Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/11234 E. 2023/2049 K. 02.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/11234
KARAR NO : 2023/2049
KARAR TARİHİ : 02.05.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1842 E., 2022/1537 K.
… : … vekili Av. …
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 6. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/1406 E., 2021/1267 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne, tarafların boşanmaklarına ve boşanmanın fer’îlerine, ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı- karşı davalı erkek vekili tarafından asıl davanın reddi, karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar, ziynet alacağı yönünden; davalı- karşı davacı kadın vekili tarafından iştirak nafakası ve tazminatların miktarı, yoksulluk nafakasının reddi, ziynetlere ve tazminatlara yasal faiz uygulanmaması, iştirak nafakasına ÜFE oranında artış uygulanmaması yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak kadın lehine hükmedilen hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası ve iştirak nafakaları yönünden yeniden hüküm kurulmasına, hüküm altına alınan ziynet alacağına yasal faiz uygulanmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı- karşı davalı erkek vekili tarafından asıl davanın reddi, karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, iştirak ve yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat, velâyet yönünden; davalı- karşı davacı kadın vekili tarafından iştirak nafakasının miktarı ve nafakalara ÜFE oranında artış uygulanmaması, yoksulluk nafakasına toptan şeklinde hükmedilmesi, yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatın miktarı yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davacı- karşı davalı erkek vekili tarafından velâyet yönünden istinaf yoluna başvurulmamıştır. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı velâyet yönünden istinaf yoluna başvurmayan davacı-karşı davalının, Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı velâyet yönünden temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacı- karşı davalının velâyete yönelik temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.

