YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2797
KARAR NO : 2023/2381
KARAR TARİHİ : 11.05.2023
…
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2020/31 E., 2021/332 K.
KARAR : Kısmen kabul, kısmen ret
Taraflar arasındaki nafaka ve katılma alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; tarafların boşandıklarını, müvekkilinin geçimine yetecek kadar nafakaya hükmedilmesi gerektiğini, müvekkilinin çalışmadığını, müvekkilinin halen oturduğu beş katlı binanın yarısının davalıya ait olduğunu, ancak mal kaçırmaya yönelik olarak tapusunu üzerine almadığını, taşınmazın davalının dayısının mirasçıları Ekrem ve Fatma adına kayıtlı olduğunu, ayrıca davalı adına kayıtlı çay bahçelerinin bulunduğunu, çay bahçelerinin boş arazi iken çay bahçesi haline getirildiğini, müvekkilinin bu tarlalarda çalışarak çocuklarını okuttuğunu belirterek; müvekkili adına tedbir nafakası hükmedilmesini, yargılama sonunda en az 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesini, mal rejiminin tasfiyesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla tasfiye sonunda ortaya çıkacak 3.000,00 TL katılma alacağının tasfiyenin sona ermesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş; davacı kadın vekili 19.08.2021 tarihli dilekçesinde, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak miktarını toplam 240.000,00 TL’ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkeğe dava dilekçesi 14.04.2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı erkek süresinde cevap dilekçesi ve delil listesi sunmamıştır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 29.04.2015 tarihli ve 2014/19 Esas ve 2015/166 Karar sayılı kararı ile, taşınmazın hiç bir zaman davalı adına kayıtlı olmadığı, dava dışı üçüncü kişi adına kayıtlı olduğu, salt tanık beyanlarıyla binanın ortak yapıldığının kabul edilemeyeceği, kaldı ki ortaklığın hangi şartlarda gerçekleştiğinin de belli olmadığı gerekçesiyle davacının davasının nafaka yönünden kısmen kabulüyle, dava tarihinden itibaren hükmedilen 300,00 TL nafakanın karar kesinleştikten sonra 400,00 TL olarak ve yoksulluk nafakası adı altında devam etmek kaydıyla davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine; davacının mal rejiminin tasfiyesine ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili sadece mal rejiminin tasfiyesi yönünden temyiz isteminde bulunmuştur. Nafaka yönünden karar, 21.12.2018 tarihinde kesinleşmiştir.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 04.10.2018 tarihli ve 2018/12843 Esas, 2018/16814 Karar sayılı ilamı ile; tanık beyanlarına göre davacının halen oturduğu binayı tapu maliki ile 1/2 oranında davalının ortak yaptırdığı anlaşılmakla, Mahkemece davacının söz konusu binaya ilişkin talebi hakkında bu husus dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde tümden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek hükmün bozulmasına, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davacının nafaka talebi kesinleştiğinden bozma sonrası yeniden inceleme yapılmadığı, binanın taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde tapu maliki ile davalı tarafından 1/2 oranına yapıldığı, binanın edinilmiş mal olduğu, aksinin ve taşınmazın edinilmesinde borç alındığının davalı tarafından ispatlanamadığı, taşınmazın tasfiyeye en yakın tarihteki değerinin yarısı oranında davacının katılma alacağı olduğu gerekçesiyle; davacının davasının nafaka yönünden kısmen kabulüyle dava tarihinden itibaren hükmedilen 300,00 TL nafakanın karar kesinleştikten sonra 400,00 TL olarak ve yoksulluk nafakası adı altında devam etmek kaydıyla davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine (kesinleşmiş), davacının mal rejiminin tasfiyesine ilişkin talebinin kabulüyle 240.000,00 TL katılma alacağının karar tarihi olan 17.11.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının davasını ispatlayamadığını, davacı tanıklarında müvekkilinin ağabeyi Mustafa’nın ve müşterek çocuğun tarafsız olmadığını, müvekkilinin mal varlığında gözükmemesine rağmen taşınmazın tasfiyeye dahil edilmesinin hatalı olduğunu, davacının maddî katkısını da ispatlayamadığını, davacı aleyhine açılan el atmanın önlenmesi davasında davacı aleyhine karar verildiğini, salt tanık beyanlarıyla davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmalık, tasfiyeye dahil edilecek mal, kişisel mal, ispat, usuli kazanılmış hak noktasında toplanmaktadır. Dava, katılma alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428 … maddesi, 438 … maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı maddesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 … maddesinin ikinci fıkrası, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 … maddesi, 235 … maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 07.10.1953 tarihli ve 1953/8 Esas, 1953/7 karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 … maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ve kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı erkek vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
11.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.