Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/10603 E. 2023/1319 K. 23.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10603
KARAR NO : 2023/1319
KARAR TARİHİ : 23.03.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2014 E., 2022/2006 K.
DAVACI-DAVALI : … vekili Av. …
DAVALI-DAVACI : … vekili Av. …
DAVA TARİHİ : 08.02.2021 – 04.03.2021
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : İncesu Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2021/25 E., 2022/32 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına, tarafların tazminat taleplerinin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit kusurlu olmaları nedeniyle ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı-karşı davalı erkek vekili tarafından, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ile kadın yararına hükmedilen nafakalar yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olması nedeniyle gerekçenin düzeltilerek kadının davasının ve yoksulluk nafakası talebinin reddine, erkek yararına maddî ve manevî tazminata karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından, kusur belirlemesi, reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri ile erkek yararına hükmedilen tazminatlar yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre İlk Derece Mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince kadının tazminat taleplerinin reddine dair verilen karara karşı davacı-karşı davalı kadın tarafından istinaf yoluna başvurulmamıştır. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurmayan davacı-karşı davalı kadının, bu yöne ilişkin temyiz hakkı da bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacı-karşı davalı kadının tazminat taleplerinin reddine yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Davacı-karşı davalı kadın vekilinin reddedilen yön dışında gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava ve cevaba cevap (karşı davaya cevap) dilekçelerinde özetle; tarafların 7 ay önce evlendiklerini, müvekkilinin davalı-karşı davacı tarafından fiziksel şiddet, aşağılama, hakaret ve tehdide maruz kaldığını, erkek ve ailesi tarafından müvekkiline kötü muamele uygulandığını, davalı-karşı davacının birlik yükümlülüklerini yerine getirmediğini, aralarında yaşanan ve mahrem olan her şeyi ailesine anlattığını, onların fikirlerini sorduğunu, mahremiyetinin kalmadığını, müvekkilinden uygunsuz cinsel isteklerde bulunduğunu, fiili livataya zorladığını, annesi covit olunca ona bakması için müvekkilini zorla götürdüğünü, davalı-karşı davacı ve ailesinin müvekkiline “senden tiksiniyoruz, seni kimse almaz” diyerek evden kovduklarını, müvekkilini yok saydığını, bunun üzerine müvekkilinin babaevine sığındığını, davalı -karşı davacının 19.01.2021 tarihinde Noter aracılığı ile müvekkiline eve dön ihtarında bulunduğunu, bu ihtar ile müvekkilinin varsa ihtardan önceye dayalı tüm kusurlarının karşı tarafça affedilmiş sayılacağını beyanla, asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, karşı davanın reddine, müvekkili lehine aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, hükmedilen nafakanın her yıl TÜFE/ÜFE oranında artırılmasına, müvekkili lehine 150.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap (karşı dava) ve ikinci cevap (karşı davaya cevaba cevap) dilekçelerinde özetle; iddiaların gerçek dışı olduğunu, tarafların kısa bir süre önce evlendiğini, evlilik süresince … ilinde ikamet ettiklerini, davacı-karşı davalının müvekkiline ve ailesine hakarette bulunduğunu, aşağılayıcı, onur kırıcı sözler söylediğini, davacı-karşı davalının hasta olduğu dönemde, kendisinin ve ailesinin götürdüğü yemekleri fırlatıp attığını, bağırıp çağırıp eşyalara zarar verdiğini, yemek yapıp kendisinin yediğini, artanını ise çöpe döktüğünü, yatağını ayırdığını, müvekkiline tokat atmak suretiyle fiziksel şiddet uyguladığını, gezmek için ailesiyle …’ye gittiğini, 15 gün kalacağını söylediğini, sonrasında telefon açıp … ya da …’de iş bulup gelmezse …’a dönmeyeceğini söylediğini, müvekkilinin, davacı-karşı davalıya eve dönmesi için … 14. Noterliğinin 19.01.2021 tarih ve 1230 yevmiye numaralı eve dön ihtarını gönderdiğini, bu ihtar üzerine eve dönmek istemeyen davacı-karşı davalı kendisini haklı göstermek için huzurdaki davayı açtığını beyanla asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili lehine 250.000,00 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve karşı dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, yapılan yargılama ve toplanan delillerden, kadının; eşine hakaret içerikli sözler sarf ettiği, evde fevri tavırlar sergilediği, erkeğin ise kadına onur kırıcı sözler sarf ettiği, eşini dövmek için üzerine yürüdüğü, gerçekleşen bu durum karşısında evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu, boşanma davası açmakla ayrı yaşamaya hak kazanan, düzenli işi ve geliri bulunmayan ve boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılan kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası koşullarının oluştuğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olmaları ve eşit kusurlu eş yararına tazminata hükmedilemeyeceği gerekçesiyle, asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, kadın lehine aylık 350,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; her ne kadar kararı süresinde istinaf etmiş ise de Mahkemeye hitaben sunduğu 15.08.2022 tarihli dilekçesi ile istinaf taleplerinden feragat ettiklerini beyanla dosyanın kesinleştirmesinin yapılmasını talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosya kapsamından da anlaşıldığı üzere müvekkilinin karşı tarafa ne