YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1310
KARAR NO : 2023/518
KARAR TARİHİ : 09.02.2023
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki değer artış payı ve katılma alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının önce … isimli bir elektrik firmasında daha sonra da … isimli bir elektrik şirketinde yöneticilik yaptığını, boşanma davası açılana kadar burada çalıştığını, ayrıldıklarında davalının 3.000,00 TL maaş ve maaşın çok üzerinde yıllık prim elde ettiğini, davalının 6273 ada 9 parsel 26 numaralı bağımsız bölümü evlenmeden önce edindiğini, evlilik birliği devam ederken 6377 ada 1 parsel 9 nolu bağımsız bölümü satın aldığını, ayrılana kadar da bu taşınmazda oturduklarını, davalının borsada hisse senedi, tahvil bono gibi yatırım araçlarında gelirini değerlendirdiğini, müvekkiline bilgi vermediği için müvekkilinin ayrıntıları bilmediğini, 6377 ada 1 parsel 9 nolu bağımsız bölümün 185.000,00 TL’ye satın alındığını, 50.000,00 TL’sinin kredi ile karşılandığını, kalanının nakit ödendiğini, müvekkiline düğünde 10 adet her biri 30-40 gr … burması, 10 adet raylı diye tabir edilen 22 ayar bilezik, 1 adet 22 ayar set, 1 adet 14 ayar set, 4 adet 14 ayar yüzük ve künye olmak üzere 500 gramın üzerinde altın takıldığını, takılan ziynet eşyalarının 487 gramının bozdurarak 2002 yılı Nisan ayında davalının kendi birikimleri ile birlikte borsada değerlendirmeye başladığını, sonraki süreçte de doğum günü, evlenme günü gibi özel günlerde müvekkiline hediye edilen altınlardan biriken 250 gram kadar altını davalının bozdurarak borsada değerlendirdiği paralarla birlikte ev almak için kullandığını, 2004 yılında davalının çocukları doğduğunda üçü adına bireysel emeklilik sigortası yaptırdığını, burada biriken 50.000,00 TL’nin de ev alırken kullanıldığını, müvekkilinin kredi kullanmasına karşı çıktığını, ev bedelinin tamamını karşılayacak nakit paraları olduğunu, fakat davalının 50.000,00 TL kredi çektiğini, ev alındıktan sonra da davalının borsa hesabında yüklü miktarda parası kaldığını, taraflar arasındaki geçimsizlikten sonra davalının … yerinden ayrılarak ayakkabı imalatı üzerine … yeri kurduğunu, fakat boşanma davası sebebiyle … yerini başkası adına kurduğunu, muhtemel tazminatlar için davalının işinden ayrıldığını, davalının kendi adına mal edinmediğini, 6377 ada 1 parsel 9 nolu bağımsız bölümün edinilmesinde ziynet eşyalarının kullanılmasından kaynaklı değer artış payı alacağının ve evin evlilik birliği içinde edinilmiş olması nedeniyle artık değere katılma alacağının tahsili için işbu davanın açıldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve Mahkemece yapılacak araştırma sonunda alacak miktar ve değerlerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda artırılmak üzere şimdilik değer artış payı alacağı yönünden 30.000,00 TL, artık değere katılma alacağı yönünden 50.000,00 TL’nin tasfiye tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
2. Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde; müvekkilinin ziynet eşyalarının evden ayrılmadan önce bozdurulduğunu, evden giderken götürülmediğini, davalının miras kalan taşınmazındaki kardeşlerinin paylarından davalı lehine feragat etmelerinin mümkün olmadığını, satış parası ile evi olmayan davalının annesi ve annesi ile birlikte yaşayan ablası adına ev alındığını, eksik kalan paranın da davalı tarafından karşılandığını, tasfiye konusu taşınmazın düşük vergi ve harç ödemesi için faturada düşük gösterildiğini, taşınmazın 185.000,00 TL’ye satın alındığını beyan etmişlerdir.
