Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/5405 E. 2023/1302 K. 23.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5405
KARAR NO : 2023/1302
KARAR TARİHİ : 23.03.2023

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/226 E., 2022/605 K.
MİRASÇILARI : … ve Ark. vekili Av. …
DAVA TARİHİ : 08.06.2015
KARAR : Davanın kabulü

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk derece mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 01.03.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden davalı … ile vekili Av. … ve karşı taraf davacı … mirasçıları vekili Av. … … … geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kadının evlenmeden önce yaklaşık 10 yıl süre ile müvekkilinin evinde yatılı hizmetli olarak çalıştığını, bu süre içerisinde müvekkilinin tüm mal varlığına vakıf olduğunu, davalı hizmetli olarak çalıştığı dönemde müvekkilinin güvenini kazandığını, ancak evlendikten sonra müvekkilini tehdit ettiğini, müvekkilinin tüm mal varlığını ele geçirmek için kısıtlanması için dava açtığını, sonrasında pişman olduğunu, bir daha yapmayacağına söz verdiğini, müvekkilinin davalı kadına farklı tarihlerde vekâletnameler verdiğini sonrasında azlettiğini, ikinci kez açılan vesayet davasında davalı tarafın hileli şekilde havale yapmaya kendini vekil kıldığını anladığını, kiracılardan topladığı kira gelirlerini müvekkiline vermediğini, bir takım ödemeleri yaptığını beyan ettiği halde yapmadığını, sürekli müvekkilinin kızları ve torunları ile ilişkilerine karıştıklarını, son olarak yine kısıtlanması için dava açtığını, bundan önce tüm kiraları toplayıp kasadan 200.000,00 TL para alıp evden ayrıldığını, gerçek dışı iddialarda bulunarak müvekkilinin mal varlığını ele geçirmeye çalıştığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarının asılsız olduğunu, davacı erkeğin kızlarının müvekkiline hakaret ettiğini, babalarına boşanması için baskı yaptıklarını, davacının bir çok hastalığı olduğunu, her gün içki içtiğini, her sarhoşluğundan sonra komşularını ve davalıyı tehdit ettiğini, geceleri uyanıp insanların üstüne geldiğini, yukarıdan sesler geldiğini, kendisine zarar vereceğini belirttiğini, akıl sağlığından şüphe duyduğunu, müvekkilinin fiziksel şiddete ve hakaretlere maruz kaldığını, davacının kumar oynadığını, 40.000 USD kaybettiğini, davacıya vasi atanmasını talebinin haklı bir sebebe dayandığını, davacının kızının davacının mal varlığını tüketmeye çalıştığını, her ay davacıdan para aldığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini boşanma kararı verilmesi halinde müvekkili yararına aylık 8.000,00 TL tedbir nafakası ile 500.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “…taraflar arasındaki asıl geçimsizliğin davalı …’nın davacının mal varlığını vekâletname ile yönetirken davacı …’in daha geniş yetkiler taşıyan bir vekâletnameyi kızına vermesi ve bunun üzerinde de davalı …’nın davacı …’in yaptığı işlemleri geçersiz kılmak için aslında öyle olmadığını bilmesine rağmen davacı …’i savurgan olduğu, alkol bağımlısı olduğu, akıl sağlığının yerinde olmadığını beyan ederek …’in kısıtlanmasını sağlamaya çalıştığı, davalı …’nın …’in son iki yılda yurt dışına çıkmadığını bilebilecek durumda olması, davacı …’in akıl sağlığının yerinde olduğunu bilebilecek durumda olmasına rağmen kısıtlanması için girişimde bulunmasının güven sarsıcı hareket niteliğinde olduğu, taraflar arasındaki evlilik birliğinin davalının bu kusurlu hareketleriyle temelinden sarsıldığı…” gerekçesi ile davalı kadının tam kusurlu olduğu belirtilerek tarafların 4721 sayılı Türk Kanun’un 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davalı kadının tazminat taleplerinin reddine hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili tarafından hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 11.01.2021 tarih ve 