Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/10562 E. 2023/1340 K. 23.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10562
KARAR NO : 2023/1340
KARAR TARİHİ : 23.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2627 E., 2022/2053 K.
DAVACI-DAVALI : … vekili Av. …
DAVALI-DAVACI : … vekili Av. …
DAVA TARİHİ : 14.08.2018 – 04.10.2018
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/70 E., 2022/418 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulü ile, karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulü ile, ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddine, kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2015 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocukları olduğunu, kadının, birlik görevlerini ihmâl ettiğini, hakaret ettiğini, duygusal şiddet uyguladığını, kıskanç olduğunu, ortak çocuğa fiziksel şiddet uyguladığını, iddia ederek asıl davanın kabulü ile evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, erkek yararına 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili karşı dava dilekçesinde özetle; asıl dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğunu, erkeğin, birlik görevini ihmâl ettiğini, alkol kullandığını, fiziksel şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini, sadakat yükümlülüğünü ihlâl ettiğini, tehdit ettiğini, düğünde takılan ziynet eşyalarının borçları olduğu gerekçesiyle alındığını iade edilmediğini, iddia ederek karşı davanın kabulü ile evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle tarafların boşanmalarına, asıl davanın reddine, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 450,00 TL tedbir nafakası, 450,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 600,00 TL tedbir nafakası, 600,00 TL yoksulluk nafakası, yasal faizi ile birlikte erkekten tahsil edilmek üzere 50.000,00 TL maddî tazminat, 50.000,00 TL manevî tazminat, ziynet alacağının aynen iadesine, aynen iadesinin mümkün olmaması durumunda bedel iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 15.10.2019 tarih ve 2018/470 Esas, 2019/588 Karar sayılı kararı ile kadının, birlik görevini ihmâl ettiği, eşine hakaret ettiği, kadının, erkeğe nazaran ağır kusurlu olduğu, erkeğin dava açmakta haklı olduğu gerekçesiyle asıl davanın 4721 Sayılı Türk Medeni Kanun’un (4721 Sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukla baba arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakası, aylık 300,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakası, 500,00 TL yoksulluk nafakası, erkeğin manevî tazminat talebinin, kadının ise maddî tazminat ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, kadının ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne karar karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından manevî tazminat, nafakalar, velâyet, vekâlet ücreti ve ziynet alacağı davası yönünden, davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından ise hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 24.01.2022 tarih ve 2020/182 Esas, 2022/158 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince tarafların talepleri ile ilgili değerlendirme yapılırken karşı boşanma davası ile ilgili kararın gerekçe ve hüküm kısmında bir açıklama yapılmadığı, taleple ilgili olumlu ya da olumsuz karar verilmediği, karşı boşanma davası hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, bu yönden denetlenecek bir hüküm bulunmadığı belirtilerek İlk Derece Mahkemesi kararının tamamının ortadan kaldırılmasına, usule uygun şekilde yargılama yapılıp sonucu uyarınca karar verilmek üzere dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, tarafların sair istinaf itirazlarının ise bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının, eşine hakaret ve beddua ettiği, ortak çocuğa fiziksel şiddet uyguladığı, erkeğin ise evliliğin huzur ve mutluluğunu tehlikeye düşürecek sıklıkta alkol aldığı ve telefonu ile karşı cinsten iş arkadaşı ile hayatın olağan akışına uygun olmayacak sıklıkta telefonla görüşerek ve yine karşı cinsten bir kadın ile gece geç saatlerde telefon ile birden fazla kez görüşerek eşi nezdinde cinsel ve duygusal yönden güven sarsıcı harekette bulunduğu, bu durumun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle, her iki davanın da 4721 Sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince, kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun yaşı, anne sevgi ve şefkatine muhtaç olduğu dikkate alınarak velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuğun yaşı, ihtiyaçları ve tarafların ekonomik ve sosyal durumu bir arada değerlendirildiğinde, ortak çocuk yararına dava tarihinden karar tarihine kadar aylık 300,00 TL tedbir nafakası, karar tarihinden iş bu karar kesinleşinceye kadar aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası, karar kesinleştikten sonra aylık 1.000,00 TL iştirak nafakası, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olmaları sebebiyle tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, boşanma davası açmakla ayrı yaşama hakkı kazanan kadın yararına tarafların ekonomik ve sosyal durumlar bir arada değerlendirildiğinde dava tarihinden karar tarihine kadar aylık 500,00 TL tedbir nafakası, karar tarihinden iş bu karar kesinleşinceye kadar aylık 600,00 TL tedbir nafakası, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam ya da ağır kusurlu olmadığı dikkate alındığında kadın yararına karar kesinleştikten sonra aylık 600,00 TL yoksulluk nafakası, kadının ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı-karşı davacı kadın istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince kusur belirlemesinin hatalı yapıldığı, hatalı kusur belirlemesi nedeniyle kadının maddî tazminat ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi ve ziynet alacağı davası yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince taraflara yüklenen kusurlar vaka yönünden doğru ise de kusurun ağırlığı konusunda yapılan tespitin hatalı olduğu, taraflara yüklenen kusurlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğu, kadının boşanmayla erkeğin maddî desteğini yitireceği ve erkeğin kusurlu davranışlarının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu dikkate alındığında kadın yararına maddî tazminat ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle kadının kusur belirlemesine ve tazminatlara yönelik istinaf itirazlarının kabulü ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, kusur durumu ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte erkekten tahsil edilmek üzere 40.000,00 TL maddî tazminat, 35.000,00 TL manevî tazminata, kadının diğer istinaf itirazlarının ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu ve tam kusurlu olan kadın yararına tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, tazminat miktarlarının çok olduğu ve tazminatın sebepsiz zenginleşme aracı olamayacağı belirtilerek kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

2.Davalı-karşı davacı kadın temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesince hükmedilen tazminatların miktarlarının, kusur durumu ve tarafların ekonomik, sosyal durumu bir arada değerlendirildiğinde az olduğu ve faize davanın açıldığı tarih itibariyle hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek tazminatların miktarları ve faiz başlangıç tarihi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında görülen karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasında, taraflar arasında evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet verecek nitelikte geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, kadın yararına maddî tazminat ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarları ile tazminatlara uygulanan faiz başlangıç tarihi noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 Sayılı Kanun) 323 üncü ve devam maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ve 371 inci maddesi; 4721 sayılı Kanunu’nun 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci, 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekilleri temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacı-karşı davalıya yükletilmesine,

Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının davalı-karşı davacıya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.