Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/2510 E. 2023/837 K. 02.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2510
KARAR NO : 2023/837
KARAR TARİHİ : 02.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2013/545 E., 2019/964 K.
DAVACI- DAVALI : … vekili Av. …
DAVALI- DAVACI : … vekili Av. … vd.
DAVA TARİHİ : 26.06.2013- 28.11.2013
KARAR : Asıl davanın kabulü ile birleşen davanın reddi

Taraflar arasındaki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı tapu iptali ve tescil ile mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından asıl ve birleşen davalar yönünden temyiz edilmekle; kadının açtığı asıl dava ve erkeğin araç nedeniyle açtığı birleşen dava yönünden kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Bölge Adliye Mahkemeleri, 5325 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 25 inci ve geçici 2 nci maddeleri uyarınca kurulmuş ve Adalet Bakanlığının 07.11.2015 tarihli ve 29525 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan kararı uyarınca tüm yurtta 20.07.2016 tarihinde göreve başlamışlardır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 inci maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemelerinden verilen nihai kararlar istinaf yoluna tabidir.

Dosyanın incelenmesinde; erkeğin açtığı birleşen tapu iptali ve tescil davası yönünden Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 16.12.2015 tarihli ve 2015/4356 Esas, 2015/24333 Karar sayılı ilamı ile kararın bozulmasına karar verildiği, yapılan bozma işleminden sonra kadının açtığı asıl dava ve erkeğin araç nedeniyle açtığı birleşen dava ile birleştirilmesine karar verildiği, kadının açtığı asıl dava ve erkeğin araç nedeniyle açtığı birleşen dava yönünden bir bozma kararı olmadığı, işbu davalar yönünden 20.07.2016 tarihinden sonra ilk defa nihai karar verildiği anlaşılmaktadır.

Davalı-davacı vekilinin temyizi üzerine dosya Dairemize gelmiş ise de kadının açtığı asıl dava ve erkeğin araç nedeniyle açtığı birleşen dava hakkında 20.07.2016 tarihinden sonra 14.11.2019 tarihinde nihai karar verildiğinden Mahkemece verilen karar istinaf incelemesine tabi olup Bölge Adliye Mahkemesince istinaf incelemesi yapılması gerektiğinden, ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmek üzere kadının açtığı asıl dava ve erkeğin araç nedeniyle açtığı birleşen dava yönünden dosyanın Mahkemesine geri çevirilmesine karar vermek gerekmiştir.

Davalı-davacı vekilinin erkeğin açtığı birleşen tapu iptali ve tescil davası yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davalı-davacı erkek vekilinin boşanma dava dosyasında karşı dava dilekçesi olarak sunduğu dava dilekçesinde; davacı-davalının oturduğu ve oğluna devrettiği evi edinilen mallar arasında saymadığını, kooperatif yoluyla edinilen taşınmazın taksitlerinin müvekkili tarafından ödendiğini, müvekkilinin çalışarak aldığı 2 daire ve az bir hissesinin bulunduğunu, Tokat’daki evi davacı-davalının müvekkilinin elinden almak istediğini, müvekkilinin ayrılırken eşya, takı ve nakit para bıraktığını belirterek iki adet gayrimenkulün mülkiyetinin ve 34 ZK 9886 plakalı aracın yarısının müvekkiline verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davacı-davalı kadın vekili boşanma dava dosyasında karşı davaya cevap dilekçesinde; müvekkilinin kooperatife babasının düğün hediyesi olarak ödeme yapması ile girdiğini, sonraki ödemelerinde müvekkili tarafından yapıldığını, müvekkilinin hem özel şirkette hem de kooperatifte muhasebeci olarak çalıştığını, davalı-davacının onayı ile oğluna taşınmazı devrettiğini, davalı-davacının devlet memuru olduğunu, geliri ile gayrimenkul edinmesinin mümkün olmadığını belirterek karşı davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 21.10.2014 tarihli ve 2013/445 Esas, 2014/903 Karar sayılı kararıyla; tarafların boşanmasına ve boşanmanın ferilerine; davalı-davacının gayrimenkullerin yarı hissesinin davalı-davacı adına tesciline ilişkin talebinin taşınmazların aynına dair karar verilmeyeceğinden reddine, davalı-davacının araç ile ilgili talebinin tefrikine karar verilmemiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 16.12.2015 tarihli ve 2015/4356 Esas, 2015/24333 Karar sayılı ilamı ile, davalı-davacı erkeğin iki adet gayrimenkulün yarı hissesinin tescili talebine yönelik talebinin mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı olduğu, evlilik birliği devam ettiği sürece mal rejiminin tasfiyesine yönelik talebin tefrikine karar vermek gerekirken, boşanma davası ile birlikte görülüp karar verilmesi doğru değilse de boşanma hükmü kesinleşmiş olduğundan davanın görülebilir hale geldiği, bu husus gözetilerek mal rejiminin tasfiyesine yönelik isteğin bu çerçevede incelenerek bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek hükmün bozulmasına, diğer yönlerden hükmün onanmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
1. Mahkemece, davalı-davacı erkeğin araç nedeniyle açtığı tefrik edilen davanın davacı-davalı kadının açtığı işbu dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.

