Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/10825 E. 2023/1528 K. 04.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10825
KARAR NO : 2023/1528
KARAR TARİHİ : 04.04.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1935 E., 2022/2832 K.
DAVA TARİHİ : 19.03.2019
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/208 E., 2022/207 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer’îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kadının ailesinin evliliğe müdahale ettiğini, müvekkilinin ailesi ile görüşmesini sorun haline getirdiğini, ortak çocuklara sürekli şiddet uyguladığını ve ilgilenmediğini, müvekiline saygısız ve tutarsız davranışlar sergilediğini, intihar edeceğini söyleyerek tehditte bulunduğunu, bağırıp hakaret ettiğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesini, 5.000,00 TL maddî, 5.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı erkek vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı kadın vekili tarafından gönderilen cevap dilekçesinin yasal süre içerisinde sunulmadığını, hiç bir iddianın gerçeği yansıtmadığını, davalı asilin gönderdiği cevap dilekçesindeki iddiaların da gerçeği yansıtmadığını, dayanaksız olduğunu, müvekkiline suç isnadında bulunulmasına rağmen halen müvekkiline boşanmak istemediğine ilişkin haber gönderdiğini, müvekkilinin hiçbir kusuru olmadığını beyan etmiştir.

II. CEVAP
1. Davalı kadın cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacı erkeğin psikolojik sorunları olduğunu, hareketlerini kontrol edemediğini, sürekli kendisini düşündüğünü, arkadaşlarını ailesinden üstün gördüğünü, eş ve babalık görevlerini yerine getirmediğini beyan etmiş, çocukların velâyetinin kendisine verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı kadın vekili ikinci cevap dilekçesinde özetle; davacı erkeğin müvekkiline karşı bir gün iyi bir gün kötü davrandığını, tutarsız olduğunu, eşini ve çocuklarını hiç saymadığını, ailesinin eşine hakaret etmesine sessiz kaldığını, davacı erkeğin annesinin tarafları ayırmaya çalıştığını, erkeğin hiçbir baskı altında kalmadan önceki boşanma davasından feragat ettiğini, erkeğin alkol ve gece hayatına başladığını ve halen de devam ettiğini, davacı erkeğin annesinin asılsız iftiralarda bulunduğunu, davacı erkeğin ortak evin elektrik ve su faturalarını ödemeyerek kesilmesine neden olduğunu iddia ederek davanın reddine, aksi durumda ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, müvekkili yararına 50.000,00 TL manevî, 5.000,00 TL maddîtazminata, çocuklar için aylık 750,00’şer TL iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 750,00 TL nafakaya hükmedilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı kadının ortak çocuklara şiddet uyguladığı ve davacı erkeği kardeşlerinden kıskanarak görüşmelerini sorun ettiğinin sabit olduğu, davacı erkeğin müşterek konutun su, elektrik ve doğalgaz aboneliklerini kapattırdığı ve evin geçimini yeterince sağlamadığı iddiaları ispatlanmakta ise de davalı kadının sosyal inceleme raporundaki davacı erkeğe ilişkin çok iyi bir baba olduğu, eşini sevdiği, davacının çok iyi bir şahıs olduğu şeklindeki beyanları itibariyle davacının tanık anlatımlarında yer alan davranışlarını affetmiş, en azından hoşgörmüş sayılacağı kanaatiyle bu vakıaların davacı erkeğe kusur olarak yüklenilemeyeceği, neticeten evlilik birliğin temelinden sarsılmasında davalı kadının tamamen kusurlu olduğu ayrı yaşanılan zaman içerisinde ortak çocuk …’in babası yanında kaldığı, bakımı, gözetimi ve sağlığı açısından babanın bir ihmaline yahut velâyeti üstlenmesine engel bir duruma ilişkin herhangi bir delil bulunmadığı ve karar tarihi itibariyle 12 yaşında olan müşterek çocuğun da velâyetinin babasına verilmesini istediği, bu kapsamda ortak çocuk …’in velâyetinin babasına bırakılmasına karar verildiği, diğer ortak çocuk … yönünden ise; her ne kadar mümkün olduğunca kardeşlerin bir arada bulundurulmasına dikkat edilmesi gerekmekte ve ortak çocuk fiili ayrılık döneminin bir kısmında davacı babasıyla birlikte yaşamış ise de, çocuğun karar tarihine kadar olan süreçte kendi isteğiyle davalı annesiyle yaşamaya devam ettiği, bakımı, gözetimi ve sağlığı açısından annenin bir ihmaline yahut velâyeti üstlenmesine engel bir duruma ilişkin herhangi bir delil bulunmadığı bu kapsamda ortak çocuk …’nın velâyetinin annesine bırakılmasına karar verildiği gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, tarafların ortak çocuğu …’in velâyetinin davacı babaya, …’nın velâyetinin davalı anneye verilmesine, … için aylık 400,00 TL tedbir, 500,00 TL iştirak nafakasına, davalı kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir nafakasına, kadının nafaka ve tazminat taleplerinin reddine, davacı erkek yararına 5.000,00 TL