Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/5375 E. 2023/790 K. 01.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5375
KARAR NO : 2023/790
KARAR TARİHİ : 01.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/802 E., 2022/800 K.
DAVACI-DAVALI : … vekilleri Av. … vd.
DAVALI-DAVACI : … vekili Av. …
DAVA TARİHİ : 16.11.2020 – 15.03.2021
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 6. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/718 E., 2022/116 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince karşılıklı boşanma davalarının kabulü, ziynet alacağı davasının ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 01.03.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..

Belli edilen günde temyiz eden davacı-davalı … vekili Av. … ve karşı taraf temyiz eden … ile vekili Av. … geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saatte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı-davacı erkeğin, müvekkiline fiziksel şiddet uyguladığını, birlik görevlerini yerine getirmediğini, aşağıladığını, hakaret ettiğini, başka kadınlarla müvekkilini aldattığını, müvekkilinden gizli ameliyat olduğunu, yatakları ayırdığını, cinsel birlikteliğe yanaşmadığını, kişisel bakımına dikkat etmediğini, sürekli boşanacağını dile getirdiğini, ortak çocuklarla ilgilenmediğini, düğünde takılan bir kısım altınların taşınmaz alımı için bozdurulduğunu, kalan kısmının ise davalı-davacı erkek tarafından alındığını ve müvekkiline iade edilmediğini iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müşterek çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, çocuklar için aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına 50.000 TL maddî ve 50.000 TL manevî tazminata, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak üzere cumhuriyet altını (16 adet), teklik (6 adet), yarım altın (9 adet), çeyrek altın (56 adet), ata tam altını (16 adet), ata yarım altını (1 adet), ata beşli altını (1 adet), gram altın (2 gram), bilezik (17 adet toplam ve 275.58 gram), nakit para (1.900 dolar), uzay yolu set (40 gram), cumhuriyet altını (6 adet), ata lira altın (5 adet), onluk gremse (1 adet), çeyrek altın (15 adet), takı seti (1 adet), künye (2 adet), çocuk künyesi (4 adet), pırlanta tek taş yüzük (1 adet) ve 100 dolar ile 300 Euro’dan oluşan ziynet ve yabancı paranın aynen iadesi olmazsa 1.000 TL bedeline hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı-davalı kadın birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddialarını tekrarla, davalı-davacı tarafın iddialarının asılsız olduğunu, … isimli kişinin işyeri arkadaşı olduğunu, aralarında bahsedildiği şekilde bir ilişki olmadığını, dosyaya sunulan apartman giriş çıkışa ilişkin görüntülerin 56 daire olan bir apartmana ait olduğu ve … isimli şahsın müvekkilinin dairesine girip çıktığının kanıtlar nitelikte olmadığını, görüntülerin yasal olmayan yollardan elde edildiğini, müvekkilinin özel hayatını ihlal eder nitelikte olduğunu, suç teşkil ettiğini belirterek davalı-davacı erkeğin davasının reddi gerektiği savunulmuştur.

3.Davacı-davalı kadın vekili cevaba ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; davalı-davacı erkeğin iddialarının asılsız olduğunu, müvekkilinin karşı tarafın ailesi ile yakın ilişki içerisinde olduğunu, iki tarafın da alkol kullandığını, bu durumun müvekkili açısından seyrek ve ölçülü olmasına rağmen, davalı-davacı erkeğin aşırı miktarda alkol aldığını, müvekkilinin yürüyüş yapmak maksadı ile gece evden dışarı çıktığını, iş ortamı ile uyumsuz giyinmesinin söz konusu olmadığını, zaten ebe olan müvekkilinin forma giydiğini, davalı-davacı erkeğin aşırı kıskanç olduğunu, … isimli şahıs ile müvekkilinin arkadaşlık ilişkisi dışında bir ilişkisinin olmadığını, …’ı davalı-davacı erkeğin de tanıdığını beyan etmiştir.

4.Davacı-davalı kadın vekili 27.12.2021 tarihli dilekçesi ile ziynet alacağı davasına ilişkin talebini 466.151,00 TL olarak ıslah etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; davacı-davalı kadının sadakatsiz olduğunu, özel günlerde tek başına şehir dışına çıkmak istediğini, çoğu zaman eve geç geldiğini, müvekkiline sürekli psikolojik şiddet uyguladığını, … isimli bir kişi ile olağanın dışında görüşmeler yaptığını, … isimli şahsa sevgi mesajları gönderdiğini, bu kişinin gece vakti ortak haneye geldiğini, bu şekilde davacı-davalı kadının zina eylemini gerçekleştirdiğini, ortak çocuklar ile ilgilenmediğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun’un 161 inci maddesi olmadığı takdirde 166 ıncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, müvekkili yararına 100.000 manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili asıl davaya cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı-davalı kadının müvekkiline ve ailesine saygısız davrandığını, aşırı savurgan olduğunu, sürekli olarak müvekkilini sevmediğini beyan ettiğini, cinsel ilişkinde kaçındığını, aldattığına ilişkin ciddi emareler olduğunu, davacı-davalı kadının müvekkiline hakaret ve küfür ettiğini, sürekli gece geç saatlerde dışarı çıktığını, iş ortamına uygun olmayacak şekilde dekolteli elbiseler giydiğini, alkol aldığını, maaşını eve ve çocuklara harcamadığını, güven sarsıcı eylemlerde bulunduğunu, düğünde takılan altınların ev alımı sırasında bozdurulduğunu, davacı-davalı kadının iddia ettiği kadar altın takılmadığını iddia ederek, 4721 sayılı Kanun’un 166 ıncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, çocuklar için aylık ayrı ayrı 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