fiziksel ne de psikolojik şiddet uyguladığını, müvekkilinin elinden geldiğince aile birliğini ayakta tutmaya çalıştığını, dosyadaki tanık beyanları ve diğer deliller değerlendirildiğinde karşı tarafın gerek müvekkil gerekse ailesi hakkındaki iddialarının yersiz ve dayanaktan yoksun olduğunu, tüm tanık beyanlarına ve dosya kapsamındaki diğer delillere göre müvekkilinin kusursuz olduğu anlaşılmasına rağmen Mahkemenin hatalı değerlendirme sonucu tarafları eşit kusurlu sayması ve hatalı bu kusur belirlemesi doğrultusunda kadının davasını ve nafaka taleplerini kabul ederek müvekkilinin tazminat taleplerini ise reddetmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu beyanla; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ile kadın yararına hükmedilen nafakalar yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi tarafından kadının açtığı boşanma davasında taraflar eşit kusurlu kabul edilmiş ise de kadının tam kusurlu olduğu, erkeğe yüklenebilecek ve dosya içerisinde ispat edilmiş bir kusurun bulunmadığı, tarafların iddia ve cevapları ile dinlenen tanık beyanlarının irdelenmesi sonucunda kadının, eşine hakaret ettiği, ev eşyalarını kırıp dökerek zarar verdiği, eşine şiddet uyguladığı, kafa dinlemek üzere babasının kendisini memlekete götürmesinden sonra ortak konuta dönmediği, bu davranışları ile evlilik birliğinin sarsılmasında tam kusurlu olduğu, erkeğe yüklenebilecek ve ispat edilen bir kusurun bulunmadığı, erkeğe İlk Derece Mahkemesi tarafından kusur olarak yüklenen onur kırıcı sözler sarf ettiği ve eşini dövmek için üzerine yürüdüğü vakıalarının ispat edilemediği, zira hakaret içeren sözleri hiçbir tanığın beyan etmediği gibi eşini dövmek için üzerine yürüme vakıası yönünden ise kadın tanıklarının da teyit ettiği üzere erkeğin tartışma sırasında sadece ayağa kalktığı, bu şekildeki bir davranışın tartışmalar sırasında olağan olduğu, bu nedenle bu vakıaların erkeğe kusur olarak yüklenmesinin hatalı olduğu belirlendiğinden erkeğe yüklenen bu kusurların kaldırılması gerektiği, bu durumda birliğin sarsılmasına neden olan olaylarda kadının tam kusurlu olup, erkeğin ise ispat edilen bir kusurunun bulunmadığı, kadın her ne kadar süresinde kararı istinaf etmiş ise de sonrasında sunduğu istinaftan feragat dilekçesi ile istinaf talebinden feragat ettiği, belirlenen ve değişen kusur durumuna göre evlilik birliğinin sarsılmasında tam kusurlu sayılan kadının açmış olduğu asıl boşanma davasının reddi gerektiği, İlk Derece Mahkemesi tarafından kadın lehine belirlenen yoksulluk nafakasının kadının tam kusurlu olmasından dolayı yasal koşulları oluşmadığı gerekçesiyle reddinin gerektiği, boşanmaya neden olan olaylarda daha fazla veya eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddî desteğini yitiren ve bu olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan davalı -karşı davacı erkek yararına, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı, paranın alım gücü ile beklenen menfaatlerin kapsamı ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirilmek suretiyle uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği belirtilerek, davalı -karşı davacı erkeğin kusur belirlemesi, kadının boşanma davasının kabulü, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile reddedilen kendi tazminat taleplerine yönelik istinaf isteminin kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin gerekçesinin açıklandığı şekilde kadının tam kusurlu olduğu, erkeğin ise kusurunun bulunmadığı şeklinde düzeltilmesine, kadının asıl davasının ve yoksulluk nafakası talebinin reddine, erkek yararına 15.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, reddedilen kadının asıl davasında harç, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı-karşı davalı kadın üzerinde bırakılmasına, erkeğin kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasına yönelik istinaf isteminin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı-karşı davacının müvekkiline evlilik birliği boyunca tehdit ve hakaret içerikli söylemlerde bulunduğunu, fiziksel şiddet uyguladığını, hem erkeğin hem de annesinin müvekkil üzerinde psikolojik baskı kurduklarını, erkeğin yaşanan tartışmalarda müvekkilinin üzerine yürüyerek darp etme eğiliminde olduğunu, dosyada yer alan fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere müvekkilinin muhtelif yerlerinde morluklar olduğunu, müvekkilinin ailesinin …’ de yaşaması ve …’ da kimsesinin olmaması sebebiyle evlilik birliği süresince müvekkilini ezmeye çalıştığını, ailesinin müdahalesine sessiz kaldığını, ailesinin yanında dahi müvekkilinin üzerine yürüyen erkeğin tarafların evlilik birliği içerisinde müvekkile fiziksel şiddet uyguladığının kabulünün gerektiğini, kaldı ki davalı -karşı davacı erkeğin müvekkiline terk (eve dön) ihtarında bulunduğunu, evlilik birliği boyunca fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddete uğrayan müvekkilinin tüm bunların üstüne erkeğe tazminat ödemeye mahkum edilmesinin ve müvekkilin yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddedilmesinin usul, kanun ve hakkaniyete aykırı olduğunu beyanla; kusur belirlemesi, reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri ile erkek yararına hükmedilen tazminatlar yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma ve fer’îleri istemine ilişkin davada, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesinin, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi kararının doğru olup olmadığı, erkek yararına tazminat verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi; 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri.

