YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/6192
KARAR NO : 2023/2082
KARAR TARİHİ : 02.05.2023
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/858 E., 2022/913 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 9. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/74 E., 2022/182 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın da kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer’îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge adliye mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilerek, incelemenin duruşmalı yapılması davalı karşı davacı erkek vekili tarafından talep edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 02.05.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..
Belli edilen günde duruşmalı temyiz eden davalı karşı davacı … ile vekili Av. … ve karşı taraf temyiz eden davacı karşı davalı Nerimen Öztemir vekili Av. … Sarıkaya geldiler. gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle ; davalı erkeğin sadakatsiz olduğunu, evi terk ettiğini bir daha eve gelmediğini, erkeğin anne ve babasının müvekkiline seni istemiyoruz dediğini, sonrasında baba evine dönmek zorunda kaldığını, 4-5 … sonra aracı gönderdiklerini ve tekrar ortak haneye döndüğünü, bu kez müvekkiline psikolojik baskı yaptıklarını, erkeğin müvekkiline hakaret ve küfür ettiğini, fiziksel şiddet uyguladıklarını, başka bir kadınla dini nikah kıydığını iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin annelerine verilmesine, çocuklar için ayrı ayrı aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı karşı davalı kadın vekili cevaba cevap ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; erkeğin iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkiline isnat edilen kıskançlık vakıasının erkeğin sadakatsizliğini ört bas etmeye yönelik olduğunu, erkeğin bağımsız ev temin etmediğini, erkeğin eşini ve çocuklarını önemsemediğini, müvekkilinin evden kovulduğunu, muska iddialarını kabul etmediklerini, asıl erkeğin muska yaptırdığını iddia ederek, dava dilekçesindeki taleplerini tekrarla nafakalara yıllık ÜFE oranında artış yapılmasını, maddî ve manevî tazminat taleplerinin kabulü ile tazminatlar yönünden yasal faize hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, kadının evlilik birliğini kabullenmediğini, yaşam standartlarını beğenmediğini, müvekkilini sürekli aşağıladığını, tartışma çıkardığını, kıskanç olduğunu, hakaret ettiğini, çocuklar ile ilgilenmediğini, boşanacağını dile getirdiğini, yatakları ayırdığını, büyü yaptırdığını, kadının abisinin müvekkilini tehdit etiğini ve sebepsiz yere evi terk ettiğini iddia ederek asıl davanın reddine karar verilmesini, açtıkları davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, müvekkili yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davalı karşı davacı erkek vekili ikinci cevap dilekçesinde özetle; kadının iddialarının … olmadığını, müvekkilinin dini nikah ile başka bir kişi ile yaşamasının söz konusu olmadığını, kadının evliliğin başında müvekkilinin ailesi ile yaşamayı kabul ettiğini ancak sonradan müvekkilinin ailesine saygısız davrandığını, müvekkilini küçümsediğini, kadının müvekkilinin annesi yaşındaki akrabalarından dahi müvekkilini kıskandığını, tarafların sadece evlilik birliğinin başında ailesi ile oturduğunu, sonrasında birlikte yaşanmadığını, hiç bir sebep yokken kadının abisinin ortak eve geldiğini, kadına eşyalarını toplamasını söylediğini, kadının tüm kıyafetlerini alarak evi terk ettiğini, kadının abisinin de müvekkilini tehdit ettiğini iddia ederek asıl davanın reddine karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların 1 yıldır ayrı yaşadıkları, erkeğin, kadına şiddet uyguladığı, bu sebeple cezalandırılmasına karar verildiği, erkeğin evlilik birlikteliği içerisinde Şenay isimli başka bir kadına dini nikah kıyarak sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, kadının da eşine hakaret ettiği, bu şekilde tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, evliliğin devamında taraflar ve toplum yararına korunmaya değer bir menfaatin kalmadığı, evlilik birliğinin sona ermesinde erkeğin ağır, kadının az kusurlu kusurlu olduğu, erkeğin asgari ücretle çalıştığı, kadının ise ev hanımı olduğu, çalışmadığı, sabit ve düzenli bir gelirinin bulunmadığı, bu nedenle kadının