YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1438
KARAR NO : 2022/1911
KARAR TARİHİ : 01.03.2022
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile)
DAVA TÜRÜ : Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından reddedilen maddî tazminat talebi yönünden; davalı kadın tarafından ise kusur belirlemesi, reddedilen nafaka ve tazminat talepleri ile erkek yararına hükmedilen manevî tazminat yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava; erkek tarafından açılan Türk Medeni Kanunu’nun 166/1 maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davası olup, mahkemece yapılan yargılama sonucunda boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı kadının tam kusurlu olduğu belirtilerek davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, davacı erkek yararına 10.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine, bunun dışında kalan tarafların tazminat ve nafaka taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Dairemizin 04.11.2015 tarihli ve 2015/4535 Esas – 2015/20260 Karar sayılı kararı ile ;
“…Hüküm davacı erkek tarafından; manevî tazminatın miktarı ve reddedilen maddî tazminat talebi yönünden, davalı kadın tarafından ise kusur belirlemesi, davacı erkek lehine hükmedilen manevî tazminat ile reddedilen nafaka ve tazminat talepleri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Mahkemece 22.12.2014 tarihli ek karar ile; davacı erkeğin süresinde verilmeyen temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiş ise de; gerekçeli karar davacı tarafa 17.11.2014 tarihinde, davalının temyiz dilekçesi ise 19.12.2014 tarihinde tebliğ edilmiş, davacıda 22.12.2014 tarihinde 10 günlük süre içinde katılma yoluyla kararı temyiz etmiştir (HUMK.m.433/2). Temyiz süresinde olduğundan mahkemenin 22.12.2014 tarihli temyiz dilekçesinin reddine ilişkin ek kararın kaldırılarak temyiz dilekçesinin incelenmesine karar verilmiştir.
2-Tarafların temyiz taleplerinin incelenmesine gelince;
a) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı kadının mahkemece kabul edilen kusurlu davranışı yanında davalı erkeğin de bağımsız müşterek ev tesis etmediği, eşinin hastalığı ile ilgilenmediği, gerçekleşen bu duruma göre boşanmaya neden olan olaylarda davalı kadının ağır kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.
b)Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebileceğini, 186. maddesi, eşlerin evi birlikte seçeceklerini, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılacaklarını öngörmüştür. Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddî tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddî desteğini yitirmiştir. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi (TMK m. 4, TBK m. 50 ve 52) dikkate alınarak davacı erkek yararına uygun miktarda maddî tazminat verilmelidir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.
c)Boşanmada manevî tazminatın amacı, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, bozulan ruhsal dengesini telafi etmek, manevî değerlerindeki eksilmeyi karşılamaktır. Onun için, kişilik haklarını ihlal eden fiille, tazminat miktarı arasında makul bir oranın bulunması gerekir. Bir tarafın zenginleşmesine yol açacak sonuçlar doğurur miktarda manevi tazminat takdiri, müesseseyi amacından saptırır. Hakim, tazminat miktarını saptarken, bir yandan kişilik hakları zedelenen tarafın, ekonomik ve sosyal durumunu ve boşanmada kusuru bulunup bulunmadığını ve varsa kusur derecesini, fiilin ağırlığını; öbür yandan da, kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusur derecesini, ekonomik ve sosyal durumunu göz önünde bulundurmak zorundadır. Açıklanan ilkeler gözetildiğinde davacı erkek yararına takdir edilen manevî tazminat miktarı, ölçülülük ilkesine uygun olmayıp fazla bulunmuştur. Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesi gözetilerek daha uygun miktarda tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
d) Davalı kadının tedbir nafakası talebi bulunduğu halde, bu talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi doğru olmamıştır,….” gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozma öncesi kararda yer alan gerekçenin yanında; erkek eş yararına hükmedilen manevî tazminat tutarının ölçülülük ilkesine uygun olduğu, aldatma eylemi nedeniyle erkek eşin ağır saldırıya uğradığı ve yuvasının yıkıldığı, ancak tüm bunların yanında erkek eşin boşanma nedeni ile eşinin maddî desteğini yitirmediği gibi aksine geçimini üstlenmekten kurtulduğu, zira kadın eşin ev hanımı olduğu, bunlar dışında kadın eşin tedbir nafakası talebi hakkında bozma öncesi kararın 5 numaralı bendi ile reddine karar verildiği gerekçeleriyle önceki hükümde direnilmesine karar verilmiş, direnme kararı taraflarca temyiz edilmiş, Dairemizin 15.06.2017 tarihli kararı ile direnme kararının yerinde olmadığı belirtilerek dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na gönderilmesine karar verilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25.03.2021 tarihli, 2017/2-2713 Esas – 2021/348 Karar sayılı kararı ile;
“… 1) Davacı vekilinin maddî tazminat talebinin reddine yönelik temyiz itirazının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
2)Davalı vekilinin manevî tazminatın miktarına yönelik temyiz itirazının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
3)Tedbir nafakası kararına yönelik direnme kararı uygun bulunduğundan, davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
Ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle mahkemesince Hukuk Genel Kurulu kararının taraflara tebliği ile karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise mahkemesince doğrudan Yargıtay 2. Hukuk Dairesine Gönderilmesine…” karar verilmiş, dosya mahkemesine gönderilmiştir.
Mahkemece dosya sehven yeni esasa kaydedilerek duruşma günü verilmiş ise de, taraf vekillerince Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına karşı karar düzeltme yoluna başvurmayacaklarına dair beyanları duruşmada tutanak altına alınarak dosyanın bekletilmeksizin Dairemize gönderilmesine, esasın bu şekilde kapatılmasına karar verilerek dosya temyiz incelemesi için Dairemize gönderilmiştir.
1-Davalı kadının “Reddedilen tedbir nafakasına” yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı kadının yerinde görülmeyen temyiz itirazının reddiyle usûl ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından davacı erkeğin yararına hükmedilen manevi tazminatın miktarına ve maddî tazminat talebinin reddine yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Dairemizin 04.11.2015 tarihli bozma ilamında gösterilen nedenlerden dolayı bozulduğu ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nca verilen bu karara karşı taraflarca karar düzeltme yoluna başvurulmadığı anlaşılmakla bu yönlerden karar verilmek üzere dosyanın mahalli mahkemesine GÖNDERİLMESİNE karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Davalı kadının “Reddedilen tedbir nafakasına” yönelik temyiz itirazlarının yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, yukarıda (2.) bentte gösterilen sebeple Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından bozulmasına karar verilen yönlerden hüküm kurulmak üzere dosyanın mahalli mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, istek halinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, hükmün onanmasına karar verilen kısım yönünden işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.01.03.2022(Salı)