Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/4574 E. 2023/2072 K. 02.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4574
KARAR NO : 2023/2072
KARAR TARİHİ : 02.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/735 E., 2022/347 K.
DAVACI-DAVALI : Ayfer … … vekili Av. …
DAVALI-DAVACI : …
DAVA TARİHİ : 04.01.2019
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Lüleburgaz 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2019/12 E., 2020/76 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge adliye mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı yapılması davalı karşı davacı erkek vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 02.05.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..

Belli edilen günde temyiz eden davalı-davacı … vekili Av. … Özyaman geldi. Karşı taraf temyiz eden davacı-davalı Ayşe … … ile vekilleri gelmedi. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle ; davalı erkeğin evliliğin ikinci yılından itibaren uyuşturucu kullandığını, 2014 yılında fiziksel şiddet nedeniyle müvekkilinin boşanma davası açtığını, ancak davalının uyuşturucu bağımlılığı tedavisi göreceğini ve bir daha kullanmayacağına dair sözler vermesi üzerine müvekkilinin eşine şans tanıdığını, evlilik boyunca erkeğin çalışmadığını, müvekkilinin 2014 yılından itibaren çalışmaya başladığını, müvekkilinin babasının maddî desteği ile geçindiklerini, ziynet eşyalarını ev alınacağından bahisle bozdurulduğunu, ancak erkeğin babasının üzerine ev alındığını, yine müvekkilinin çektiği krediyle alınan arabanın da baba üzerine kaydedildiğini, erkeğin barışmadan kısa bir süre sonra yine uyuşturucu kullanmaya başladığını, 2017 yılında Trakya Üniversitesi AMATEM’de tedavi için yattığını, ancak tedaviyi yarıda bırakıp bağımlılığından vazgeçmediğini, evde uyuşturucu kullanıp müvekkilinin erkeği baygın bulduğunu, çoğu zamanda müvekkilinin ya da babasının erkeğin uyuşturucu kullandığı metruk yerlerden gece saatleri toparlayarak eve getirdiklerini, en son davalının uyuşturucu ve uyarıcı madde imal ve ticareti yapmak suçundan ceza aldığını, hapiste olduğunu, sentetik uyuşturucuları karakola giderken müvekkilinin cebine koyması nedeniyle aynı dosyada müvekkilinin de yargılandığını, erkeğin müvekkilini kendi işlediği suçlara ortak etmeye çalıştığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı karşı davalı kadın vekili, karşı davaya cevap ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; cevap ve karşı dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmediklerini, erkeğin aile birliği yükümlülüklerini yerine getirmediklerini, en fazla 1 … çalışıp aylarca çalışmadığını, uyuşturucu kullandığını, uyuşturucu kullanma durumunu evlilik öncesinde kadının bilmediğini, davacı kadın çalıştığı için çocuğa gündüzleri tarafların anne ve babasının baktığını, müvekkilinin çocuğun eğitiminin yarıda kalmaması için bu aşamada babaanne yanında kaldığını, erkeğin kardeşi…’in 16.12.2018-19.12.2018 tarihlerinde de müvekkilinin ceza evine ziyarete gitmesi için mesajlar attığını, boşanma davası açtıktan sonra bir kere ceza evine ziyarete gittiğini, orada erkeğin boşanma kararından vazgeçirmeye çalıştığını, hatta bu konuda tehdit ettiğini, intihara teşebbüs olayının … olduğunu, ancak hamilelik olayının kesinlikle … olmadığını, erkeğin ailesinin kadını rezil etmek için köyde bu tip iddialar çıkardığını belirterek karşı davanın reddine, asıl davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesi ile ikinci cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların … olmadığını, kadının evlilik yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkilinin ailesinin maddî ve manevî sürekli tarafları desteklediğini, kadının oturulan evi beğenmediğini söyleyip sık sık çocuğu da bırakarak evi terk ettiğini, ev alınmazsa gelmem demesi nedeniyle istediği evin alındığını, kadının lüks düşkünlüğü ve savurganlığı olduğunu, erkeğin 26.03.2018 tarihinde tutuklandığını, tutuklanma olayından sonra kadının müvekkiline ait kredi kartlarıyla lüks harcamalar ve alışverişler yaptığını, ceza davasında kadının da ceza aldığını, tarafların çocuğuna yıllardır erkeğin annesinin baktığını, kadının çocuğu erkeğin ailesinde bırakıp evi terk ederek kendi ailesinin yanına gittiğini, erkeğin tutuklanmasından 7 … sonra kardeşi…’e