3. Davacı vekili 15.10.2018 tarihli dilekçesinde; katılma alacağı yönünden talep miktarını 110.026,00 TL’ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin üst düzey görevlerde bulunmadığını, davacının iddia ettiği kadar maaş almadığını, çalıştığı firmanın kapanması sebebiyle müvekkilinin işten ayrılmak zorunda kaldığını, müvekkilinin evlenmeden önce 6273 ada 9 parsel sayılı taşınmazı edindiğinin doğru olduğunu, bu taşınmazın müvekkilinin kişisel malı olduğunu, müvekkilinin borsada hisse senedi gibi yatırım araçlarının bulunmadığını, davacının müvekkili … seyahatinde iken ortak konutu terk ederek …’ye yerleştiğini, evden ayrılırken de kişisel eşyalarını ve kasada bulunan ziynet eşyalarıyla düğünde takılan altınlar, özel günlerde hediye edilen altınları ve davalının kişisel kullanımına yarayan 22 ayar erkek kolyesi, 22 ayar altın künye ve erkek yüzüğü ile birlikte çocuğa sünnet düğününde takılan altınları yanına alıp araca yükleyerek götürdüğünü, altınların evin alınmasında kullanılmadığını, müvekkilinin davaya konu 6377 parsel sayılı taşınmazı babasından miras olarak kalan taşınmazın satışından elde ettiği bedelle satın aldığını, miras kalan taşınmazı müvekkili tarafından annesi ve kardeşlerinin kendisine vermiş olduğu vekâlete istinaden satıldığını, taşınmazın satış bedelinin müvekkilinin hesabına yattığını, aynı gün bu hesaptan 38.000,00 TL para çekilerek miras payı olarak annesine verildiğini, kardeşlerin kendi paylarını miras haklarından feragat ederek müvekkiline bıraktıklarını, 50.000,00 TL konut kredisi kullandığını, davaya konu taşınmazın bu şekilde miras malı ve kredi kullanılarak alındığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESi KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalıya miras kalan taşınmazın 09.03.2007 tarihinde satıldığı, aynı gün davalının hesabına 130.000,00 TL para yatırıldığı, yine aynı gün 38.000,00 TL, 24.04.2007 tarihinde 93.500,00 TL para çekildiği, tasfiye konusu taşınmazın edinildiği 10.08.2009 tarihine kadar başkaca ciddi hesap hareketi olmadığı, tasfiye konusu taşınmazın edinildiği tarih göz önünde bulundurulduğunda miras kalan taşınmazın satışından elde edilen bedelin tasfiye konusu taşınmazın edinilmesinde kullanılmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı; … 2. Aile Mahkemesindeki Yargıtay bozma ilamından önceki boşanma kararı gerekçesinde davacının davalının yurt dışında olduğu bir zamanda davacının babası ve çocuğu ile birlikte kişisel ve ziynet eşyalarını alarak evi terk ettiğinin belirtildiği, bu hususun aksinin ispat edilemediği, ziynet eşyalarıyla evin terk edildiği, ziynet eşyalarının evin edinilmesinde kullanılmadığı kanaatine varıldığı; tasfiye konusu taşınmazın edinilmiş mal olduğu, taşınmazın edinilmesi için 30 ay vadeli 50.000,00 TL kredi kullanıldığı, kredinin boşanma dava tarihine kadar 9 aylık taksit ödemesinin yapıldığı, davalının ödeme planından farklı ödeme yapıldığını ispatlayamadığı, tasfiye konusu taşınmazın edinme tarihi itibariyle değerinin 163.400,00 TL, tasfiye tarihi itibariyle değerinin 280.000,00 TL olduğu, edinme değerinin 113.400,00 TL’lik kısmının edinilmiş mallarla, 50.000,00 TL’lik kısmının kredi ile karşılandığı, kredinin boşanma dava tarihinden sonraya kalan 21/30 oranındaki bölümü nedeniyle 35.000,00 TL’lik kısmının davalının kişisel malı olduğu, bu kısmın edinme değerine oranı olan %21,41 oran karşılığı davalının 59.948,00 TL denkleştirme alacağı bulunduğu, bu miktar düşüldükten sonra kalan 220.052,00 TL’nin artık değer olduğu ve davacının bu miktarın yarısı oranında 110.026,00 TL katılma alacağı bulunduğu, davalının yatırım amaçlı borsa hisse senedi ve benzeri birikimlerinin olmadığı gerekçesiyle, davacının değer artış payı alacağı talebinin reddine, katılma alacağı talebinin kabulüyle 110.026,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; tüm yazılı ve sözlü beyanlarında ayrıntıları ile belirtilen gerekli incelemeler, yazışmalar, eksik müzekkere cevapları beklenilmeksizin ve eksik bilgiye dayalı bilirkişi raporu ile karar verildiğini, müvekkilinin hem değer artış payı alacağı hem de katılma alacağı bulunduğunu, Mahkemenin belirlediği katılma alacağı miktarının müvekkilinin alacağının çok altında olduğunu, değer artış payı alacağı talebinin ise reddedildiğini, değer tespit