Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/10728 E. 2023/1388 K. 29.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10728
KARAR NO : 2023/1388
KARAR TARİHİ : 29.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1267 E., 2022/1843 K.
DAVACI-DAVALI : … vekili Av. …
DAVALI-DAVACI : … vekili Av. …
DAVA TARİHİ : 12.10.2018 – 30.10.2018
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü, yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Akşehir 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2018/319 E., 2022/146 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davaların kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer’îlerine karar verilmiştir.

Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen esastan reddine, kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesi ile süresinde verdiği cevaba cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin müvekkiline ilgi göstermediğini, aşırı kıskançlık gösterdiğini, müvekkilinin evden çıkmasına izin vermediğini, müvekkiline baskı yaptığını, eş ve çocuğunun ihtiyaçlarıyla ilgilenmediğini, birlik yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkiline sürekli sözel ve fiziksel şiddet uyguladığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 162 nci maddesi uyarınca boşanmalarına, çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir-iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 500,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
1. Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; süresinde verdiği cevap ve karşı dava dilekçesi ile ikinci cevap ve karşı davada cevaba cevap dilekçesinde; kadının; birlik yükümlülüklerini ihmal ettiğini, müvekkiline saygı duymadığını, sürekli hakaret ettiğini, çocuğa sürekli şiddet uyguladığını, bağırıp çağırdığını, 1 ay okula göndermediğini, odalarını ayırdığını, cinsel ilişkiden kaçındığını, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, intihara teşebbüs ettiğini savunarak ve iddia ederek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğini sarsılması sebebiyle boşanmalarına, çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, müvekkili yararına yasal faizi ile birlikte 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-karşı davacı erkek vekili 22.04.2019 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; davacı kadın ile başka bir erkeğin aynı evde birlikte yaşadıklarını, kadının zina ettiğini belirterek tarafların öncelikle zina hukuki sebebiyle boşanmalarına, mümkün olmadığı takdirde evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kadına son olayda şiddet uyguladığının kesinleşen Sarayönü Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/184 E. Sayılı dosyası ile sabit olduğu, bu durumun pek kötü davranış boyutunda olduğu, bu nedenle kadının davasında haklı olduğu; erkeğin karşı davasında ıslah ile dayandığı zina hukuksal nedenine dayalı boşanma davası yönünden Sarayönü Asliye Hukuk Mahkemesince tedbiren velâyet dosyası yönünden aldırılan sosyal inceleme raporundaki ev sahibi komşuların beyanları, İl Emniyet Müdürlüğünden celp edilen idari soruşturma dosyasındaki bilgi sahibi beyanları, HTS kayıtları, emniyet ve savcılık dosyaları ve dinlenen tanık beyanları ile kadının erkeği aldattığı, dava dışı başka bir erkek ile gönül ilişkisinin olduğu, kadının komşuları olan ev sahipleri tarafından kadın ve bu şahsın karı koca olarak bilindikleri ve normal bir yaşantılarının olduğunun bildirildiği, tanık …’nın beyanına göre gönül ilişkilerinin devam ettiğine ve boşanmadan sonra kadın ve bu erkek şahsın evleneceğine dair beyanı bir bütün olarak değerlendirildiğinde her ne kadar ev sahiplerinin tanık olarak dinlediklerinde beyanlarını hatırlamadıklarını, yaşlı olduklarını, ilaç kullandıklarını bildirmiş iseler de sosyal inceleme raporunda dava dışı erkek şahsın mesleğine kadar bildikleri gözetildiğinde tanık olarak mahkememizce alınan beyanlarına itibar edilmeyeceği, Sarayönü Asliye Hukuk Mahkemesince alınan ve hükme esas alınan raporda bu kişilerin beyanlarında kısaca polis memuru olan başka erkekle evli olduğunu ifade ettikleri ve komşuları tarafından kadının dava dışı erkek şahıs ile karı koca olarak bilindiği, tarafların dayandığı diğer maddî vakıaların somut olarak ispat edilemediği, bir takım kusurların üzerinden geçen zaman gözetildiğinde af kapsamında kaldığı anlaşılmakla taraflara yüklenecek başkaca kusurun dosyaya yansımadığı, kadının evlilik birliği içerisinde sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının sadakat yükümlülüğü ihlali, zina sebebi ile ağır kusurlu, erkeğin ise kadına uyguladığı şiddet nedeniyle az kusurlu olduğu belirtilerek erkeğin zina sebebine dayalı karşı boşanma davasının kabulüne, kadının 4721 sayılı Kanun’un 162 nci maddesine dayalı asıl boşanma davasının kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun’un 161 inci ve 162 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, sosyal inceleme raporları ve dosya kapsamındaki değerlendirme neticesinde ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile şahsi ilişki tesisine, ortak çocuk yararına hükmolunan aylık 250,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibarıyla aylık 500,00 TL’ye artırılmasına, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına hükmolunan aylık 400,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibarıyla aylık 500,00 TL’ye artırılmasına, kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddine, erkek yararına 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin kusursuz olduğunu, erkeğin kusurlu olduğunu, erkeğin davasının ve manevî tazminat talebinin reddi gerektiğini, müvekkilinin tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddinin