YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/11328
KARAR NO : 2023/2348
KARAR TARİHİ : 11.05.2023
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2385 E., 2022/2014 K.
KARAR : Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 7. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/493 E., 2021/576 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; 2011 yılında büyük oğlu İbrahim’in evlenmesi nedeniyle borç altına girdiğini, kooperatife aidatları ödeyemediğini, maddî açıdan zor durumda kaldığını, çaresiz kaldığı için evi satmak istediğini, eve haciz memurları gelmeye başlayınca kadının sen adam değilsin, öküzsün gibi hakaretlerde bulunduğunu, davacıyı beğenmediğini ve tehdit ettiğini, azaryalarak konuştuğunu, erkeğin gece kullanmak zorunda olduğu maskeden rahatsız olduğunu ve yatağını ayırdığı, erkeği evden ayrılmaya zorladığını, bu nedenle erkeğin 2018 yılı Ocak ayında evden ayrılmak zorunda kaldığını ileri sürerek davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ( 4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, erkek yararına 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin düzenli bir şekilde çalışmadığını, eşine karşı yükümlülüklerine yerine getirmediğini, eş ve annesinin şiddetine maruz kaldığını, köyde yetiştiği için … görüldüğünü, bir şiddet vakasında erkeğin kablo ile kadının yüzüne vurduğunu, sol gözaltında kalıcı iz meydana geldiğini, kadını ailesi ve çevresinden koparmaya çalıştığını, yalnızlaştırdığını, psikolojik şiddete maruz bıraktığını, kız kardeşinin düğününe göndermediğini, ablası vefat edince cenazesine dahi göndermediğini, aile konutu olan taşınmazı habersiz sattığını, evi terk etmeyi alışkanlık haline getirdiğini, ortak çocuğa da şiddet uyguladığını, internet üzerinden sürekli kumar oynadığını, kadının büyü işiyle uğraştığına dair … olmayan şeyler söylediğini, en son olarak evi terk ederek gittiğini ve giderken evin elektrik,su ve doğulgazını kestirdiğini, kadının akrabalarıyla görüşmesini istemediğini, evine maddî yardımda bulunmadığı bu sebeple ortak çocuk Beyza’nın okuyamadığını, evin ihtiyaçlarını karşılamadığını belirterek, asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanunun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin kadına karşı soğuk ve ilgisiz davrandığı, düzenli bir işte çalışmadığı, küfür ettiği, evine maddî yardımda bulunmadığı bu sebeple müşterek çocuk Beyzanın okuyamadığını söylediği, evin ihtiyaçlarını karşılamadığı, evi kadına haber vermeden sattığı, kadının büyü işiyle uğraştığına dair … olmayan şeyleri gelinine anlattığı, en son evi terk ederek gittiği ve giderken evin elektrik, su ve doğalgazını kestirdiği, kadının akrabalarıyla görüşmesini istemediği, kadının ise eşini beğenmediği ve tehdit ettiği, erkeğin annesine oğlunun güzelliği yok, yanıma yakışmıyor, sırtımda kambur dediği, erkek hasta olmasına rağmen erkeğin fazla çalışmasını istediği, azaryalarak konuştuğu, niye gebermiyorsun, ölümün gelsin, adam mısın, kafanı kırarım dediği, erkeğin gece kullanmak zorunda olduğu maskeden rahatsız olduğu ve yatağını ayırdığı, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğu, tarafların ekonomik sosyal durumu, kusur durumu ve kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, kadın lehine maddî ve manevî tazminat verilmesinin yasal koşulları oluştuğu gerekçesi ile her iki davanın da kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanunun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 25.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı- karşı davalı erkek vekili, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur değerlendirmesi, kadın lehine hükmedilen tedbir-yoksulluk nafakası, maddî-manevî tazminat, kendi tazminat taleplerinin reddi yönlerinden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı-karşı davacı kadın vekili, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakasının ve tazminatların miktarları yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince her ne kadar kadına azaryalarak konuştuğu, niye gebermiyorsun, ölümün gelsin, adam mısın, kafanı kırarım dediği ve erkeğin gece kullanmak zorunda olduğu maskeden rahatsız olduğu ve yatağını ayırdığı kusurları yüklenmiş ise de bu vakıalara ilişkin tanık beyanlarının duyumdan ibaret olduğu ve kadına kusur olarak yüklenemeyeceği yine erkeğe Mahkemece yüklenen kadının akrabalarıyla görüşmesini istemediği kusurunun bu vakıaya ilişkin tanık beyanları arasında çelişki olduğundan bahisle erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, Mahkemece belirlenen ve gerçekleşen diğer vakıalara göre evlilik birliğinin sona ermesinde erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğu, tarafların ekonomik sosyal durumuna göre yoksulluk nafakasının az olduğu gerekçesiyle tarafların kusura ve kadının yoksulluk nafakasının miktarına ilişkin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) … alt bendi gereğince kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle; kadın lehine aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, tarafların sair istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı erkek vekili kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek özetle, erkeğin oğlu İbrahim’in evlenmesiyle birlikte borç altına girdiğini,çaresiz kalarak evi satmak istediğini, kadının hakaret ettiğini, kredi çekerek borçtan kurtulmaya çalıştığını, eşini muvafakati olduğunu, Uyku Apne Sendromu hastası olduğunu ve hastalığı nedeniyle uyurken oksijen cihazı kullandığını, kadının cihazının sesini bahane ederek 2014 ila 2018 yılları arası yatağını ayırdığını, hakaret eden ve beddua ettiğini, ölümle de tehdit ettiğini, çirkin olduğunu, artık onu beğenmediğini söylediğini, çocukları babalarından soğutma çalıştığını, erkeğin daha ağır kusurlu olduğu kabul edilerek, kadın yararına maddî ve manevî tazminat verilmesinin yanlış olduğunu,yoksulluk nafakasının koşullarının oluşmadığını belirterek; kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminatlar ile tedbir ve yoksulluk nafakası, kendi tazminat taleplerinin reddi yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı- karşı davacı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek özetle, taraflar evliliğinin ilk yıllarında davacının ailesi ile aynı evi paylaştığını, erkeğin evlilik sürecinde düzenli bir şekilde çalışmadığını, … süreler işsiz olarak yaşadığını, eşine karşı yükümlülüklerini yerine getirmediğini, yaşanan bir şiddet vakasında yüzünde kalıcı iz meydana geldiğini, çekilen kredilerin çoğundan haberdar olmadığını, erkeğin eşinin ve çocuklarının haberi olmaksızın piyasaya borçlu olduğunu, eş ve çocuklarının haberi olmadan 01.11.2016 tarihinde evi sattığını, 2018 yılının başında evi tamamen terk ettiğini, tüm hatları kapattığını, aboneliklerini de iptal ettiğini belirterek; asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakasının ve tazminatların miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulü, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ile yoksulluk nafakasıverilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, nafakaların ve tazminatların miktarının dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 … maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu, 370 … ve 371 … maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 … maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 … maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 … maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.