YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10466
KARAR NO : 2023/1174
KARAR TARİHİ : 21.03.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1716 E., 2022/1834 K.
DAVACI-DAVALI : … vekili Av. …
DAVALI-DAVACI : … vekili Av. …
DAVA TARİHİ : 29.07.2022 – 22.09.2022
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 7. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/495 E., 2022/555 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının davasının reddi ile erkeğin davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- davalı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; erkeğin ekonomik ve psikolojik şiddet uyguladığını, sadakat yükümlülüğüne aykırı davranarak aldattığını, tecavüz ettiğini, oldukça önem arz eden FMF hastalığını gizlediğini, ailesinin evlilik birliğine karışmasına ve onur kırıcı muamelelerde bulunmasına izin verdiğini, müşterek çocuklarına maddî ve manevî anlamda hiçbir yardımda bulunmadığını, sürekli para istediğini, cinsel dürtüleri yüksek olan erkeğin istemediği zamanlarda 5- 6 defa cinsel ilişki teklif ettiğini, bu kadar çok zorlaması ilişkiden soğuttuğunu, cinsel organına yeri geldiğinde elini yeri geldiğinde kolunu veya başka bir nesne sokmaktan zevk aldığını, bu durumdan dolayı eşinden tiksindiğini, evin içindeyken ayrıca sürekli cinsel organıyla oynamakta ve ellerini temizlemeden ekmeğe, ev eşyalarına, kadına ve bebeğine dokunduğunu, parası olmasına rağmen bu paraları evine, eşine ve kendi öz çocuğunun ihtiyaçları için harcamak yerine kumar bahis vb kötü alışkanlıkları olduğunu, evin giderlerini karşılamadığını, karşılasa da fazlası ile kadından istediğini, habersiz kararlar aldığını, hakaret ettiğini,ailesi ile görüşmesini istediğini, tehdit ettiğini, iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, kadın ve çocuk yararına ayrı ayrı 2000,00 TL tedbir nafakası ile devamında iştirak ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 200.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, kadının evlenmeden önce ailesi ile ilgili yalan söylediğini, babasının aldığı cezadan utandığı için söylemediğini, bunu sonradan öğrendiğini, ağabeyinin FÖTÖ örgütünden ihraç olduğunu, kadının da bu görüşe itibar ettiğini, iddia edildiği gibi kumar oynamadığını, borsa üzerinden yatırım yapmaya çalıştığını, hastalığında ilgilenmediğini, ailesi ile görüşmek istemediğini, sebepsiz evi terk ettiğini, erkeğe ve çocuğa karşı ilgisiz ve umarsız olduğunu, ailesine hakaret ve küfür ettiğini ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadının davasının reddine, velâyetin babaya verilmesine, erkek yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının hastanede eşini yalnız bıraktığı, babası tecavüz suçundan ceza evinde olmasına rağmen eşini kandırarak babasının ölü olduğunu söylediği ve evi sebepsiz yere terk ettiği, erkeğin de kadına küfür ettiği , belirlenen kusurlara göre kadının ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereğince kadının davasının reddine, erkeğin davasının kabulüne, velâyetin anneye verilmesine, kadının tazminat ve nafaka taleplerinin reddine, erkek yararına 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminata hükmedildiği,müşterek çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve 1.000,00 TL iştirak nafakasına, “…müşterek çocuk ile babası arasında; her ayın 1. ve 3. Cumartesi sabah saat: 10:00’dan pazar günü akşam saat: 17:00’ye kadar, dini bayramların 2. günü sabah saat:09:00’dan akşam saat:17:00’ye kadar, yarıyıl tatilinin 1. Günü sabah saat 10;00 dan 7. Gün akşam saat 17;00 a kadar, 1 temmuz- 31 Temmuz tarihleri arasında; 1 Temmuz sabah saat: 09:00’dan 8 Temmuz saat:17:00’e kadar babası ile , 9 Temmuz sabah saat: 09:00’dan 16 Temmuz saat:17:00’e kadar annesi ile, 17 Temmuz sabah saat: 09:00’dan 24 Temmuz saat:17:00’e kadar babası çocuk arasında yatılı…” kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı- davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, bu hatalı belirlemeye göre davasının reddinin hatalı olduğunu, erkeğin psikolojik ve cinsel şiddetine maruz kaldığını, aldatılmış ve tecavüze uğramış olduğunu, hasta annesine bakmasının nasıl kusur olarak değerlendirildiğini anlamadığını, babasının aldığı cezayı bildiklerini, kadının kusurlarının ise ispatlanamadığını, erkeğin davasının kabulünün hatalı olduğunu, çocuğun henüz 2,5 yaşında olduğunu, anne sütü ile beslendiğini uzun süreli yatılı ilişkinin çocuğun menfaatine aykırı olduğunu ileri sürülerek, kararın erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadının reddedilen davası ile tazminat ve nafaka taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, kişisel ilişkinin şekli ve süresi yönünden kararın kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı- davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının dava dilekçesinde belirttiği iddiaların elim verici ve nezaket dışı olduğunu, asılsız iftiralar attığını, hastalığında ilgilenmediğini, babasının aldığı cezanın cinsel istismar olduğunu gizlediğini, kadının tam kusurlu olduğunu, belirlenen kusurlara göre tazminat miktarlarının az olduğunu, velâyetin babaya verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın gerekçenin düzeltilerek, tazminat miktarları ile velâyet ve kişisel ilişki yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde erkeğin, kadının ailesi ile görüşmesini istemediği, kardeşinin kadına hakaretine sessiz kaldığı, ailesinin evliliğe müdahalesine sessiz kaldığı,kadının ise erkeğin ameliyatı ve tedavisinde ilgilenmediği, destek olmadığı, tarafların gerçekleşen kusurlu davranışlarına göre boşanmaya neden olan olaylarda kadın