Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/10632 E. 2023/1401 K. 29.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10632
KARAR NO : 2023/1401
KARAR TARİHİ : 29.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/49 E., 2022/1132 K.
DAVA TARİHİ : 09.06.2017
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2017/257 E., 2019/115 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; müvekkil ile davalının evlendikten sonra davalının ailesinin evinde yaşamaya başladıklarını, müvekkilinin ailesi ile hiç görüştürülmediğini, sokağa dahi çıkmasına izin verilmediğini, davalıdan sürekli olarak şiddet gördüğünü, davalının müvekkili ile zorla şiddet uygulayarak normal ve normal olmayan yollardan cinsel ilişkiye girdiğini ve öldürmekle tehdit ettiğini, müvekkilinin yaşadığı travma nedeniyle psikiyatri servisinde tedavi görmek zorunda kaldığını ve halen atlatamadığını, davalının beyanlarının asılsız olduğunu, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ve devamında bir yarar kalmadığını beyanla tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine 50.000,00 TL manevî tazminata, aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap ve cevaba cevap dilekçesinde; davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu, davacının evlenmeden önce psikolojik tedavi gördüğünün gizlendiğini, müşterek konutu davacının terk ettiğini beyanla, davanın ve taleplerinin reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile: 18.02.2016 tarihinde evlenen tarafların boşanma yönündeki iradelerini mahkememiz huzurunda açıkça ve serbestçe açıkladıkları, bu aşamadan sonra evlilik birliğinin devamında taraflar, aileleri ve kamu düzeni bakımından korunmaya layık herhangi bir yararın kalmadığı, ortak hayatları fiilen sona ermiş olan tarafları, evliliğin devamına katlanmaya zorlamanın yarardan çok zararlı sonuçlar doğuracağı, evliliğin devamında kamusal ve kişisel hiçbir menfaat kalmadığı, ortak yaşamı temelinden sarsacak ve evlilik birliğinin devamına olanak vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmasına, davacı kadın lehine 5.000,00 TL. manevî tazminat ile aylık 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile manevî tazminat ve vekâlet ücreti yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile: boşanma kararının istinaf edilmemesi üzerine kesinleştiğini, mahkemece tarafların kusur belirlemesi yapılmaksızın karar verilip gerekçe ve hüküm oluşturulmasının usul ve yasaya uygun olmadığı, ancak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin altıncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma ve yargılamanın makul süre içerisinde tamamlanması ilkesinin ihlaline neden olmama hususu dikkate alındığında 5235 sayılı Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanun’un 33 ücnü maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi’nin yerine geçilerek hüküm kurma yetkisi ile dosya içeriğinde dinlenen tanık beyanları ve toplanan deliller ışığında tarafların kusur oranlarının belirlenebileceği göz önünde bulunduruldurularak ve taraflarca boşanma hükmü istinaf edilmediği için hükmün boşanmaya ilişkin bölümünün kesinleşmesi nedeniyle yanılgıya işaret edilerek işin esası incelenmekle; evlilik birliğinin temelden sarsılmasına neden olan olaylarda dayanılan ve ispatlanan maddî vakıalara göre, bağımsız ev açmayan ve eşine fiziksel şiddet uygulayan erkeğin kusurlu olduğu, kadından kaynaklanan bir kusurun varlığının ispat edilememesi nedeniyle davanın kabulü ile dava açmakla ayrı yaşamaya hak kazanan kadın lehine tedbir nafakası, erkeğin kusurlu davranışları nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan ve boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılan kadın lehine yasal koşulları oluştuğundan manevî tazminat ve yoksulluk nafakası verilmesinin doğru, miktarlarının sosyal ve ekonomik durumlarına göre makul olduğu gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili, ispat yükünün davacı tarafta olduğunu ve davacının beyan ve iddialarını ispatlayamadığını, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, manevî tazminat şartlarının oluşmadığını, nafaka ve devamına karar verilmesinin müvekkilinin mağduriyetine sebep olacağını beyanla, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile manevî tazminat yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki boşanma davasında kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası ile manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.