında alındığını, bu taşınmazların alınmasına davacının katkısının olmasının mümkün olmadığını, tarafların 1975-1976-1986 yıllarında çocuklarının dünyaya geldiğini, bu evliliğin ilk 8 yılında 3 defa hamile kalan ve küçük yaştaki bu çocuklara bakarken de aynı zaman zarfında çalışarak müvekkilinin aldığı ev ve dükkanın alımına katkısının olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ve kabul edilemeyeceğini, doğum paralarının da anneye değil aileye verildiğini, taraflar adına Antalya’da ayrı ayrı komşu iki parsel alındığını, daha sonra tarafların bu taşınmazları satarak müşterek çocuğun düğününde ziynet eşyası aldıklarını, nişan bozdurulup ziynetler iade edilince taraf adına olan baka hesabına yatırıldığını, davcaının müvekkilinden habersiz kasadaki altınları boşalttığını; davacının sahibi olduğu ziynetlerle ilgili iddialarının gerçeğe aykırı olduğunu, kesinlikle kabul etmediklerini, tarafların evlendikleri dönemde ne müvekkilinin ne de davacının babasının bahsettiği altınları kendisine hediye edecek ekonomik gücü bulunmadığını, davacının sahip olduğu altınlara ilişkin iddialarının nitelik ve nicelik bakımından ne de sahibi olduğunu iddia ettiği altınların kendi izni dışında müvekkili tarafından bozdurulduğunu kabul etmediklerini; belirterek davanın reddini savunmuş; müvekkilinin davacıdan Kayseri 4. Aile Mahkemesinin 2017/588 Esas, 2017/888 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere manevi tazminat alacağı ve Kayseri 3. İcra Dairesinin 2014/9185 Esas sayılı dosyasında icranın iadesi gereği kendisine ödenmesi gereken alacakları bulunduğunu, bu alacakların şayet davacı lehine hükmedilecek olursa bu alacaktan takas ve mahsup edilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacının mal rejiminden kaynaklanan alacak talebi açısından; davacının 17.08.1981 tarihinden 02.12.1983 tarihine kadar prime esas kazançlarının bulunduğu, dinlenen tanıkların da, davacının çalıştığını beyan ettikleri, Kayseri 4. Aile Mahkemesinin 2017/558 Esas, 2017/888 Karar sayılı ilamında, davalı lehine, kararın kesinleşmesinden itibaren olmak üzere 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiği, taşınmazların edinme tarihine kadar her iki tarafın da çalışmış olması, bu şekilde davacının taşınmazların edinilmesine katkısının bulunduğunun sabit olması, ancak katkı oranının net olarak tespit edilememesi, bu durumda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 50 inci ve 51 inci maddelerine göre katkı oranının tayininde taktir hakkının kullanılacak olması sebepleriyle, tarafların evlilik süreleri, taşınmazlar edinilene kadar davacının da çalışmış olması sebepleriyle, davacının takdiren %30 oranında katkısının olduğu gerekçesiyle; davacının mal rejimine ilişkini davasının kısmen kabulü ile, davacının 853 ada 696 parsel sayılı 8 nolu bağımsız bölüm açısından 52.500,00 TL katkı payı alacağının, 853 ada 696 parsel 14 nolu bağımsız bölüm açısından 34.500,00 TL katkı payı alacağının olduğu, davalı tarafın Kayseri 4. Aile Mahkemesinin 03.10.2017 tarih ve 2017/558 Esas, 2017/888 Karar sayılı kararı ile davacıdan 10.000,00 TL alacağı bulunduğundan bu alacağın davacının toplam katkı payı alacağı olan 87.000,00 TL ‘den mahsubu ile kalan 77.000,00 TL katkı payı alacağının 2.000,00 TL’sinin dava tarihinden itibaren, 75.000,00 TL’sinin ıslah tarihi olan 27.10.2021 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
2. İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacının ziynet eşyası alacağı talebi açısından; dosya kapsamına göre, davacının ziynet eşyalarının varlığını ve de davalı tarafından kendisinden alındığını ispatlayamadığı, davacı tanıklarının beyanlarının da görgüye dayalı olmadığı, dolayısıyla davacının ziynet eşyalarına ilişkin davasını ispat edemediği gerekçesiyle davacının ziynet eşyalarına ilişkin davasının reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; davacının 1987 yılından önce herhangi bir çalışmasının ve gelirinin bulunmadığı, taşınmaz edinilme tarihine kadar her iki tarafın da çalışmış olması şeklindeki gerekçe ve bu gerekçe dayanak yapılarak davacı lehine hükmedilen katkı yapı alacağını kabul etmediklerini, Mahkemece hatalı değerlendirme ve hesaplama yapıldığını, davacının Almanya’daki avukatının davacının 1986 yılından sonra zaman zaman sigortalı olarak çalıştığını, 1999 yılından sonra da part-time çalıştığını beyan ettiğini, davacının katkısını ispatlayamadığını belirterek kısmen kabul edilen katkı payı alacağı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece verilen kısmen ret kararının usule aykırı olduğunu, bilirkişi raporunun bilimsel ve teknik verilerden uzak olduğunu, Mahkemenin 13.09.2021 havale tarihli itirazlarını değerlendirmediğini, taşınmazların edinilmesi sırasında davaya konu ziynetlerin bozdurulduğunu, bu yönden katkı payı hesaplanmadığını, ziynetlerin Almanya’daki banka kasasında Antalya’daki taşınmazların (hem davalı hem davacı adına) satılması ile elde edilen para ile alınmış ziynetlerle beraber davalının bu banka hesabından tüm ziynetlerini aldığının Alman Savcılığı’nın soruşturma belgelerinden anlaşıldığını, tanık beyanları ile ziynetlerin ispatlandığını, davalının taşınmazlarının ve Almanya’daki kasa hesabının araştırılmadığını, müvekkilinin değer artış payı alacağı talebi yönünden bir hüküm kurulmadığını, Kayseri-Erkilet de … adına alınan gayrimenkulün de yine …’a ait olduğunu belirterek reddolunan yönlerden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile,tarafların yurt dışında yaşadıkları, tasfiyeye konu 853 ada 696 parsel 8 ve 14 nolu bağımsız bölümlerin mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildiği, taşınmazların davalının kişisel malı olduğu, ancak davacının bu taşınmazların edinilmesine o tarihe kadar part-time çalışmaları neticesinde elde ettiği kazancı ile katkıda bulunduğu; 6 ada 12 ve 13 parsel sayılı taşınmazlardan 12 parselin davalı, 13 parselin davacı tarafından aynı tarihte 17.07.1991 tarihinde mal ayrılığı rejimi dönemde edinildikleri, tarafların kişisel malları olduğu, her ne kadar davacının o dönemde çalıştığı dosya kapsamından anlaşılmakta ise de ancak davalı adına olan 12 parsel sayılı taşınmaza katkısının tarafından kanıtlanamadığı, zira aynı tarihte kendisin de 13 parsel sayılı taşınmazı satın almış olması nedeniyle katkısının olamayacağı, tarafların iddia ve savunmalarına göre sonrasında bu taşınmazların taraflarca yine aynı tarihte satılarak bedellerinin altına çevrilerek yurt dışındaki banka ortak hesabına yatırıldığı, tarafların buna ilişkin zimmet iddialarının bu davanın konusu olmayacağı, zira hesiben ortak hesap olduğunu ileri sürüldüğü; davalı adına olan Kayseri ili, … ilçesindeki taşınmazların ise davalının miras malı olup kişisel malı olduğu; bilirkişi raporları uyarınca davacının 853 ada 696 parsel 8 ve 14 nolu bağımsız bölümler yönünden katkı payı alacağının bulunduğu, diğer taşınmazlar yönünden alacağının bulunmadığı; ayrıca davacının kişisel eşyalara ilişkin iddialarını ispatlayamadığı, bilirkişi raporlarının kanuna ve usule uygun dosya kapsamında toplanmış delillere ve verilere uygun denetlenebilir nitelikte olduğu, mahkemenin rapora itibar etmesinin yerinde olduğu, İlk Derece Mahkemesinin kararında isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; iddia ve savunmalar doğrultusunda eşlerin katkıda bulunduklarını ileri sürdükleri malvarlıkları (taşınmaz ve ziynet) ile mal ayrılığı dönemine ilişkin düzenli ve sürekli gelirlerine (maaş, gündelik, kar payı vs) ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulması gerektiğini; Mahkemece dava dilekçesinde yer alan değer artış