3.Davalı-davacı erkek vekili asıl davada ikinci cevap dilekçesinde özetle; müvekklinin … isimli şahısla tanışmadığını, bu yöndeki iddianın doğru olmadığını beyan etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı-davacı erkeğin zina iddiasının kanıtlanmadığı, buna karşın davalı-davacı erkeğin eşiyle, çocuklarıyla ilgilenmeyerek, eşine karşı “senden anne olmaz, cahil kadın”, “senin gibi kaşarın üzerine ev mi yaparım” ,”kaşar, gerizekalı, aptal, cahil-cahil konuşma” şeklinde konuşarak, eşine karşı güven sarsıcı hareketlerde bulunarak, eşinden ayrı yatarak, en ufak bir tartışmada “boşanalım” şeklinde konuşarak, kişisel temizliğine dikkat etmeyerek, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusurlu olduğu, davacı-davalı kadının ise “…artık sadece çocuklarım için bu evliliği yürütüyorum, …’a karşı hiç bir şey hissetmiyorum, artık sadece çocuklarımın babası” şeklinde konuşarak, eşine karşı güven sarsıcı hareketlerde bulunarak, maaşıyla evin giderlerine katılmayarak, eşinin kardeşine ve eşinin annesine “eskisi gibi hissetmiyorum, boşanmak istiyorum” şeklinde konuşarak, evine geç gelerek evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusurlu olduğu gerekçesi ile davalı-davacı erkeğin 4721 sayılı Kanun’un 161 inci maddesi kapsamında açtığı davanın reddine, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü ile davacı-davalı kadının davası ile davalı-davacı erkeğin karşı dava ve birleşen davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, tanık beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde, dava açıldığından bu yana anneleri yanında yaşayan müşterek çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuklar için aylık ayrı ayrı 400,00 TL tedbir, 500,00 TL iştirak nafakasına, tarafların tazminat taleplerinin reddine, davacı karşı davalı kadının dava konusu ettiği ziynet eşyalarından, 22 ayar 40 gram olan bir adet uzay yolu setin, 6 adet cumhuriyet altının, 5 adet ata lira altının, bir adet gremse altının, 15 adet çeyrek altının, 14 ayar 30 gram olan bir adet takı setinin, 14 ayar ve toplam gramı 20 gram olan 2 adet künyenin, 14 ayar bir adet pırlanta tek taş yüzüğün, 100 dolar ve 300 euronun düğünde davacı-davalı kadına takıldığı, davalı-davacı erkeğin bu altınları aldığı ve iade etmediği sabit kabul edilerek anılan ziynetler yönünden davanın kabulüne, ziynetlerin aynen iadesine olmadığı takdirde, bedeli olan 97.895,00 TL ‘nin ilk 1.000,00 TL ‘sinin faizsiz, bakiye 96.895,00 TL’sinin ıslah tarihi olan 27.10.2021 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı-davacı erkekten alınarak, davacı-davalı kadına verilmesine, davacı-davalı kadının dava konusu yaptığı diğer ziynetlerin ise davacı-davalı kadının rızası dahilinde ev alınması için eşine verdiği, artık bu altınları talep hakkı bulunmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı-davacı erkeğin tamamen kusurlu olduğu, müvekkilinin tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiği, iştirak nafakalarının düşük belirlendiği, reddedilen ziynet talebine esas altınların müvekkili tarafından karşı tarafa hibe edildiğinin kanıtlanmadığı belirtilerek, erkeğin davalarının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, iştirak nafakalarının miktarı, ziynet alacağı davasının reddedilen kısmı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemeye usb bellek ile sunmuş olduğu fotoğraflar ile davacı-davalı kadının … isimli kişi ile aynı evde gece geç saatlerde bir arada bulunduğu, gece yarısı bu kişinin eve girip çıktığı hususlarının ispatlandığı, zina nedeni ile sunulan hiç bir delilin incelenmediği, bilirkişi incelemesi yapılmadığı, hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiği, telefon görüşme kayıtlarının delil olarak dayanılmasına rağmen celp edilmediği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı-davalı kadının tamamen kusurlu olduğu, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesi gerektiği, ziynet eşyalarının ne şekilde tespit edildiğinin belli olmadığını, mahkemece düğün görüntüleri uyarınca rapor alınmadığını, ziynetlerin müvekkilinde olmadığını belirterek, reddedilen 4721 sayılı Kanun’un 161 inci maddesi kapsamındaki davası, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talebi, velâyet düzenlemesi, kabul edilen ziynet alacağı talebi yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararının hatalı olduğu belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tarafların karşılıklı boşanma davalarının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusurun kimden kaynaklandığı, tarafların tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı, ortak çocuklara ilişkin velâyet düzenlemesi, ortak çocuklar yararına hüküm altına alınan iştirak nafakasının miktarı, davacı-davalı kadının ziynet alacağı davasına konu ettiği ziynetlerin miktarı ile ziynetlerin kimin yedinde kaldığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, maddesi 194 üncü maddesi, 348 inci maddesi ve 352 nci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddesi; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 161 inci maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası 169 uncu maddesi ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 220 inci maddesi, 222 nci maddesi, 226 ncı maddesi, 327 inci, 328 inci, 330 uncu ve 336 ncı maddesi hükümleri.