Erkek vekilinin reddedilen yön dışında, kadın vekilinin ise tüm yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı- karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının bir aydır ortak konutu terk edip çocuklarla amcasının yanına gittiğini, çocuklarla görüşmeyi engellediğini, evlilikleri boyunca olumsuz davranışlar sergilediğini, … sorunları büyütüp tartışma ortamı yarattığını, her fırsatta erkeğin evden gitmesini ve boşanmak istediğini söylediğini, evi terk etmeyi alışkanlık haline getirdiğini, sorunları ailesine yansıttığını, ailesinin evliliğe müdahalesine izin verdiğini belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı- karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin yoğun şekilde gece hayatı ve alkol kullanma alışkanlığı olduğunu, eve geç saatlerde geldiğini, eşi ve çocuklarına ilgi göstermediğini, son iki yıldır eve gelmemeye başladığını, geldiği zamanlarda alkollü halde evde sürekli huzursuzluk çıkardığını, psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, … isimli kadının alkollü vaziyette ortak konuta gelip erkekten çocuğu olduğunu belirterek beni aldatıyor diyerek evi bastığını, erkeğin kadına fiziksel şiddet uygulayarak evden kovduğunu, ağır hakaretler ettiğini, aldatıldığını bu olay nedeniyle öğrenen kadının sosyal medya üzerinden paylaşımlarda bulunduğunu, olay sonrası kısa süreliğine aynı evde yaşadıklarını, erkeğin bu süreçte de eşine defalarca fiziksel şiddet uyguladığını, evden kovduğunu, dayanamayan müvekkilinin amcasının yanına sığınmak zorunda kaldığını belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın öncelikle zina nedeniyle olmadığı takdirde 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca kabulü ile tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 5.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 5.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile yasal faiziyle birlikte 200.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata, şimdilik 10.000,00 TL düğün ve sünnet takılarının yasal faiziyle erkekten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının bir kusurunu ispatlayamadığından erkeğin asıl davasının reddine, erkeğin kadının darp ettiği, erkeğin başka bir kadınla ilişkisi olduğu ve bu kadından çocuğu olduğu gerekçesiyle karşı davanın kabulüyle tarafların 4721 sayılı Kanun’un 161 … maddesi gereğince boşanmalarına, ortak çocuklardan …’in velâyetinin annesine verilmesini istediğine yönelik beyanları, kardeşlerin bağ ve iletişiminin devamlılığın da sağlanmasının önemi ve bilirkişi raporu da dikkate alınarak ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukların ihtiyaçları dikkate alınarak çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 250,00 TL tedbir ve 400,00 TL iştirak nafakasına, kadının kusuru bulunmasa da çalıştığı ve gelir elde ettiği bu nedenle … durumda olmadığı gerekçesiyle kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, erkeğin tam kusurlu olması, kadının mevcut ve beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelendiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, evlilikte geçen süre, yaşanan olayların kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği gerekçesiyle kadın yararına 20.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata, kadının ziynet alacağı talebinin kısmen kabulü ile 97.158,53 TL değerindeki ziynetlerin aynen olmadığı takdirde bedellerinin kadına verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin başka kadınla ilişkisini davalı- karşı davacı kadının affettiğini bu nedenle zinaya dayalı davanın kabul edilmesinin hatalı olduğunu, ziynet alacağı davasının kabulünün hatalı olduğunu, tazminat ve iştirak nafakası miktarının yüksek olduğunu ileri sürerek asıl davanın reddi, karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar, ziynet alacağı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı- karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; tazminat ve iştirak nafakası miktarlarının düşük olduğunu, ziynet ve tazminatlar yönünden yasal faize hükmedilmediğini, yoksulluk nafakası talebinin reddinin yerinde olmadığını, nafakalara ÜFE artırımına karar verilmediğini ileri sürerek iştirak nafakası ve tazminatların miktarı, yoksulluk nafakasının reddi, ziynetlere ve tazminatlara yasal faiz uygulanmaması, iştirak nafakasına ÜFE oranında artış uygulanmaması yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile boşanmaya neden olan olaylarda zinası sabit görülen erkeğin bu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, boşanma yüzünden kadının evlilikten mevcut veya beklenen maddî menfaatlerinin zedelendiği, düzenli ve sürekli gelir getiren bir mesleğe sahip olmayan ve yargılama sırasında asgari ücretle çalışan kadının ihtiyaç içerisinde olduğu ve boşanma kararı sonrasında da … duruma düşeceği, kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakasına ilişkin yasal koşulların oluştuğu, kadının manevî ve maddî tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmesi yerinde ve isabetli ise de, yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi isabetli görülmediği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusur dereceleri, fiili evlilik süresi, kadının ve çocukların ihtiyaçları, paranın alım gücü, kadının ihlal edilen mevcut veya beklenen menfaatlerin kapsamı, hakkaniyet ilkesi nazara alınarak kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları ile çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakası miktarlarının düşük olduğu, kadının tazminat taleplerine yasal faiz yürütülmesi talebi hakkında olumlu veya olumsuz hüküm tesis edilmemesinin hatalı olduğu gerekçesiyle kadın lehine yasal faiziyle birlikte 75.000,00 TL maddî ve 75.000,00 TL manevî tazminata, kadın lehine 40.000,00 TL toplu yoksulluk nafakasına, ortak çocuklar için ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına, kadının yargılama sırasında süresinde sunduğu dilekçelerde talep etmediği, istinaf dilekçesi ile talep ettiği nafakaların gelecek yıllar için Üfe oranında artırımına karar verilmesine ilişkin isteminin reddine, ziynet alacağı yönünden ise ıslah edilen bedele yürütülecek yasal faizin geçerlilik tarihinin ıslah tarihi olarak belirlenmesi gerekir iken, ıslah edilen tutar yönünden yasal faiz yürütülmemesi isabetli görülmediğinden ziynet eşyalarının iadesine ilişkin hükmün düzeltilmesine, hüküm altına alınan ziynet eşyasının aynen iadesinin mümkün olmaması halinde ziynet bedeli olan toplam 97.158,53 TL’nin 10.000,00 TL’sinin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle, 87.158,53 TL’sinin ise ıslah tarihi olan 17.05.2021 tarihinden işleyecek yasal faiziyle kadına verilmesine, tarafların diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde de belirttiği sebeplerle asıl davanın reddi, karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, iştirak ve yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat, velâyet yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı- karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin gelirinin beyan edilenden yüksek olduğunu, bu durumda hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının az olduğunu, yoksulluk nafakasına aylık şeklinde hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek iştirak nafakasının miktarı ve nafakalara ÜFE oranında artış uygulanmaması, yoksulluk nafakasına irat yerine toptan şeklinde hükmedilmesi, yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatın miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında görülen karşılıklı boşanma davasında erkeğin kusurlu olup olmadığı, erkeğin davasının reddi kadının davasının kabulü ve velâyetlerin anneye verilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı, çocuklar yararına iştirak nafakasına hükmedilmesi ve miktarlarının, kadının lehine yoksulluk nafakasına ve tazminatlara hükmedilmesinin ve miktarlarının kadın yararına yoksulluk nafakasına toptan olarak hükmedilmesinin, nafakalara ÜFE oranında artış uygulanmamasının dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 … maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 161 … maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 …, 176 ncı, 182 nci, 327 nci, 328 …, 330 uncu maddeleri.

3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Somut uyuşmazlıkta, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat miktarı azdır. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun’un 50 nci ve 51 … madde hükümleri nazara alınarak, 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

3. Yoksulluk nafakasının, toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir(TMK m 176/1). Somut uyuşmazlıkta, tarafların ekonomik sosyal durumları, evlilikte geçen süre, tarafların yaşları dikkate alındığında kadın yararına irat şeklinde yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yeterli gerekçe ve gerektirici sebepler gösterilmeksizin nafakanın toptan ödenmesine karar verilmesi … bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı- karşı davalı erkek vekilinin velâyete yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2. Davacı- karşı davalı vekilinin diğer, davalı- karşı davacı vekilinin tüm hususlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

a)Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarı ile yoksulluk nafakası yönünden taraflar yararına BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların yoksulluk nafakasının miktarına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

b) Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun’un 370 … maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde yatıranlara iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.