YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1812
KARAR NO : 2022/3630
KARAR TARİHİ : 14.04.2022
MAHKEMESİ : …Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından davasının reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava; erkek tarafından açılan ve Türk Medeni Kanunu’nun 166/4 maddesinde düzenlenen eylemli ayrılık hukuki sebebine dayalı boşanma davası olup, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulü ile tarafların Türk Medeni Kanunu’nun 166/4 maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmiş; hüküm davalı kadın tarafından istinaf edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda bir kısım tanık beyanları uyarınca tarafların retle sonuçlanan önceki boşanma davasının kesinleşmesinden sonra bir araya geldikleri, birlikte aynı evde yaşadıkları belirtilerek Türk Medeni Kanunu’nun 166/4 maddesinde belirlenen boşanma davasının kabulü şartlarının somut olayda oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm bu kez davacı erkek tarafından temyiz edilmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 166/4 maddesi “Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.” hükmünü içermektedir.
Tüm dosya kapsamı, davacı erkek tanıklarının iş bu dosyadaki beyanları, kamu hastaneleri cevabi yazısı ve dayanak dosyadaki taraf iddiaları ve o dosyada dinlenen tanık beyanları hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı erkek tanıklarının beyanlarının kendi içinde ve birbirleri ile uyumlu oldukları, buna karşın davalı kadın tanıklarından …’nin dayanak dosyadaki beyanları ile iş bu dosyadaki beyanları arasında çelişkiler bulunduğu, davacı erkeğin dosyadaki SGK kayıtlarından da anlaşılacağı üzere 2009 yılı Şubat ayında emekli olduğu, davalı kadının retle sonuçlanan dayanak dosyaya verdiği cevap dilekçesinde erkeğin bu tarihte kalp krizi geçirip ameliyat olduğunu bizzat kendisinin beyan ettiği, erkeğin kalp krizi geçirdikten sonra 2009 yılı Haziran ayında müşterek evi terk ettiği, 2010 yılında ise dayanak boşanma davasını açtığı, bu davanın reddedilip 2012 yılında kesinleştiği, ilk derece mahkemesince kamu hastaneleri birliğine yazılan müzekkere cevabından da anlaşılacağı üzere davacı erkeğin 31.01.2012 tarihi ile 04.03.2016 tarihleri arasında kalp rahatsızlığı geçirdiği ya da kalp ameliyatı olduğuna ilişkin bir kayda rastlanılmadığı, davacı erkeğin ikinci bir kalp krizi geçirdiğinin de taraflarca iddia edilmediği hususları hep birlikte değerlendirildiğinde somut olayda Türk Medeni Kanunu’nun 166/4 maddesi koşullarının oluştuğu, tarafların retle sonuçlanan dayanak boşanma davasının kesinleşme tarihinden iş bu dosyanın dava tarihine kadar bir araya gelmedikleri anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilecek yerde bölge adliye mahkemesince, iddia ve
savunmayı karşılamayan, gerek retle sonuçlanan dayanak boşanma dosyasında gerekse iş bu dosyada çelişkili beyanlarda bulunan ve beyanları dosyadaki diğer delillerle desteklenmeyen davalı kadın tanıkları … beyanları hükme esas alınmak suretiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen bölge adliye mahkemesi hükmünün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, oy birliğiyle karar verildi.14.04.2022 (Prş.)