YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/11063
KARAR NO : 2023/1004
KARAR TARİHİ : 14.03.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2381 E., 2022/2138 K.
DAVACI-DAVALI : … vekili Av. …
DAVALI-DAVACI : … vekili Av. …
DAVA TARİHİ : 16.08.2018
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 8. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/709 E., 2021/474 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince asıl davanın ve birleşen davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer’îlerine, ziynet alacağı talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı vekili dava dilekçesinde; davalı kadının ev alma ve müvekkilinin sigarayı bırakması konusunda sürekli baskı yaptığını, müvekkilini sürekli aşağıladığını, tehdit ettiğini, kök ailesinin evlilik birlikteliğine müdahalesine sessiz kaldığını, sürekli hakaret ve küfür ettiğini, ortak konularda tek başına karar aldığını, müvekkilinin eşyalarını toplayıp kapı önüne koyduğunu, ayrılmak istediğini söylediğini, müvekkiline kapıyı açmayarak eve almadığını, intihara teşebbüs videosunu çektiğini, telefondan müvekkiline gönderdiğini, iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyeti ve müvekkili lehine 70.000,00 TL maddî, 80.000,00 Tl manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- davacı kadın vekilinin (… 7.Aile Mahkemesi’nin 2018/1061 Esas -977 Karar sayılı) birleşen dava dilekçesinde; davacı-davalı erkeğin savurgan olduğunu , müvekkiline küfür ve hakaret ettiğini, fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını. geceleri sık sık dışarıya alkollü eğlence mekanlarına gittiğini, eve gece geç saatlerde ve alkollü olarak geldiğini, müvekkili ve müşterek çocuğun sağlık problemleri ile ilgilenmediğini, müvekkilini tehdit ettiğini, aşağıladığını ve boşanmak istediğini söyleyerek eve gitmediğini, müvekkilinin haberi olmadan bir kısım düğün takılarını ortak banka hesabından aldığını, onlarla annesinin arabasının bakımını ve kredi kartı borcunun ödemeleri için harcadığını iddia ederek davacı-davalı erkeğin kusurlu olduğunu bu nedenle asıl davanın reddini, birleşen davanın 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca kabulü ile tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, çocuk için aylık 1.500,00TL tedbir 1.500,00 TL iştirak, müvekkili için aylık 2.500,00 TL tedbir 2.500,00 TL yoksulluk nafakasına müvekkili lehine 70.000,00 TL maddî, 80.000,00 TL manevî tazminatın yasal faizi ile tahsilini ayrıca düğünde takılan ziynet altınlarına yönelik taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı-davacı kadının davacı-davalı kocayı kast ederek ayak işlerine bakıyor ve …’den adam olmaz, olmayacak şeklinde sözler söylediği, ayrıca davalı-davacı kadının davacı-davalı kocayı bir gece öncesinde eve geç geldiği için eve almadığı, davacı-davalı kocanın ise o gece işte olduğu, davalı-davacı kadının tanık …’e de “Bizi kümes gibi bir evde oturtuyor, attan indim eşeğe bindim, … ayakçılık yapıyor, adam değil, bilsem bu evi kabul etmezdim.” şeklinde sözler söyleyerek davacı-davalı kocaya ev alması konusunda aşırı ısrarcı olduğu, davalı-davacı kadının dosya arasındaki CD ve tanık beyanları ile de sabit olduğu üzere müşterek konutta küçük çocuk uyurken ilaç içerek intihar ettiği, davalı-davacı kadının ertesi günü 14.00 sularına kadar hastanede yoğun bakımda kaldığı, davalı-davacının kendisine geldiği zaman davacı-davalının kendisini sorup sormadığını etraftaki kişilere sorarak öğrenmeye çalıştığı bu durumun ise davacı-davalının dikkatini çekmek için yaptığı bu durumun davalı-davacı kadının, davacı-davalı kocaya karşı psikolojik ve ekonomik şiddet uyguladığı davacı-davalı erkeğin ise; taraflar evlendikten 1 ay sonra orta konutta gece saatinde davacı-davalı kocanın davalı-davacı kadına “Ağlama a..koduğumun karısı, neden ağlıyorsun?, milleti rahatsız etme.” diyerek bağırdığı ve küfür ettiği, ev eşyalarını, kapı süslerini ve kapı aynasını kırdığı, davalı-davacı kadına psikolojik şiddet