payı alacağı talebinin dikkate alınmadığını ve bu yönden hüküm kurulmadığını; müvekkilinin ziynet eşyalarının bozdurulmasıyla dahi taşınmazların alımında katkısı olduğunun sabit olduğunu, ziynet eşyalarının müvekkilene iade edilmediğini, ziynet eşyalarının müvekkilinin kişisel malı sayıldığından söz konusu eşyaların müvekkiline iadesi gerektiğini; taşınmaz satımından elde edilen paralarla birlikte müvekkile ait altınların Alman bankasında kasada saklanmaktayken, davalı tarafından evrakta sahtecilik yapılarak banka kasasında alındığını, kasada bulunan ziynetlerin dava konusu edilen ziynetlere ek olarak Antalya’da yer alan taşınmazların satımından elde edilen ve çocuklar için alınan ziynetlerle birlikte olduğunu; müvekkilin Almanya’da sadece 1976 yılından sonra part-time çalışmasının kabul edilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin katkısı olmadan taşınmazları alınamayacağını; davalı tanık beyanlarının yalan ve tutarsız olduğunu; müvekkilinin tanık beyanlarıyla ziynet eşyaları yönünden talebinin ispatlandığı; bilirkişi raporlarına itirazların değerlendirilmediğini; tarafların Almanya’daki ortak hesaplarının araştırılmadığını, delillerin tamamının toplanmadığını; davalının evlilik süresi içinde kendi adına alıp satmış olduğu tapu kayıtlarının da araştırılmadığını, yine Kayseri-Erkilet’de … adına alınan taşınmazın da gerçekte davalıya ait olduğunu, bu hususlar araştırılmadan yetersiz araştırma ve eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; davacının 1987 yılından önce herhangi bir çalışmasının ve gelirinin bulunmadığı, taşınmaz edinilme tarihine kadar her iki tarafın da çalışmış olması şeklindeki gerekçe ve bu gerekçe dayanak yapılarak davacı lehine hükmedilen katkı yapı alacağını kabul etmediklerini, Mahkemece hatalı değerlendirme ve hesaplama yapıldığını, davacının Almanya’daki avukatının davacının 1986 yılından sonra zaman zaman sigortalı olarak çalıştığını, 1999 yılından sonra da part-time çalıştığını beyan ettiğini, davacının katkısını ispatlayamadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hukuki nitelendirmenin doğru yapılıp yapılmadığı, her bir talep hakkında karar verilip verilmediği, talep konusunun neler olduğu, katkının ispatı ve katkı payı oranının doğru belirlenip belirlenmediği, ziynet eşyalarının varlığı ve davalıya verilip verilmediği ile bu hususların ispatı toplanmaktadır. Dava, katkı payı alacağı ve ziynet eşyalarının aynen, mümkün olmaması halinde bedelinin iadesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 26 ıncı maddesi, 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, 297 nci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1 inci maddesinin ikinci fıkrası, 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi; 4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un (4722 sayılı Kanun) 10 uncu maddesi; 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin (743 sayılı Kanun) 152 nci maddesi, 153 üncü maddesi, 170 inci maddesi, 186 ncı maddesinin birinci fıkrası, 189 uncu maddesi; 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (818 sayılı Kanun) 146 ncı maddesi, 544 üncü maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 50 ve 52 nci maddeleri, 285 inci ve devamı maddeleri, 646 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen …, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı kadın vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Davalı Erkek Vekilinin Temyiz Dilekçesinin İncelemesinde;
Davalı erkek vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
B. Davacı Kadın Vekilinin Temyizi Yönünden;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,
Peşin harcın istek halinde yatıran davalıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,17.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.