raporunun usul ve yasaya uygun düzenlenmediği belirtilerek itiraz ettiklerini ancak yeniden değer tespiti için bilirkişi atanması talepleri reddedilerek eksik ve hatalı düzenlenmiş bilirkişi raporu üzerinden karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, …’ın gönderdiği CD kaydında 21.03.2003 tarihinden itibaren başlayan davalıya ait açıklamalı para hareketlerinin tamamının hesap uzmanı bilirkişi tarafından incelenmediğini, bilirkişi eksik ve yetersiz olduğundan yeniden bilirkişi atanması talepleri reddedilerek delillerin tamamı incelenmeden ve değerlendirilmeden eksik rapor üzerinden karar verildiğini, …’ın gönderdiği davalıya ait üç ayrı şubede bulunan hesap ekstrelerinin okunamadığı Mahkeme tarafından da yerinde görülerek CD olarak istenmesine karar verildiğini, ancak alınan karara ve mükerrer talebe rağmen istenilen delil temin edilemediğinden müvekkilinin hesabında bulunan para ile ilgili katılma alacağı hakkının, bilgi edinme ve mahkemeyi bilgilendirme ispat hakları ihlal edilerek hüküm kurulduğunu, davalının evliliğin ikinci ayında düğünde takılan altınlardan 487 gramının bozdurarak şahsi banka hesaplarında değerlendirdiğini, … CD kaydında 2003 yılında başlayan davalının hesabındaki paranın müvekkilinin bozdurulmuş olan altınlarının parası olduğunun açıkça görüldüğünü, dava konusu taşınmazın hayat sigortasında birikmiş olan para ve bankadan çekilen kredi ile alındığını, tarafların evlilik birliği içinde başkaca ortak edinilmiş bir mallarının bulunmadığı göz önüne alındığında, davalının önceden hesabında bulunan birikimleri üzerinde de yasa gereği müvekkilinin katılma alacağı hakkı bulunduğunu, davalının hesabında bulunan birikimlerini kaçırarak ve gizleyerek sonradan hesabında değerlendirdiği halde bilirkişi raporunda herhangi bir tespit ve değerlendirme yapılmadığından yetersiz ve eksik rapora istinaden müvekkilinin değer artış payı alacağı talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, davalının dava konusu dairenin alındığı tarihte banka hesabında kredi çekmesini gerektirecek bir durum yokken müvekkilinin katılma alacağını azaltmak kastıyla hesabından 45.000,00 TL çektiğini ve müvekkilinin muvafakati olmadan 50.000,00 TL kredi çektiğini ve müvekkilini müşterek borçlu durumuna düşürdüğünü, kök bilirkişi raporunda tespiti yapılmış olan 45.000,00 TL yönünden ek raporda herhangi bir hukuki değerlendirme yapılmadan katılma alacağının oluşmadığı şeklinde değiştirilmiş olmasının, Mahkemenin de buna uyarak karar vermesinin hukuki olmadığını, davalının beyanlarının tutarsız ve çelişkili olduğunu, müvekkilinin tanıklarının ifadelerinin kuşkuya yer vermeyecek, dosyadaki delillerle tutarlı ve gerçekçi olduğu açık ve net bir şekilde görüldüğü halde kararda değerlendirme yapılmadığını, Mahkeme gerekçesinde alıntı yapılmış olan boşanma kararının Yargıtay ilamı ile bozulduğunu, doğru olmayan bir gerekçe ile değer artış payı talebinin reddine karar verilmesinin kabul edilemeyeceğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece dava konusu taşınmaza müvekkiline miras kalan taşınmazla yaptığı katkı yönünden herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, 2009 yılında alınan taşınmazın müvekkiline babasından miras kalan taşınmazın satışından elde edilen miras payı ve kardeşlerinin miras haklarından feragat edip miras olarak kalan paylarını müvekkiline bağışlamaları sonucu elde edilen para ile satın alındığını, miras payına ilişkin bilgi ve belgelerin delil olarak ibraz edildiğini ve bu hususun somut delillerle ispat edildiğini, bunların hesaplamada göz önünde bulundurulması gerektiğini, Mahkemenin değerlendirmesinin hatalı olduğunu, Mahkemece dava konusu taşınmazın edinme tarihindeki değerinin bilirkişi raporlarındaki gibi dikkate alınması konusundaki değerlendirmelerin hatalı olduğunu, bilirkişi raporlarında taşınmazın edinme tarihindeki değerinin 163.400,00 TL olduğu belirtilmiş ise de, dosya içindeki faturadan anlaşılacağı üzere taşınmazın KDV dahil bedelinin 113.400,00 TL olduğunu, çekilen 50.000,00 TL krednin bu bedelin içinde olduğunu, yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda taşınmazın edinme tarihindeki değerinin 140.000,00 TL olduğu belirtilmesine rağmen bu değerin de üzerinde bir değer takdir edilerek hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, fatura