YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2748
KARAR NO : 2022/3662
KARAR TARİHİ : 18.04.2022
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İştirak Nafakasının Artırılması
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün 23.03.2022 tarihli yazısı ile istenilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı tarafından dava dilekçesi ile, boşanma kararı ile velâyetleri kendisine verilen iki ortak çocuk yararına ayrı ayrı hükmedilen aylık 200 TL iştirak nafakasının ayrı ayrı aylık 1000 TL`ye yükseltilmesine karar verilmesi talep edilmiş, mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulü ile iştirak nafakalarının dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere ayrı ayrı 375 TL`ye yükseltilmesine karar verilmiş; davalı yönünden miktar itibari ile kesin olan hükmü davacının istinaf etmemesi üzerine 23.12.2020 tarihinde kesinleştirilmiştir. Davalı vekilinin talebi üzerine Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün 23.03.2022 tarihli yazısı ile ilgili kanun yararına temyiz talebinde bulunulmuş, dosya Dairemize gönderilmiştir.
Savunma hakkı Anayasamızın “Hak Arama Hürriyeti” başlıklı 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” düzenlemesi ile açıkça hüküm altına alınmıştır.
İddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hukuki dinlenilme haklı” başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın “açıklama ve ispat hakkını” da içerdiği vurgulanmıştır.
Yargılamanın hukuka uygun ve sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunmanın özgürce ileri sürülebilmesi ve delillerin eksiksiz olarak toplanıp tartışılabilmesi, öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilmeleri ile olanaklıdır. Davanın taraflarının, usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğuracaktır.
Somut olayda dosyanın incelemesinden; davalının süresinde mahkemeye sunduğu cevap dilekçesinde tanık deliline dayandığı, tanıkların isim ve adreslerini bildirdiği, buna rağmen mahkemece davalının gösterdiği tanıklar dinlenilmeden karar verildiği anlaşılmaktadır. Yasal sebep bulunmadıkça gösterilen tanığın dinlenmemiş olması savunma hakkını kısıtlayan önemli bir usul hatasıdır (HMK m. 27). Davalı taraf yargılama sırasında bu tanıkların dinlenilmesinden açıkça vazgeçmemiştir. Davalının dinlenilmesinden açıkça vazgeçmediği tanıklarının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 243. ve devamı maddeleri gereğince usulüne uygun olarak çağrılıp dinlenmesi gerekir. O halde davalı tanıklarının dinlenip delillerin hep birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 363/1. maddesine dayalı kanun yararına temyiz isteğinin yukarıda açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA oy birliğiyle karar verildi. 18.04.2022 (Pzt.)