doğru olmadığını belirterek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, manevî tazminat, reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin kusursuz olduğunu, kadının kusurlu olduğunu, kadının davasının reddi gerektiğini, velâyetin babaya verilmesi gerektiğini, kadın yararına tedbir nafakası ile ortak çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına hükmolunmasının doğru olmadığını, kadının davasının münhasıran hayat kast sebebine dayalı olduğu halde pek kötü davranış sebebiyle boşanma hükmü kurulmasının doğru olmadığını belirterek; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, tedbir ve iştirak nafakaları yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğe verilen kusurların sabit olduğu, tanık beyanı ve ceza dosyası ile erkeğin kadına birden fazla şiddet uyguladığının ve erkeğin kadına hakaret ettiğinin sabit olduğu, kadının erkeğe hakaret ettiğinin sabit olduğu, kadının zina yaptığı hususunun sabit olmadığı, kadının eyleminin sadakat yükümlülüğünü ihlal boyutunda kaldığı, zira ev sahibi yan komşu sıfatı ile beyanları alınan şahısların sosyal inceleme raporunda her ne kadar kadının boşanıp Akşehir’e geldiğini, şuan evli olduğunu, eşinin isminin Halil olduğunu beyan etmiş iseler de bu şahısların uzman raporunda tanık sıfatı ile dinlenmedikleri, bilirkişi tarafından bilgi sahibi olarak beyanlarına başvurulduğu, adı geçen kişilerin mahkemede tanık olarak dinlendiklerinde ise kadının başka erkekle yaşamadığını beyan etmeleri karşısında dosya kapsamı ile kadının zina yaptığının ispatlanamadığı, taraflara yüklenen kusurlar karşısında geçimsizliğe sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları anlaşılmakla tarafların kusura yönelik istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, tarafların eşit kusurlu olduklarının tespitine; kadının zinasının ispat edilemediği halde zina nedenine dayalı boşanmaya karar verilmesi hatalı olmakla, davacı-karşı davalı kadının bu yöne ilişkin istinaf talebinin kısmen kabulü ile karşı davanın kabulü ve tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, erkeğin zina sebebine dayalı boşanma talebinin reddine, tarafların eşit kusurlu olduğu, eşit kusurlu erkek lehine manevî tazminat verilmesinin hatalı olduğu anlaşılmakla kadının bu yöne ilişkin istinaf talebinin kabulü ile erkeğin manevî tazminat talebinin reddine; kadının 11.02.2019 tarihinde işten 04 kodu ile belirsiz süreli iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı sebep bildirmeden sonlandırıldığı, eşit kusurlu kadın lehine tarafların ekonomik durumu göz önüne alındığında yoksulluk nafakası verilmemesinin hatalı olduğu belirtilerek kadının bu yöne ilişkin istinaf talebinin kabulü ile kadın lehine aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına, İlk Derece Mahkemesinin bu yönlere ilişkin hükümlerinin kesinleşerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiş; ayrılık döneminde çocuğun anneyle birlikte kaldığı, 3 adet sosyal inceleme raporunda çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin belirtildiği ve tüm dosya kapsamından velâyetin anneye verilmesinin doğru ve yerinde olduğu, kadın yararına tedbir nafakası ile ortak çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına hükmolunmasının doğru ve yerinde olduğu, kadına maddî ve manevî tazminat verilmemesinin doğru ve yerinde olduğu belirtilerek tarafların diğer istinaf talepleri reddedilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin istinaf başvurusunun kısmen esastan reddinin doğru olmadığını, Bölge Adliye Mahkemesince yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, erkeğin davasının reddi gerektiğini, müvekkilinin tazminat taleplerinin reddinin doğru olmadığını belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri yönünden bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin istinaf başvurusunun kısmen esastan reddinin doğru olmadığını, Bölge Adliye Mahkemesince yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, zinanın sabit olduğunu, davalarının zina sebebiyle kabulü gerektiğini, kadının davasının reddi gerektiğini, müvekkilinin manevî tazminat talebinin reddinin doğru olmadığını, kadının davasının münhasıran hayat kast sebebine dayalı olduğu halde pek kötü davranış sebebiyle boşanma hükmü kurulmasının doğru olmadığını; kadının başka erkekle yaşadığını, bu sebeple kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmolunmasının doğru olmadığını, kadın ve ortak çocuk yararına hükmolunan nafakaların fazla olduğunu, velâyetin müvekkiline verilmesi gerektiğini belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadının davasının kabulü, zina sebebiyle boşanmaya karar verilmemesi, kusur belirlemesi, reddedilen manevî tazminat talebi, nafakalar, velâyet yönünden bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, kadının davasının pek kötü davranış sebebiyle kabulü ile erkeğin evlilik birliğinin sarsılması nedenli davasının kabulünün yerinde olup olmadığı, erkeğin zina sebebine dayalı davasının kabulü için gerekli şartların mevcut olup olmadığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, erkek yararına manevî tazminat verilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası ile ortak çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesinin yerinde olup olmadığı, nafaka miktarları ile velâyet düzenlemesi noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 161 inci maddesi, 162 nci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi, 330 uncu maddesi, 336 ncı maddesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi, 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 inci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine ,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.