boşanma sonucu yoksulluğa düşeceği gözetilerek, kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedildiği, boşanmaya sebep olan olaylarda maddî tazminat isteyen kadının, erkekten daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı, erkeğin ağır kusurlu olduğu, kadının boşanma sonucu en azından erkeğin maddî desteğini yitireceği gözetilerek, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, evlilikte geçen süre, boşanmaya yol açan olaylardaki erkeğin kusurunun mahiyeti, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında kadının maddî tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verildiği, eşini aldatan, eşine şiddet uygulayan erkeğin bu davranışları, kadının kişilik haklarını zedeler mahiyette olduğu, bu kapsamda kadının manevî tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verildiği, tarafların ortak çocuğunun velâyeti hususunda rapor tanzimi için dosyanın … Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüğü’ne tevdi edildiği, 29.03.2021 tarihli sosyal inceleme raporunda tarafların boşanmaları halinde ortak çocuklar Nurettin ve Engin’in velâyetlerinin anne …’e verilmesinin çocukların menfaatine olacağı, ayrıca baba … ile de ortak çocuklar arasında yatılı olacak şekilde kişisel ilişki kurulmasının çocukların gelişimleri açısından sağlıklı olacağı şeklinde kanat bildirdiği, ayrılık süresince ortak çocukların anne yanında kaldığı, uzman raporunda belirtildiği üzere ortak çocukların annelerinin yanında kalmakta ısrarcı olmaları, mevcut düzenlerine alışmış olmaları, alışmış oldukları sosyal çevrenin değiştirilmesini istemedikleri, annenin de ortak çocukların velâyetini alma hususunda istekli oluşu, anne yanında kalan ortak çocukların herhangi bir ihmal ve istismara uğradığına ilişkin dosya kapsamına yansıyan bir olgunun bulunmadığı gözlemlendiğinden, ortak çocukların velâyet hakkının davacı anneye bırakıldığı, ortak çocuklar yönünden velâyet hakkı kendisinde olmayan eşin ortak çocukların infak ve iaşesine katkıda bulunması gerektiği, bu kapsamda ortak çocuklar lehine iştirak nafakasına hükmedilerek, belirlenen nafakaların her yıl ÜFE oranında artışa tabi tutulmasına karar verildiği gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocuklar için ayrı ayrı aylık 300,00 TL tedbir ve 400,00 TL iştirak nafakasına, davacı karşı davalı kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakalara yıllık ÜFE oranında artış uygulanmasına, davacı karşı davalı kadın yararına 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, müvekkiline yüklenen kusura esas alınan tanıkların erkeğin anne ve babası olduğunu ancak müvekkilinin bu kişiler ile husumeti bulunduğunu, tanıkların tarafsız olmadığını, bu iddiaların doğrulanmadığını, mahkemece nafaka ve tazminatların son derece düşük belirlendiğini, erkeğin başka bir kadın ile imam nikahlı yaşadığının sabit olduğunu, müvekkilin şiddete maruz kaldığını, evden gönderildiğini, müvekkilinin bir bacağının aksadığını ve engelli olduğunu, nafaka ile yaşam mücadelesi verdiğini belirterek belirtilerek erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatların miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin tanıklarının sadakatsizlik iddiasının gerçeği yansıtmadığını açıkça dile getirdiğini, kadın tanıklarının beyanlarının soyut iddiadan ibaret olduğunu, kadının hts kayıtlarının celp edildiğini, ancak mahkemece hükme esas alınmadığını, tanıklardan Seyfi’nin müvekkilinin ablası ile evli olduğunu ancak ablasından ayrı olduğu dönemde yaşandığını iddia ettiği olayların gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin aldatma iddiasının ispatlanmadığı gibi kadının dilekçeler aşamasında belirttiği üzere bir süre ayrı kaldıktan sonra ortak konuta döndüğünü, bu nedenle iddia ettiği hususları affettiğini, müvekkilinin kadına şiddet uygulamadığını, buna ilişkin somut delil olmadığını, tanık beyanlarında geçen kadının kafasındaki şişliğin yıllardır kadında olan yağ bezesi olduğunu, asıl kusurun kadında olduğunu, bir çok kez evi terk ettiğini, yatakları ayırdığını, birlik görevlerini ihlal ettiğini, mahkemece hükmedilen nafaka ve tazminatların koşullarının oluşmadığı gibi müvekkilinin ekonomik gücünün çok üzerinde olduğunu, ayrılık döneminde anne yanında kalan çocukların anne ve annenin ailesinden etkilenerek beyanda bulunduklarını, mahkemece