2. Mahkemece, davalı- davacı erkeğin açtığı iki adet gayrimenkulün tapu iptali ve tesciline yönelik davanın bozmaya uyulduktan sonra davacı-davalı kadının açtığı işbu dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.

3. Mahkemenin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davacı-davalı kadının davasının kabulüyle 63.373,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline, 250.000,00 TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline; davalı-davacı erkeğin davasının reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı vekili, müvekkilin açtığı kooperatif hissesine yönelik davanın gerekçesiz, davacı-davalı kadının talepleri yönünden gerçeğe aykırı, hükme elverişli olmayan bilirkişi raporuna göre karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedinci fıkrası ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası

2. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) 141 inci maddesinin üçüncü fıkrasında, “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli yazılır.” hükmü bulunmaktadır. Bu hüküm ile gerekçenin önemi Anayasa düzeyinde vurgulanmış olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.

3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 297 nci maddesinde bir mahkeme hükmünün neleri kapsaması gerektiği açıklanmıştır.

4. 07.06.1976 tarihli ve 1976/3-4 Esas, 1976/3 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de; “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklamaya yer verilmiştir.

3. Değerlendirme
1. Yukarıda belirtilen ilgili hukuk uyarınca bir mahkeme kararında; tarafların iddia ve savunmalarının özetlerinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür.

2.“ Gerekçe, hâkimin tespit etmiş olduğu (sabit gördüğü) maddî vakıalar ile hüküm fıkrası (sonucu) arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde, sabit görülen vakıalardan çıkarılan sonuç ve hukukî sebep (veya sebepler), başka bir deyimle, hükmün dayandığı hukukî esaslar açıklanır. … Hâkim, tarafların kendisine sundukları ve (tahkikat sonucunda) sabit gördüğü maddî vakıaların hukukî niteliğini (hukukî sebepleri) kendiliğinden (resen) araştırıp (m.33) bularak, hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar. Hâkim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendi kendini denetler. İstinaf mahkemesi ve Yargıtay da, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. …Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz. … Hukukî dinlenilme hakkı, mahkemenin, tarafların açıklamalarını dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini de içerir.” (Baki Kuru, Medeni Usul Hukuku El Kitabı, C.I, …, İkinci Baskı, 2021, s.890-892).

3. Kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde o davaya konu maddî olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca maddî olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.

4. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.

5. Mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür.

6. Gerekçeye ilişkin hükümler, kamu düzeni ile ilgili olup gözetilmesi kanun ile hâkime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama, gerek yargı erki ile hâkimin, gerek mahkeme kararlarının her türlü kuşkudan uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.

7. Somut olayda; Mahkemece, Anayasa’nın ve 6100 sayılı Kanun’un aradığı anlamda davalı-davacı erkeğin açtığı iki adet gayrimenkulün tapu iptali ve tescili istemine ilişkin birleşen dava yönünden herhangi bir gerekçe oluşturulmadan karar verildiği, kararın hangi sebep ya da sebeplerle verildiğine ilişkin açıklama ve gerekçe içermediği görülmüştür. Ayrıca, Mahkemece erkeğin açtığı birleşen davalar yönünden ayrı ayrı hüküm de kurulmamıştır.

8. Bu durumda Mahkemece yapılacak iş, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler gözetilerek anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte gerekçe içeren, önceki hüküm sonucuna uygun; erkeğin açtığı iki adet gayrimenkulün tapu iptali ve tesciline yönelik birleşen yönünden incelenecek ayrı, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde bir karar vermek olmalıdır.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Kadının Açtığı Asıl Dava ve Erkeğin Araç Nedeniyle Açtığı Birleşen Dava Yönünden
Kadının açtığı asıl dava ve erkeğin araç nedeniyle açtığı birleşen dava yönünden istinaf incelemesi yapılması için ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmek üzere dosyanın Mahkemesine GERİ ÇEVİRİLMESİNE,

B. Erkeğin Açtığı Tapu İptali ve Tescile Yönelik Birleşen Yönünden
Temyiz olunan Mahkeme kararının usulden BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre davalı-davacı erkek vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde erkeğin açtığı tapu iptali ve tescili istemine ilişkin birleşen dava yönünden karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

02.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.