bedeli olan 113.400,00 TL’nin dikkate alınması gerekirken aksi şekilde değerlendirme yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 50.000,00 TL’lik kredinin edinilmiş mal bölümü ile kişisel mal bölümüne dair Mahkemece benimsenen raporda yapılan değerlendirmelerin hatalı olduğunu, raporda kredinin ana parasının değerlendirmeye alındığını, faiz ve taksit miktarlarının göz önünde tutulmadığını, boşanma dava tarihinden sonraya kalan taksitler ile faizin müvekkilinin kişisel malları ile karşılandığından yapılacak katılma alacağı hesabından edinilmiş malın borcu olarak düşülmesi gerektiğini, 21/30 kredi taksidinin edinilmiş malın borcu olarak artık değerden düşülmesi gerektiğini, Mahkeme kararındaki değerlendirmenin hatalı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, dosya içeriğine, iddia ve savunma ile toplanan delillere, kararın dayandığı hukuka uygun gerektirici nedenlere, mevcut deliller Mahkemece değerlendirilerek takdir edildikten sonra karar verildiğine, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığına; tasfiyeye konu taşınmazın edinilmiş mal olduğuna, davacının kişisel malla katkı iddiasına yönelik olarak davacı tanıklarının beyanlarının davacıdan duyuma dayalı olup somut bilgiler içermediği, soyut nitelikte olduğu, bu nedenle davacının kişisel malla katkı iddiasının dosya kapsamı itibariyle usulünce ispatlanamadığı, davalının kişisel malla katkı iddiasına yönelik olarak davalının babasının miras kalan taşınmazın 09.03.2007 tarihinde satıldığı, davalının hesabına aynı gün 130.000,00 TL nakit yatırıldığı, aynı gün 38.000,00 TL’sinin çekildiği, bakiye 92.000,00 TL ile vadeli hesap açıldığı ve paranın vadeli hesapta değerlendirildiği, 24.04.2007 tarihinde vadeli hesap kapatılarak hesaptan 93.500,00 TL çekildiği, paranın bankadan çekildiği günün ertesi günü 25.04.2007 tarihinde davalının annesi ve ablası adına taşınmaz satın alındığı, ayrıca paranın bankadan çekildiği 24.04.2007 tarihi ile tasfiye konusu taşınmazın edinildiği 10.08.2009 tarihi arasında geçen iki yıldan fazla süre de göz önünde bulundurulduğunda davalının babasından miras kalan taşınmazın satışından elde edilen paranın tasfiye konusu taşınmazın edinilmesinde kullanıldığının kabulüne olanak bulunmadığı, açıklanan nedenlerle davalının kişisel malla katkı iddiasının dosya kapsamı itibariyle usulünce ispatlanamadığı; davacı taraf tasfiyeye konu taşınmazın 185.000,00 TL, davalı taraf ise 113.400,00 TL bedelle satın alındığını ileri sürmekte olup tasfiyeye konu taşınmazın mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen teknik bilirkişi raporu ile edinme tarihindeki değerinin 140.000,00 TL olarak tespit edildiği, tasfiyeye konu taşınmazın alımında kullanılan konut kredisi çekilirken düzenlenen 03.08.2009 tarihli ekspertiz raporunda ise o tarihteki değerinin 175.000,00 TL olarak belirlendiği, dosya arasında tasfiyeye konu taşınmazın edinilmesine ilişkin 05.06.2009 tarihli 113.400,00 TL’lik fatura bulunduğu, davalı tarafça tasfiyeye konu taşınmazın edinildiği 10.08.2009 tarihinde bankadan 50.000,00 TL’lik konut kredisi çekildiği, 10.08.2009 tarihli banka dekontu ve banka hesap hareketlerine göre bu tarihte davalının hesabından satıcı şirketin hesabına satın alınan konut bedeline istinaden açıklaması ile EFT ile 105.000,00 TL para gönderildiği, açıklanan hususlar göz önüne alındığında Mahkemece hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda tasfiyeye konu taşınmazın edinme değerinin 163.400,00 TL olduğu kabul edilerek hesaplama yapılmasının dosya kapsamına uygun olduğu; tasfiyeye konu taşınmazın edinilmesinde kullanılan 50.000,00 TL’lik konut kredisinin 30 ay vadeli olarak çekildiği, mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihine kadar 9 aylık taksit ödendiği, 21 aylık taksitin boşanma dava tarihinden sonraya kaldığı, Mahkemece hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda boşanma dava tarihinden sonraya kalan kredi taksitleri oranlama yapılmak suretiyle davalı lehine kişisel mal denkleştirmesi yapıldığı, yapılan hesaplamada usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davalı lehine hesaplanan denkleştirme alacağı düşüldükten sonra kalan artık değerin yarısı oranında davacının katılma alacağının usulüne uygun olarak belirlendiği; her ne kadar