hüküm altına alınan kişisel ilişkinin müvekkilinin çalışma günlerine uymadığını belirterek, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, ortak çocuklar ile kurulan kişisel ilişki, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hükmün sair yönlerinin usul ve yasaya uygun olduğu ancak; , tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakaların nitelikleri, günün ekonomik koşulları, davacı-karşı davalı kadın ve ortak çocukların ihtiyaçları, nafaka ödedikten sonra elinde kalan geliri ile davalı-karşı davacı erkeğin geçimini sağlama imkanı ile hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, davacı-karşı davalı kadın ve ortak çocuklar için hükmedilen tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakalarının miktarlarının az olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddî desteğini yitiren davacı-karşı davalı kadın yararına, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve beklenen menfaatlerin kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinin birinci fıkrası gereğince maddî tazminat takdir edilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı ancak, takdir edilen tazminatın miktarı düşük olduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, bu olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan davacı-karşı davalı kadın yararına, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde, 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 52 nci maddeleri ile 4721 sayılı Kanun’un 2 nci maddesi gereğince manevî tazminat takdir edilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı ancak takdir edilen tazminatın miktarının düşük olduğu gerekçesi ile davacı karşı davalı kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle davacı karşı davalı kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, ortak çocuklar için ayrı ayrı aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakalara yıllık ÜFE oranında artış uygulanmasına, davacı karşı davalı kadın yararına yasal faizi ile birlikte 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiş, davacı karşı davalı kadının sair, davalı karşı davacı erkeğin tüm istinaf başvurusunun ise esastan karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı karşı davalı kadın vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü kararının hatalı olduğu belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler ile erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatların miktarı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
2.Davalı karşı davacı kadın vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü kararının hatalı olduğu belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler yanında ortak çocukların velâyetlerini talep ettikleri gibi aksi kanaat olması durumunda ortak velâyete de hükmedilebileceği, ortak velâyet düzenlemesi ile çocuklar için anne ve babanın desteğinin sağlanacağı, ebeveynleri ile iletişiminin kuvvetleneceği, bu durumun çocukların … yararına olacağı belirtilerek kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, ortak çocuklar ile kurulan kişisel ilişki, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tarafların karşılıklı boşanma davalarının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, ortak çocuklara ilişkin velâyet ve kişisel ilişki düzenlemesinin çocukların … yararına uygun olup olmadığı, çocuklar ve davacı karşı davalı kadın yararına hükmedilen nafakalar ile davacı karşı davalı kadın yararına hükmedilen tazminatların koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesi, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 … maddesi, 182 nci maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 … maddesi. 6098 sayılı Kanun’un 50 nci ve 51 … maddeleri. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 3 üncü maddesi. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 12 nci maddesi. Çocuk Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesi 3 üncü ve 6 ncı Maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 … maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen …, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 … maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Duruşma için takdir olunan 8.400,00 TL vekâlet ücretinin Murat’dan alınarak Neriman’a verilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.