A.B isimli erkeğin mesaj atarak yengesinin karnındaki çocuğun müvekkilinden olmadığını, kadının kendisini kandırdığını, çocuğu aldırmaya gideceğini, başka erkeklerle de birlikte olduğunu, yine kadının intihar edeceğini mesaj olarak bildirdiğini, bunun üzerine müvekkilinin babasının hastaneye gittiğini, intihara teşebbüs nedeniyle kadının midesinin yıkandığını, bu sırada müvekkilinin babasının hastaneden kadının 3-4 haftalık hamile olduğunu öğrendiğini, hastaneden çıktıktan sonra bebeğin düştüğünü de kadının babasından erkeğin babasının öğrendiğini, yaşanan bu olayı erkeğin ailesinin ceza evinde bulunan müvekkiline söylediğini, kadın ceza evine ziyarete geldiğinde erkeğin bu durumu sorduğunu, kadının tecavüze uğradığını söyleyerek erkeği ikna etmeye çalıştığını, ancak sonrasında dava açıp müvekkilini suçlamaya başladığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun’un 161 … maddesi olmazsa 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakaya her yıl ÜFE oranında artış yapılmasına, müvekkili yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, her yıl ÜFE oranında arıtılmasına, müvekkili yararına yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların 12.08.2011 tarihinde evlendikleri, bu evliliklerinden 21.09.2012 doğumlu Beren … adında ortak bir kızlarının olduğu, karşı davacı …’in, her iki taraf tanık anlatımları uyarınca anlaşıldığı üzere uyuşturucu bağımlılığının bulunduğu, aynı zamanda uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan cezalandırıldığı, ancak hükmün henüz kesinleşmediği, her ne kadar …’nın da uyuşturucu kullandığı ve ticaretini yaptığı iddia edilmiş ise de bizzat Melih’in tanıklarının aksi yönde beyanda bulundukları, nitekim ceza yargılamasında da suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçundan cezalandırıldığı, ancak her iki sanığın da aynı avukat ile temsil edilmesi ve sanık … hakkında uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçu yönünden herhangi bir karar verilmemesi nedeniyle usul hükümleri dairesinde inceleme yapılmak üzere kararın bozulduğu, mahkemece yargılama sonucunda sanık … hakkında beraat kararı verildiği, bu hüküm de henüz kesinleşmese de aile hukuku bağlamında mahkememizce alınan tanık beyanları doğrultusunda davacı …’nın uyuşturucu kullanımı veya ticaretini yaptığı iddialarının hiçbir biçimde kanıtlanamadığı, tarafların üst komşusu olan tanık …’in beyanları uyarınca da karşı davacı …’in, eşi …’yı bir kaç defa darp ettiği, nitekim Lüleburgaz 1. Asliye ceza mahkemesinin 2018/365 esas sayılı dosyasında da eşe karşı yaralama suçundan cezalandırıldığı, ancak hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı; uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan yürütülen soruşturmada karşı davacı …’in 28/03/2018 tarihinde tutuklanmasına karar verildiği, o tarihten bu yana da ceza evinde olduğu, tanık anlatımları ve Lüleburgaz … Hastanesi’nin 11.10.2019 havale tarihli cevabi yazısı uyarınca Ayfer … …’ın 26.10.2018 tarihinde BETA sonucuna göre 4-3 gün gibi gebelik tespit edildiği, bu sonuca göre aşağı yukarı bu tarihten 15-20 gün öncesinde hamile kalmış olabileceğinin bildirildiği, ayrıca tanık …’ın da davacı … ile ilişkisinin olduğunu beyan ettiği, böylece davacı …’nın da zina eyleminin sabit olduğu, davacı …’nın ispatlanan zina eylemine karşılık, karşı davacı …’in uyuşturucu bağımlısı olması ve eşine uyguladığı şiddet eylemlerinin, tarafların boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu olduklarını gösterdiği, bu kapsamda davalarının kabulü ile boşanmalarına karar vermek gerektiği, tüm dosya kapsamında, mahkememizce yapılan kusur değerlendirmeleri sonucunda tarafların eşit kusurlu oldukları tespit edilmiş olduğundan tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verildiği, tarafların ortak çocukları Beren’in velâyeti yönünden dosyanın incelenmesinde, ön inceleme aşamasında beyanı alınan Beren’in, annesi ile … süredir görüşmediğini, dedesi ve babannesi ile kaldığını, onların yanında kalmaya devam etmek istediğini beyan ettiği, mahkememizce alınan sosyal inceleme raporunda da baba … ‘ın kapalı cezaevinde tutuklu olduğu, tutukluluk halinin devam ettiği ve çocuğun bakım ve sorumluluklarını yerine getirecek durumda olmadığı dikkate alınarak velâyetinin babaya bırakılmasının uygun olmayacağı, anne