YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1491
KARAR NO : 2022/2291
KARAR TARİHİ : 10.03.2022
MAHKEMESİ : Dargeçit Asliye (Aile) Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma – Tedbir Nafakası
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından 05.04.2021 tarihli tavzih kararı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 305-306. maddeleri bir hükmün yeterince açık olmaması veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içermesi halinde icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her birinin hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebileceklerini düzenlenmiştir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.
Zira tashihte, hükümdeki yazı ve hesap hataları ile benzeri açık hatalar düzeltilebilir (HMK m.304).
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 305/A maddesinde ise “(1) Taraflardan her biri, nihaî kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde, yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda, ek karar verilmesini isteyebilir. Bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir.” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda davacı-davalı erkek tarafından açılan boşanma davası ile davalı-davacı kadın tarafından TMK’nın 197.maddesi kapsamında açılan tedbir nafakası davasının yapılan yargılaması sonucunda mahkemece erkeğin davasının reddine, kadının birleşen nafaka davasının kabulü ile kadın lehine 1.000,00 TL tedbir nafakasına hükmolunmuş, karar davacı-davalı erkek tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz üzerine Dairemizin 12.03.2015 tarih ve 2014/19385 Esas ve 2015/4451 Karar sayılı kararı ile kadının kusurlu olduğu belirlenerek erkeğin boşanma davasının kabulüne, kadının tedbir nafakası davasının ise kusurlu kadın eş ayrı yaşamakta haklılığını ispatlayamadığından reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur. Bozma sonrası mahkemece bozmaya uyularak verilen kararla erkeğin davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın lehine boşanma davasında hükmedilen tedbir nafakasının kaldırılmasına, kadının birleşen tedbir nafakası davasının ise reddine karar verilmiştir. Bu karar da davalı-davacı kadın tarafından her iki dava yönünden temyiz edilmiş, temyiz üzerine Dairemizin 21.05.2018 tarih ve 2016/17068 Esas ve 2018/6444 Karar sayılı kararı ile davalı-davacı kadın lehine boşanma davasında hükmedilen tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle kaldırılmasının hatalı olduğu gerekçesi ile bozulmuş, sair temyiz itirazlarının reddi ile hükmün temyize konu diğer bölümlerinin onanmasına karar verilmiştir. Bozma sonrası mahkemece kesinleşen boşanma ve tedbir nafakası davaları hakkında yeniden hüküm kurulmuş, bozma kararımız gereğince de davalı-davacı kadın lehine TMK’nın 169.maddesi uyarınca tedbir nafakasına hükmolunmuş, bu son kararda temyiz edilmemekle kesinleşmiştir.
Davalı-davacı kadın vekili tarafından 25.02.2021 tarihli dilekçe ile yerel mahkemeden davalı-davacı kadın lehine dava tarihinden itibaren hükmedilen nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamına şeklinde hüküm kurulması gerektiğinden bahisle tavzih talep edilmiştir. Mahkemece talep üzerine 05.04.2021 tarihli tavzih kararı ile “Mahkememizin 06/05/2019 tarih ve 2018/523 Esas, 2019/260 Karar sayılı kararının 2. bendinde ”TMK’nın 169. maddesi uyarınca davalı-davacı kadın lehine tedbiren dava tarihinden itibaren hükmedilen 1000 TL nafakanın devamına, şeklinde yazılan kararın “TMK’nın 169. maddesi uyarınca davalı-davacı kadın lehine tedbiren dava tarihinden itibaren hükmedilen 1000 TL tedbir nafakasının davalı-davacı eş yönünden yoksulluk nafakası olarak devamına şeklinde TAVZİHİNE” dair hüküm kurulmuş, söz konusu tavzih kararı davacı-davalı erkek tarafından temyiz edilmiştir. Somut olayda HMK 305/A. maddesinin uygulanma koşullarının bulunmamaktadır. Aynı yasanın 305/2. maddesi doğrultusunda tavzih kurumu ile de hüküm fıkrasının sınırlandırılması veya genişletilmesi ya da değiştirilmesi mümkün değildir. Davacı-davalı kadın lehine boşanma davasında TMK m.169 gereğince hükmedilen tedbir nafakası boşanma kararının kesinleşmesi ile sona eren tedbir nafakası olup, ortada davalı-davacı kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası bulunmamaktadır. Hal böyle iken mahkemece tavzih talebinin reddine karar verilmesi gerekir iken hatalı değerlendirme sonucu tavzih talebinin kabulü ile davalı-davacı kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmolunması doğru görülmemiş ve tavzih kararının bozularak kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen 05.04.2021 tarihli tavzih kararının yukarıda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.10.03.2022 (Prş.)