hafif kusurlu, erkek ağır kusurlu olduğu, İlk Derece Mahkemesinin kusurun gerekçesinin düzeltilerek her iki davanın da kabulüne karar verilmesi gerektiği; boşanmaya neden olan olaylardaki kusurların aynı zamanda kadının kişilik hakları saldırı niteliğinde olduğu, kusurun dereceleri, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, boşanma nedeniyle zedelenen mevcut ve beklenen menfaatleri, paranın alım gücü ve tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata karar verilmesi gerektiği, davacının nafaka yanında yıllık artış oranın ile artırım talep ettiği ve Mahkemece bu hususta bir karar verilmediği, çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişki düzenlemesi yerinde olmadığı gerekçesi ile erkeğin kusura yönelik, kadının ise davasının reddi, kusur belirlemesi, kadının reddedilen maddî ve manevî tazminat talebi, erkek yararına hükmedilen tazminatlar ile kişisel ilişki süresine ve nafakaların artış talebine yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili kısımlarının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle, gerekçenin düzeltilerek, kadının davasının kabulüne, erkeğin tazminat taleplerinin reddine, kadın yararına 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata, iştirak nafakasına her yıl Tüik tarafından belirlenen TÜFE oranında artış uygulanmasına, “…müşterek çocuk ile baba arasında; her ayın 1. ve 3. Cumartesi günleri cumartesi günü saat 10:00 ile, Pazar günü saat 18:00 arasında, dini bayramların 2. ve 3. Günleri 2. Gün saat 10:00’dan, 3. günü saat 18:00’a kadar, her yıl 1 – 10 Temmuz tarihleri arasında 1 Temmuz günü saat 10.00’dan 10 Temmuz saat 18.00’a kadar yatılı olacak şekilde…” kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiştir.
2. İlk Derece Mahkemesince velâyete ilişkin sosyal inceleme raporu alındığı, alınan raporda müşterek çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin çocuğun yararına olacağının belirtildiği, müşterek çocuğun yaşının küçük olması nedeniyle anne bakım ve şefkatine ihtiyaç duyacağı görülmekle Mahkemece yapılan velâyet düzenlemesinin yerinde olduğu, kadının az da olsa kusurunun bulunduğu bu nedenle erkeğin davasının kabulüne karar verilmesinin doğru olduğu, kusur belirlemesine göre ağır kusurlu erkek yararına tazminata karar verilemeyeceği belirtilerek tarafların sair istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı – davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesinin erkeğe yüklediği kusurların dışında psikolojik ve cinsel şiddete maruz kaldığını, aldatılmış ve tecavüze uğramış olduğunu, kadının kusurlarının ise ispatlanamadığını, erkeğin davasının kabulünün hatalı olduğunu, çocuğun henüz 2,5 yaşında olduğunu, anne sütü ile beslendiğini uzun süreli yatılı ilişkinin çocuğun menfaatine aykırı olduğunu ileri sürülerek, kararın erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadın yaranına hükmedilen tazminat ve nafaka miktarı ile kişisel ilişkinin şekli ve süresi yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı – davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kadının dilekçesinde, babası nedeniyle yaşadığı travmaları, bu durumu eşinden ve ailesinden gizlediğini, son derece elim ve nezaket dışı iddiaları ile algı yaratmaya çalıştığını, kadının tam kusurlu olduğunu ve davasının reddi gerektiği, kadın yararına hükmedilen tazminat ve nafakaların yersiz olduğunu, velâyet ve kişisel ilişki düzenlemesinin isabetsiz olduğunu dair kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesi, davaların kabulü ve kadın yararına tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, erkeğin tazminat taleplerinin reddinin doğru olup olmadığı, tazminat ve nafaka miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, kişisel ilişki düzenlemesi noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi, 330 uncu maddesi; 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre ve özellikle kişisel ilişkinin değişen şartlara göre her zaman yeniden düzenlenebileceğinin anlaşılmasına göre davacı- davalı kadının tüm, davalı – davacı erkeğin aşağıdaki pragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında yapılan yargılama sonucunda; Bölge Adliye Mahkemesince, boşanmaya neden olan olaylarda, davacı- davalı kadının az kusurlu olduğu kabul edilerek her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de, Bölge Adliye Mahkemesince erkeğe yüklenen ailesinin müdahalesine sessiz kalma vakıasının dinlenilen tanık beyanları ile ispatlanamadığı, ispatlanmayan vakıaların taraflara kusur olarak yüklenemeyeceği, erkeğin diğer kusurlarının ise gerçekleşmiş olduğu, kadına yüklenen kusurlu davranışların yanında kadının ayrıca erkeğe ve erkeğin kardeşine hakaret ettiği, kadına bu kusurunda yüklenmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Bu hale göre boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekirken Bölge Adliye Mahkemesince hatalı kusur belirlemesi ile hüküm kurulması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
3. 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereğince eşit kusurlu eş yararına maddî- manevî tazminata hükmedilemez. Somut olayda, kadın yararına 4721 sayılı Kanun’nun 174 üncü madde de belirtilen tazminat koşulları oluşmamıştır. Bu husus nazara alınmadan kusur durumunun hatalı belirlenmesi ve bu yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat yönünden BOZULMASINA,
2. Davacı- davalı kadın vekilinin tüm, davalı – davacı erkeğin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz eden davacı-davalıya yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davalı-davacıya iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.