Ayfer … …’ın çocuğa yeterli düzeyde ilgi göstermediği, çocuğua karşı üstlenmesi gereken maddî ve manevî yükümlülüklerini yerine getirmediği, ilgili mahkeme tarafından çocuğuyla şahsi münasebet kurulmasına karar verilmiş olmasına rağmen çocuğuyla görüşmediği ve görüşme konusunda istekli olmadığı düşünüldüğünde velâyetin anneye bırakılmasının uygun olmayacağı kanaatlerine yer verildiği, anılan tespitlerin mahkememizce de tanık anlatımları ve dosya kapsamı itibari ile bakıldığında itibar edilebilir olduğu, davacı …’nın yükümlüklerini savsaklaması, karşı davacı …’in de kapalı cezaevinde tutuklu olduğu, tutukluluk halinin devam ettiği ve çocuğun bakım ve sorumluluklarını yerine getirecek durumda olmadığı dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun’un 348 … maddesi uyarınca tarafların velâyet haklarının kaldırılmasına, karar kesinleştiğinde ortak çocuğa vasi atanması için Lüleburgaz Sulh Hukuk Mahkemesi’ne ihbarda bulunulmasına karar verildiği gerekçesi ile asıl davanın 4721 sayılı Kanun’un 161 ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca, karşı davanın 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca kabulüne, tarafların boşanmalarına, erkeğin yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddine, tarafların ortak çocukları Beren … üzerindeki velâyet haklarının 4721 sayılı Kanun’un 348 … maddesi gereğince kaldırılmasına, karar kesinleştiğinde ortak çocuğa vasi atanması için Lüleburgaz Sulh Hukuk Mahkemesi’ne ihbarda bulunulmasına hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin kusur değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, kadının zina eylemini gerçekleştirdiğini ve intihar ettiğini, başka bir erkekten hamile kaldığını, lüks harcamalarının ve çocukla ilgilenmemesinin sabit olduğunu, müvekkiline yüklenen fiziksel şiddet olayından sonra evliliğin devam ettiğini, kadının müvekkillinin uyuşturucu kullandığını daha önceden de bildiğini, müvekkilinin kusurunun olmadığını, tazminat ve diğer taleplerinin kabul edilmesi gerektiğini belirtilerek kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen nafaka ve tazminat talepleri, velâyet düzenlemesi yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince erkeğe fiziksel şiddet kusuru yüklenmiş ise de; davacı kadının cevaba cevap dilekçesi dikkate alındığında, erkeğin 2014 yılında kadına şiddet uyguladığı, kadının boşanma davası açıp feragat ettiği, tarafların evlilik birliğinin erkeğin ceza evine girdiği tarihe kadar devam ettiği, başkaca fiziksel şiddet iddiası bulunmadığı, bu kapsamda erkeğe fiziksel şiddet kusurunun yüklemesinin … olmadığı, erkeğin uyuşturucu bağımlılığı kusurunun ise sabit olduğu, buna karşın kadının zina eyleminin dosya itibariyle sabit olduğu ve istinaf edilmeksizin kesinleştiği, bu durumda boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının ağır kusurlu, erkeğin hafif kusurlu olduğu, bu nedenle erkeğin kusura yönelik istinaf talebinin kabulüne karar verildiği, kadının ağır, erkeğin hafif kusurlu olduğu, davalı karşı davacı erkek tarafından tedbir nafakası talebinde bulunulmasına rağmen, İlk Derece Mahkemesince erkeğin tedbir nafakası konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği, bu haliyle erkeğin tedbir nafakasına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulü ile, dava tarihi itibariyle tarafların dosyaya yansıyan ekonomik, sosyal durumları ve hakkaniyet dikkate alındığında erkeğin tedbir nafakası talebinin reddine karar verildiği, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları karşısında erkeğin boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği, bu haliyle yoksulluk nafakası koşullarının erkek lehine oluşmayacağı, kusur durumuna göre, erkeğin maddî ve manevî tazminat talebinin reddi kararının … olmadığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi gözetilerek davalı karşı davacı erkeğin tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verildiği, inceleme tarihi itibariyle erkeğin vasi tayinine ilişkin kararın sona erdiği gibi tutukluluk halinin de son bulduğu, erkeğin velâyeti almasına hali hazırda kanunen bir engel bulunmadığı, çocuğun kurulu düzeninin de babası ceza evinde kaldığı süreçte babaanne ve dede yanında olduğu, çocuğun düzeninin bozulmaması, uzman raporunda yapılan çocuk ve aileye ilişkin tespitler, annenin