3. Değerlendirme
1.Tarafların boşanma davalarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Davalı-davacı erkek vekili tarafından 4721 sayılı Kanun’un 161 inci maddesi kapsamında zina sebebine dayalı boşanma davasında ve 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca açtığı davada ileri sürdüğü sadakatsizlik vakıasının ispatına esas olmak üzere bir kısım dijital meteryalleri içerir delilleri Mahkemeye usb bellek içerisinde dava dilekçesi ekinde sunulmuş, yine kadının … isimli kişi ile olağanın dışında telefon görüşmeleri yaptığı iddiası ile kadının HTS kayıtlarına delil olarak dayanılmıştır. Mahkemece erkeğin sunduğu dijital materyaller değerlendirilmeksizin yine HTS kayıtları da celp edilmeden, bu delillere ilişkin hiç bir değerlendirme de yapılmaksızın, zina ve sadakatsizlik olgusunun ispatlanamadığı belirtilerek hüküm kurulmuştur. Mahkemece yapılacak iş davalı-davacı erkek tarafından zina ve sadakatsizlik iddialarına esas tüm delillerin dosya arasına alınması, gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yapıldıktan sonra tüm deliller, tarafların iddia ve savunmaları hep birlikte değerlendirildikten sonra hasıl olacak sonuca göre karar vermekten ibaret iken, davalı-davacı erkek tarafından sunulan deliller değerlendirilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir.

2. Ziynet alacağı davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

a)Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı erkeğin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

b) Davacı-davalı kadının ziynet alacağı davasının reddedilen kısmına ilişkin temyizi yönünden yapılan incelmede; İlk Derece Mahkemesince 97.895,00 TL tutarında kararda cins, miktar ve vasıfları sayılan ziynetlerin davacı-davalı kadına takıldığı, davalı-davacı erkeğin bu altınları aldığı ve iade etmediği sabit kabul edilerek anılan ziynetler yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, davacı-davalı kadının ziynet alacağı davasına konu diğer ziynetler yönünden ise; bu ziynetlerin kadının rızası dahilinde ev alınması için eşine verildiği, kadının artık bu altınları talep hakkı bulunmadığı gerekçesi ile bakiye talebin reddine karar verilmiştir. Erkek eş, aksine bir anlaşma yaptıklarını, aksine yerel adet olduğunu ispat etmedikçe; evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları karine olarak kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Kadının kişisel malı niteliğinde olan bu ziynetlerin ancak iade edilmemek üzere erkeğe verildiği, yahut kadının isteği ve onayı ile karşılıksız olarak bozdurulup harcandığını ispatlamadıkça, kişisel mal niteliğindeki ziynetler yönünden, ziynetleri bozduran diğer eşin iade yükümlülüğü devam eder. Somut olayda Mahkemeninde kabulünde olduğu üzere davacı-davalı kadın tarafından ziynet eşyalarının ev alınması için erkek eşe verildiği sabit olmakla birlikte, bu ziynetlerin iade edilmemek üzere erkeğe verildiği hususu ispatlanamamıştır. Ziynetler ile gayrimenkul alınmasının, tek başına ziynetlerin karşılıksız olarak verildiği sonucunu doğurmayacağı da izahtan varestedir. O halde mahkemece davacı-davalı kadının ziynet alacağı davasının tamamıyla kabulüne karar vermek gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp, hükmün bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının boşanma davaları ile ziynet alacağı davasının reddedilen kısmı yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının boşanma davaları yönünden davalı-davacı erkek yararına, BOZULMASINA, bozma sebebine göre yeniden hüküm kurulması zorunlu hale gelen boşanma davaları ve fer’îleri yönünden tarafların temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

3.Yukarıda (2-a) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı-davacı erkeğin ziynet alacağı davasına yönelik temyiz itirazlarının reddine,

Davacı-davalı kadının ziynet alacağına yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ziynet alacağı davası yönünden davacı-davalı kadın yararına, BOZULMASINA,

Duruşma için takdir olunan 8.400,00 TL’nin …’dan alınarak …’a verilmesine ve 8.400,00 TL vekâlet ücretinin …’dan alınarak …’ya verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin davalı-davacıya yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacı-davalıya iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.