uyguladığı, davacı-davalı erkeğin sık sık balığa gittiği ve gece geç saatlerde dönerek karısını ve çocuğunu yalnız bıraktığı, müşterek çocuk hasta olduğu zaman doktora götürmediği, müşterek çocuğu doktora götürmek yerine arkadaşları ile balığa gittiği, düğünde takılan altınların bir kısmını ise davalı-davacı kadının rızası olmadan sattığı tanık beyanları ile sabit olup davacı-davalı erkeğin de davalı-davacı kadına psikolojik, ve ekonomik şiddet uyguladığı, belirlenen bu vakıalar karşısında her iki tarafın eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile her iki davanın kabulüne, 4271 sayılı Kanun’un 166 ncı maddenin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun yaşı gereği anne bakım ve sevgisine muhtaç çağda olduğu anlaşıldığından velâyetinin davalı-davacı anneye verilmesine, müşterek çocuğun yaşı ve eğitim masrafları ve her türlü ihtiyaçları göz önünde bulundurulduğunda müşterek çocuk için 600,00 TL tedbir nafakası 750,00 TL iştirak nafakasına, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının benzer olduğundan davalı-davacı kadının tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine, yasal şartları oluşmadığından her iki tarafın maddî manevî tazminat taleplerinin reddine, kadının ziynet eşyalarına yönelik talebinin kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı-davacı kadın vekilinin yerine yetki belgesi giren avukatın yetki belgesini kesin süre içerisinde sunmadığını, yetkilendirilmeyen avukatın yaptığı işlemlerin batıl olduğunu, ziynet eşyalarının kabulünün eksik inceleme ile karar verildiğini bu nedenle usul ve yasaya aykırı İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesinin kusur belirlemesinin ve oranlamasının hatalı olduğunu davacı-davalı erkeğin ağır kusurlu olduğunu, erkeğin açtığı asıl davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, tarafların cep telefonu kayıtlarının bilirkişi aracılığıyla incelenmediğini, eksik inceleme yapıldığını, baba ile çocuk arasında kurulan kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi gerektiğini, davacı-davalının ekonomik durumunun iyi olmasına rağmen müşterek çocuk bağlanan nafakann az olduğunu, müvekkilinin talep ettiği tazminatların reddinin yerinde olmadığını beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesinin asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmesinde usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davaların esası ile ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içerisine toplandığı, kanun olayda uygulanmasında hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararların usul ve esas yönünden hukuka uygun, kusur belirlemesinin doğru olduğu, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, çocuğun yaşı, alıştığı ortam, çocuğun ihtiyaçları ile günün ekonomik şartlarına göre İlk Derece Mahkemesince çocuk yararına taktir edilen iştirak nafaka miktarı ile inceleme tarihindeki çocuğun yaş durumu dikkate alındığında şahsi ilişki süresinin yerinde olduğu kadının lehine karar verilen nafaka ve tazminat taleplerinin reddi kararlarının da usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine, davalı-davacı kadın vekilinin ziynet eşyalarına yönelik dava ve talebinin tefrik edilmesine karar verilmiştir
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı-davacı kadın vekilinin yerine yetki belgesi ile giren avukatın yetki belgesini sunması için verilen kesin süreye riyaet etmediğini bu durumun 6100 sayılı kanuna aykırılık teşkil ettiğini, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, bu konuda istinaf itirazında bulunduklarını ve itirazlarının değerlendirilmediğini beyan ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık taraflarca açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı ve yetki belgesini sunulmaması dava sonucunu etkileyip etkilemediği, kadının davasının kabulü gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası; 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi, 77 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.