velâyeti alacak yeterlilikte olmamasına ilişkin tespitler de gözetilerek küçüğün velâyetinin babaya verilmesinin menfaatine olacağı, çocuk için dava tarihinden boşanma kararının kesinleşme tarihine kadar geçerli olmak üzere tedbir nafakasına, boşanma kararının kesinleşme tarihinden geçerli olmak üzere iştirak nafakasına hükmedildiği, kararın kesinleşmesini takip eden yıldan itibaren her yıl ÜFE oranında artırılmak suretiyle kadından alınmasına hüküm kurulduğu gerekçesi ile erkeğin kendisi için tedbir nafakasına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulü ile erkeğin tedbir nafakası talebinin reddine, davalı karşı davacı erkeğin yoksulluk nafakasına yönelik istinaf talebinin reddine, davalı karşı davacı erkek yararına 10.000,00 maddî, 10.000,00 TL manevî tazminatın boşanma kararının kesinleşme tarihinden işleyecek yasal faizi ile kadından alınarak erkeğe verilmesine, davalı karşı davacı erkeğin velâyete yönelik istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, tarafların ortak çocuğu 21.09.2012 doğumlu Beren’in velâyetinin baba …’a verilmesine, velâyeti babaya verilen ortak çocuk ile anne arasında her ayın 1. ve 3. haftası Cumartesi günü saat 10.00’dan Pazar günü saat 18.00’a kadar, dini bayramların 2.günü saat 10:00’dan 3. günü saat 18.00’a kadar, her yıl okulların yarı yıl tatilinin ilk haftası Pazartesi günü saat 10:00’dan takip eden Pazar günü saat 18.00’a kadar, her yıl 1 Temmuz günü saat 10.00’dan 31 Temmuz günü saat 18.00’a kadar anne yanında kalması suretiyle kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için aylık 150,00 TL tedbir ve 200,00 TL iştirak nafakasına, iştirak nafakasının kararın kesinleşmesini takip eden yıldan itibaren her yıl ÜFE oranında arttırılmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı karşı davalı kadın tarafından temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin uyuşturucu bağımlısı ve evin geçimini sağlamayan bir kişi olduğunu, kusur değerlendirilmesinde hataya düşüldüğünü, erkek yararına tazminat koşullarının oluşmadığını, müvekkilinin çalışmadığını, iştirak nafakasından da sorumlu tutulamayacağını belirtilerek, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile iştirak nafakası yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

2.Davalı karşı davacı erkek vekili tarafından katılma yolu ile temyiz dilekçesinde özetle; kadının müvekkilinin uyuşturucu madde kullandığını çok önceden beri bildiğini, müvekkili yararına hükmedilen tazminatların son derece düşük olduğunu, okul çağına gelen ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasının da son derece düşük ve yetersiz olduğunu, kadının ortak çocuk ile ilgilenmediğini, çocuğun anneden korktuğunu bu nedenle anne ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasının da … olmadığını, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, kadının kusurlarının dosya kapsamı ile sabit olduğunu belirtilerek, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, iştirak nafakasının ve tazminatların miktarı, reddedilen yoksulluk nafakası, anne ile çocuk arasında kurulan kişisel ilişki talebi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, bu kapsamda davacı karşı davalı kadının boşanma davasının kabulünün … olup olmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davacı davalı erkek yararına maddî ve manevî tazminat ile ortak çocuk için iştirak nafakası verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarı, ortak çocuk ile anne arasında kişisel ilişki noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 … maddesi, 182 nci maddesi, 323 üncü maddesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 … maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 … ve 51 … maddeleri.

3.Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 … maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olduğu gibi mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışların yanında davacı karşı davalı kadının intihara teşebbüs ettiğinin, kadına bu eyleminde kusur olarak yüklenmesi halinde dahi boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı davalı kadının daha fazla kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre taraf vekillerinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 … maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.