Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/11304 E. 2023/1430 K. 29.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/11304
KARAR NO : 2023/1430
KARAR TARİHİ : 29.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1063 E., 2022/1921 K.
DAVACI-DAVALI : … vekili Av. …
DAVALI-DAVACI : … vekili Av. …
DAVA TARİHİ : 09.03.2018 – 05.04.2018
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 5. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/797 E., 2022/107 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı nişanın bozulması nedeniyle tazminat ve hediyelerin geri verilmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince manevî tazminat talepleri yönünden karar verilmesine yer olmadığına, diğer talepler yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Kararın her iki taraf vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün istinaf edilmeyerek kesinleşen davacı-karşı davalı erkeğin asıl davaya konu 23 gram altın bileziğe yönelik talebinin reddine ve 5.000,00 TL manevî tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair kararlar dışında kalan kısımlarının kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kesinleşen konularda karar verilmesine yer olmadığına, davacı-karşı davalının taşınmazın aynen iadesi talebinin ve davalı- karşı davacının altın yüzüğe ilişkin talebinin reddine, davalı-karşı davacının manevî tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı-karşı davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü davalı-karşı davacının lehine hükmedilen manevî tazminat yönünden kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle manevî tazminatın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekilince temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar hakkında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz yoluna başvurulamaz. Temyize konu edilen miktarın, kesinlik sınırının altında kalması hâlinde 6100 sayılı Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre reddine karar verilen manevî tazminat miktarı 6.000,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalmaktadır. Açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı vekilinin manevî tazminata ve manevî tazminatın reddi nedeniyle aleyhine hükmedilen vekâlet ücretine yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı- karşı davalı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan davaya konu taşınmaza yönelik temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı- karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin oğlu ile davalının 13.07.2018 tarihinde nişanlandıklarını, müvekkilinin … Tapu Sicil Müdürlüğü … Mah. Şehiryolu Mevkii, 6125 parsel, 4 nolu bağımsız bölümde yer alan taşınmazın tapusunu 10.08.2017 tarihinde nişan hediyesi olarak davalıya devrettiğini, müvekkilinin kredi çekerek aldığı evin kredisini, oğlu …’ın devre arkadaşı …’ndan borç alarak kapattıklarını, kısa bir süre sonra hiçbir sorun olmaksızın davalının tek taraflı olarak nişanı bozduğunu, taşınmazın davalıya devri sırasında davalının Ziraat Bankası … Şubesinden ev üzerinden kredi çektiğini, ayrıca nişan hediyesi olarak davalıya 23 gram bilezik takıldığını bildirerek, söz konusu taşınmaz üzerine tedbir konulmasına, davanın kabulüne, müvekkili adına kayıtlı taşınmazın üzerindeki ipotek borcunu da ödemeye hazır olarak ve 23 gram ziynet altın bilezik hediyelerinin aynen iadesine, taşınmaz üzerinde davalı tarafından çekilen kredi sebebiyle ipotek mevcut olduğundan ve 23 gram altın bilezik ziynetin aynen iadesine, mümkün olmadığı takdirde bilirkişi marifetiyle belirlenecek taşınmazın bedeli olarak ve 23 gram altın bilezik fiyatı olarak bu aşamada fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL’n in dava tarihi itibarıyla yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, taşınmazın ipotek borcu müvekkili üzerinde bırakılarak evin aynen iadesi mümkün ise bu şekilde aynen iadesinin yapılmasına ve ipotek borcunun dava tarihinden itibaren işleyecek banka kredi faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının yaşadığı elem keder nedeniyle 5.000,00 TL manevî tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı taraftan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların doğru olmadığını, nişanlısının ve ailesinin müvekkilini dolandırdıklarını bildirerek, davacının davasının reddine, karşı davanın kabulüne, müvekkili yararına 6.000,00 TL manevî tazminat ile 1.000,00 TL iade edilmeyen altın yüzük bedelinin davacıdan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, dava konusu taşınmaz üzerine konulan tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 09.07.2019 tarih ve 2018/263 Esas, 2019/604 Karar sayılı kararı ile davacı- karşı davalının davaya konu taşınmazın ipotek borcunu da ödemeye hazır olarak ve 23 gram bileziğin aynen iadesi taleplerinin ispatlanamadığından reddine, tarafların manevî tazminat talepleri yönünden ise kesin ihtaratlı süre içerisinde harç yatırmadıklarından bu talepten vazgeçmiş sayılarak talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı-karşı davacının altın yüzüğün aynen iadesi talebinin ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı vekili tarafından taşınmaza ilişkin talep yönünden davanın reddine karar verilmesi; davalı-karşı davacı vekili tarafından ise nişan yüzüğüne yönelik taleplerinin reddi