2018/3249 esas, 2021/9 sayılı kararı ile ile hükmün usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı kadın vekili tarafından hükmün tamamı yönünden temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Dairemizin 28.12.2021 tarihli ve 2021/9047 esas, 2021/10207 karar sayılı kararı ile davacı … boşanma kararı verilmesinden sonra hüküm henüz kesinleşmeden 03.11.2021 tarihinde öldüğü, evliliğin ölümle sona erdiği ve boşanma davasının konusuz kaldığı, ancak mirasçılar kusurun tespiti yönünden davaya devam edebileceklerinden ve bu yönde iradelerini de bildirdiklerinden, Mahkemece yargılamaya devamla, ölüm nedeniyle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve 4721 sayılı Kanun’un 181 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kusur yönünden bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı kadının erkeğin ruh sağlığının yerinde olduğunu bildiği ancak buna rağmen … 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/872 Esas sayılı dosyasıyla kısıtlanması için dava açtığı, davanın reddedildiği, bu davadan sonra tarafların bir araya geldikleri, erkek tarafından davalı kadına verilen vekâletname ile erkeğin mal varlığını yönetirken kendisine verilen vekâletnameden daha geniş yetkiler içeren bir vekâletnamenin erkek tarafından kızına verilmesi üzerine erkeğin yaptığı işlemleri geçersiz kılmak için tekrar kısıtlanması amacıyla … 1. Sulh Hukuk Mahkemesine 2015/525 Esas sayılı davayı açtığı, davanın reddine karar verildiği ve bundan sonra tarafların bir araya gelmedikleri; davalı kadının erkeğin yapmış olduğu tasarrufların geçersiz olması için davacı erkeğin savurgan, alkol bağımlısı olduğu, akıl sağlığının yerinde olmadığını beyan ederek kısıtlanmasını sağlamaya çalıştığı, erkeğin son iki yılda yurt dışına çıkmadığını ve akıl sağlığının yerinde olduğunu bilebilecek durumda olmasına rağmen kısıtlanması için birden fazla dava açarak erkek eşin güvenini sarstığı, söz konusu durumun hakkın kullanılması mahiyetinde olmadığı, erkeği zor durumda bırakma amacının açık olduğu kanaatiyle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davalı kadın tam kusurlu olduğu belirilerek ölüm nedeniyle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 4721 sayılı Kanun’un 181 inci maddesi ikinci fıkrası uyarınca sağ kalan eşin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tam kusurlu olduğunun tespitine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; müvekkilinin 15 yıl hayat arkadaşlığı yaptığı, asla boşanmak istemediği ve ölümü ile derin üzüntü yaşadığı eşinin yasal mirasçısı olmaktan ve bir anlamda davacının değerli hatırasından yoksun kalacağını, boşanmayı istemediğini ve boşanmaya sebebiyet verecek kusurunun olmadığını, her aşamada boşanma talebini reddettiklerini, kusurunun ispatlanmadığını, müvekkilinin davacıyı ve evlilik birliğini korumak amacıyla davacıya vasi atanmasını talep ettiğini, eksik inceleme sonucunda vasi talebinin reddedildiğini, bir hakkın kullanımından dolayı kusurlu bulunmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin bizzat davacının kızının vasi atanmasını talep ettiğini, kötü niyetli olmadığını ileri sürerek; hükmün tamamı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, erkek tarafından açılan, yargılama sırasında erkeğin ölümü ile konusuz hale gelen ve mirasçılar tarafından kusur tespitine ilişkin devam eden boşanma davasında sağ kalan davalı eşin boşanmaya sebebiyet verecek derecede bir kusurunun ispatlanıp ispatlanmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı ve 181 inci maddesinin ikinci fıkrası 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı kadın vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Duruşma için takdir olunan 8.400,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

23.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.