maddî tazminata, davacı erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında feragat ile son bulan davadan önceki hususların kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağını, ancak davacı tarafın bu tarihten sonraki iddialarının hükme esas alınabileceğini, sosyal inceleme raporunda müvekkilinin beyan etmediği hususların yazıldığını, uzman hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, davacı tanıklarından … ile müvekkili arasında husumet bulunduğunu, beyanlarının tarafsız olmadığını, diğer tanık beyanları ile müvekkilinin kusurunun ispatlanmadığını, aşamalardaki iddialarının tanık beyanları ile ispat edildiğini, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin tazminat taleplerinin kabul edilmesi gerektiğini, müvekkili yararına yoksulluk nafakası koşullarının oluştuğunu, ortak çocuk …’in velâyetinin kendisine verilmesi gerektiğini belirterek, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi ile aleyhine hükmedilen maddîtazminat ile reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile da İlk Derece Mahkemesince davacı erkeğin ispatlanan “müşterek konutun su, elektrik ve doğalgaz aboneliklerini kapattırdığı ve evin geçimini yeterince sağlamadığı” kusurlarının, davalı kadın tarafından affedilmiş en azından hoşgörü ile karşılandığı belirtilerek davacı erkeğe kusur yüklenmemiş ise de, davalı kadının sosyal inceleme raporundaki beyanlarının eşini affettiği anlamını taşımadığı, sübut bulan bu kusurlu davranışların davacı erkeğe yüklenmesi gerektiği ayrıca dosya kapsamı ve dinlenen tanık beyanlarına göre davacı erkeğin, davalı kadına yönelik ilgisiz davrandığı ve kadını “yemeği düzgün yapamıyorsun, kıyafeti düzgün giyemiyorsun” şeklindeki sözlerle aşağıladığı hususlarının sabit olduğu, bu durumda boşanmanın meydana gelmesindeki olaylarda ortak çocuklara şiddet uygulayan, davacı erkeği kardeşlerinden kıskanarak görüşmelerini sorun eden kadının ve müşterek konutun su, elektrik ve doğalgaz aboneliklerini kapattıran, evin geçimini yeterince sağlamayan, eşine ilgisiz davranan ve eşini “yemeği düzgün yapamıyorsun, kıyafeti düzgün giyemiyorsun” şeklindeki sözlerle aşağılayan erkeğin eşit kusurlu oldukları, hükmün kusura ilişkin gerekçesinin bu şekilde düzeltilmesi gerektiği valı kadının kendisini yoksulluktan kurtaracak derecede düzenli ve sürekli geliri bulunup boşanma ile yoksulluğa düşme koşulları oluşmadığından kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizliğin bulunmadığı belirtilerek, davalı kadının kusur belirlemesi ve aleyhine hükmedilen maddî tazminat yönünden istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine, davacı erkeğin maddî tazminat talebinin reddine, davalı kadının sair istinaf başvurusunun esastan reddine hükmedilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü kararının hatalı olduğu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığı, sosyal inceleme raporunda davalı kadının, davacı erkekten gayet iyi bahsettiğini, sadece bir tanığın müvekkilinin abonelikleri iptal ettirdiğini beyan ettiğini, diğer tanıkların bu yönde bir beyanının olmadığını, davalı tarafın iddialarının asılsız olduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararının hukuka uygun olduğunu belirterek, kusur belirlemesi ve reddedilen maddî tazminat talebi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

2.Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü kararının hatalı olduğunu beliterek, davacı erkeğin … isimli bir kadınla yaşamak sureti ile sadakatsiz olduğu, müvekkiline yüklenen kusurların hukuka uygun delillerle ispat edilemediği, tanık …’in husumet nedeni ile tarafsız beyanda bulunmadığı, diğer tanık beyanları kapsamında ispatlanan kusurun olmadığı, davacı erkeğin tam kusurlu olduğu, müvekkili yararına yoksulluk nafakası koşulları oluştuğu belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri yönünden bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylar bakımından kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, davalı kadın yararına yoksulluk nafakası verilmesi koşulları ile taraflar yararına tazminat verilmesine koşullarının oluşup oluşmadığı ve ortak çocuk …’e ilişkin velâyet düzenlemesinin üstün yararına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi ve 182 inci maddesi, 336 ncı maddesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 nci maddesi, 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, davalı kadın tarafından usulüne uygun şekilde dayanılmayan eşini aşağılama vakıasının davacı erkeğe kusur olarak yüklenilemeyeceğine karşın, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda yine de tarafların eşit kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,

Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.