kararı ile manevî tazminat talepleri ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına dair kararı yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 01.11.2021 tarih ve 2019/2137 Esas, 2021/1628 Karar sayılı kararı ile davalı- karşı davacı kadına 6.000,00 TL manevî tazminat talebine ilişkin nispi harcın yatırılması için iki hafta kesin süre verildiği, verilen kesin süre içinde nispi harcın yatırıldığı, bu nedenle mahkemece talebe yönelik olarak olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, karşı davada talep edilen manevî tazminatın harcının verilen kesin süre içinde yatırılmadığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin doğru olmadığı, tarafların istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, davacı-karşı davalı erkeğin asıl davaya konu 23 gram altın bileziğe yönelik talebinin reddine ve 5.000,00 TL manevî tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair kararlarına karşı istinaf yoluna gelinmediğinden bu hususlara yönelik kararların kesinleşmiş sayılacağı dikkate alınarak kalan kısımlar yönünden kaldırılmasına, davalı-karşı davacının, süresinde harcı yatırılan manevî tazminat talebine ilişkin olumlu ya da olumsuz karar verilmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı-karşı davalının, asıl davaya konu 23 gram altın bileziğe yönelik talebinin reddine ve 5.000,00 TL manevî tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar kesinleştiğinden bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davacı-karşı davalı her ne kadar uyuşmazlığa konu taşınmazı, davalı-karşı davacıya nişan hediyesi verildiğini iddia etmiş ise de bu hususu ispat edecek somut delil sunamadığı, iş yeri açmak, iş yerine sermaye göstermek ve kadına kredi çekmesi için devredildiğinin anlaşıldığı, davacı- karşı davalının, davaya konu taşınmazın ipotek borcunu da ödemeye hazır olarak aynen iadesi talebinin ispatlanamadığından reddine, davalı- karşı davacının altın yüzüğün aynen iadesi talebinin ispatlanamadığından reddine, davalı- karşı davacı tarafından dosyaya sunulan mesaj kayıtlarında nişan sürecinde taraflar arasında yaşanan olaylarda erkeğin daha kusurlu olduğu, nişanın atılmasına erkeğin sebebiyet verdiği, kadının nişanlılık döneminde nişanlısına güvenerek kredi çektiği, hatta bu konuda ailesine yalan söylemek zorunda kaldığı gerekçesiyle kadının manevî tazminat talebinin kabulü ile 6.000,00 TL manevî tazminatın davacı- karşı davalıdan alınarak davalı- karşı davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı-karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkiline ait taşınmazı nişan hediyesi olarak alan davalı-karşı davacı lehine manevî tazminata hükmedilmesinin ve nişan hediyesi olarak müvekkili tarafından verilen taşınmaza yönelik talebin reddinin doğru olmadığını ileri sürerek kararın kaldırılması talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı-karşı davacının, karşı dava dilekçesinde nişanlısının yaptıkları anlatılarak bu nedenle oluşan elemden dolayı manevî tazminat talebinde bulunulduğu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 121 inci maddesinde nişanın bozulması yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat isteyebileceğinin belirtildiği, nişanın bozulması sebebiyle anne ve babadan da manevî tazminat istenebileceğinin madde kapsamında yer almadığı, bu nedenle nişanlının babası aleyhine açılan manevî tazminat davasında husumet yokluğu nedeniyle davalı- karşı davacının manevî tazminata yönelik talebinin reddi gerekirken, davacı- karşı davalı aleyhine açılan nişanın bozulmasına dayalı olarak manevî tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığına, davacı- karşı davalının karşı tarafa verilen manevî tazminata ilişkin istinaf talepleri dışında kalan istinaf nedenleri açısından ise İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden kanuna uygun olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin davalı-karşı davacının kabul edilen manevî tazminata yönelik hükmünün ve buna bağlı hükmedilen vekâlet ücreti hükmünün kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davalı-karşı davacının manevî tazminat talebinin reddine, davacı-karşı davalı lehine vekâlet ücretine, davacı- karşı davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; nişan hediyesi olarak müvekkili tarafından verilen taşınmaza yönelik talebin reddinin doğru olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; nişanın bozulması nedeniyle müvekkilinin kişilik haklarının saldırıya uğradığını, manevî tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek manevî tazminatın reddi ve vekâlet ücreti yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, nişanın bozulması nedeniyle tazminat ve hediyelerin geri verilmesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’ un 120 nci, 121 inci, 122 nci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı- karşı davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı-karşı davacı vekilinin manevî tazminat ve vekâlet ücretine yönelik temyizi yönünden temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2.Davacı- karşı davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

İstek halinde temyiz peşin harcının yatıran davalı-karşı davacıya geri verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacı-karşı davalıya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.