3.Değerlendirme
1. İlk Derece Mahkemesince erkeğe kusur olarak yüklenen vakıaların, Bölge Adliye Mahkemesince ispatlanamadığı gerekçesiyle erkeğin kusurlarından çıkarılmasına, kadına ise bir takım başka kusurlar eklenmek suretiyle boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu belirtilerek İlk Derece Mahkemesi kararının eşit kusur şeklindeki gerekçesinin düzeltilmesine karar verilmiş ise de tüm dosya kapsamından; her ne kadar erkeğe yüklenen “Kadını dövmek için üzerine yürüme” vakıasının ispatlanamadığı ve bu nedenle erkeğin kusurlarından çıkarılmasının doğru olduğu anlaşılmış olup erkeğe kusur olarak yüklenen diğer vakıa olan “Kadına onur kırıcı sözler sarf etme” vakıasının tanık ifadeleri ve erkeğin tanığa yönelik ikrar içeren beyanlarıyla ispatlandığı, bu nedenle bu vakıanın Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin kusurlarından çıkarılmasının doğru olmadığı anlaşılmaktadır. Bölge Adliye Mahkemesince, kadına İlk Derece Mahkemesince kusur olarak yüklenen ve kadın tarafından istinaf edilmeyerek kesinleşen “Eşine hakaret içerikli sözler söyleme” vakıasının yanında ayrıca “Ev eşyalarını kırıp dökerek zarar verme, eşine şiddet uygulama ve kafa dinlemek üzere baba evine gittikten sonra ortak konuta dönmeme” vakıaları da kusur olarak yüklenmiş ise de; erkeğin kadına … 14. Noterliğinin 19.01.2021 tarihli ve 1230 yevmiye numaralı eve dön ihtarını çektiği, davacı-karşı davalı kadın ise eldeki davayı 08.02.2021 tarihinde, ihtar tarihinden yaklaşık 20 gün sonra açtığı, tarafların bu süre zarfında bir araya gelmedikleri, bu durumda erkeğin ihtar tarihinden öncesine ait varsa kadının kusurlarını affetmiş, en azından hoşgörü ile karşılamış sayılacağının kabulü gerektiği, bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesince kadına kusur olarak yüklenen vakıaların af kapsamında kaldıklarından kadına kusur olarak yüklenmesinin doğru olmadığı, ne var ki İlk Derece Mahkemesince kadına kusur olarak yüklenen “Eşine hakaret içerikli sözler söyleme” vakıasının kadın tarafından istinaf edilmeyerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bu durumda kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları uyarınca eşine onur kırıcı sözler sarf eden erkek ile eşine hakaret içerikli sözler söyleyen kadının boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekirken yazılı olduğu şekilde davacı-karşı davalı kadının boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olduğunun kabulü doğru görülmemiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur yönünden bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

2. 4721 sayılı Kanun’un 175 inci maddesi uyarınca boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren olaylarda taraflar eşit kusurlu olup dosya kapsamından davacı -karşı davalı kadının, düzenli gelir getiren bir işinin ve malvarlığının bulunmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılmaktadır. 4721 sayılı Kanun’un 175 inci maddesi koşulları somut olayda davacı-karşı davalı kadın yararına gerçekleşmiştir. O halde, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın davacı-karşı davalı kadın tarafından istinaf edilmeyerek erkek yararına miktar yönünden oluşan usuli kazanılmış hakkın varlığı da gözetilmek suretiyle davacı-karşı davalı kadın yararına uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesi sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

3.Yukarıda birinci paragrafta açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren olaylarda taraflar eşit kusurlu olup, eşit kusurlu eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilemez. Davalı-karşı davacı erkek yararına 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası koşulları somut olayda gerçekleşmemiştir. O halde davalı-karşı davacı erkeğin maddî ve manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesi sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı-karşı davalı kadın vekilinin, kadının tazminat taleplerinin reddine yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve erkek lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat yönlerinden davacı-karşı davalı kadın yararına BOZULMASINA,

Temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.03.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.