Mahkemece gerekçe bölümünde davalının yatırım amaçlı borsa hisse senedi ve benzeri birikimlerinin olmadığının anlaşıldığı şeklinde değerlendirme yapılmış ise de, davanın tasfiyeye konu taşınmaza yönelik mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkin bulunduğu, davalıya ait banka hesaplarının dava konusu olmadığı anlaşıldığından bu hususun sadece eleştirilmekle yetinilmesi gerektiği gerekçesiyle tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; değer tespit raporuna usul ve yasaya uygun düzenlenmediği belirtilerek itiraz ettiklerini, ancak yeniden değer tespiti için bilirkişi atanması talepleri reddedilerek eksik ve hatalı düzenlenmiş bilirkişi raporu üzerinden karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, taşınmazın güncel değerinin düşük belirlendiğini, müvekkilinin kişsiel malı olan ziynet eşyalarının bozdurularak davalının banka hesaplarında değerlendirildiğini, banka hesapları yönünde de alacak talebi olduğunu, …’tan gönderilen CD kaydında 21.03.2003 tarihinden itibaren başlayan davalıya ait açıklamalı para hareketlerinin tamamının hesap uzmanı bilirkişi tarafından incelenmediğini, bilirkişinin eksik ve yetersiz olduğundan yeniden bilirkişi atanması talepleri reddedilerek delillerin tamamı incelenmeden ve değerlendirilmeden eksik rapor üzerinden karar verildiğini, hesap raporunda taşınmazın edinme değerinin hatalı belirlendiğini, davalının taşınmazın alınmasından sonra banka hesabından çektiği paraların tasfiyede dikkate alınması gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, talep, kişisel mal, ispat, taşınmazın edinme ve güncel değeri noktasında toplanmaktadır. Dava, değer artış payı ve katılma alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun)190 ıncı, 297 nci, 353 üncü ve 355 inci maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi, 219 uncu maddesi, 220 nci maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 227 nci maddesi, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Somut olayda, İlk Derece Mahkemesince, ziynet eşyalarını davacının alarak evi terk ettiği, davalının miras kalan taşınmazın devri ile tasfiyeye konu taşınmazın edinmesi arasında uzun süre geçtiği ve davalının yatırım amacıyla hisse senedinin olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüyle kısmen reddine karar verilmiş; İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin alt birinci bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinde, davacının taşınmazın edinilmesine kişisel malla katkısını ispatlayamadığı, davalının miras kalan taşınmazın devri ile tasfiyeye konu taşınmazın edinmesi arasında uzun süre geçtiği ve devir parası çekildikten bir gün sonra davalının annesi ve kardeşi adına taşınmaz satın alındığı, banka hesaplarının dava konusu olmadığı belirtilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince gerekçe düzeltilmesi ve değiştirilmesi yapıldığı halde, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmek suretiyle, gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmıştır. Gerekçe ve hüküm arasında yaratılan bu çelişki, tek başına bozma sebebi oluşturduğundan, hükmün münhasıran bu sebeple bozulması gerekmiştir.
3. Somut olayda, davacı vekili tarafından tasfiyeye konu taşınmazın güncel değerine yönelik de istinaf edildiği halde, davacı vekilinin bu talebinin Bölge Adliye Mahkemesince istinaf incelemesi dışında bırakılarak incelenmediği anlaşılmaktadır. 6100 sayılı Kanun’un 355 inci maddesi uyarınca re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ayrıca 6100 sayılı Kanun’un 297 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca hükmün sonuç kısmında her bir talep hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmalı ve taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. O halde, davacı vekilinin tasfiyeye taşınmazın güncel değerine yönelik istinaf talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken sınırlamasının hatalı yapılması ve bu hatalı sınırlandırmaya göre davacı vekilinin tasfiyeye taşınmazın güncel değerine yönelik istinaf talebinin incelenmemesi hatalı olmuş, hükmün bu sebeple de bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Bozma sebebine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Temyiz peşin harcının istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.