Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/10458 E. 2023/856 K. 07.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10458
KARAR NO : 2023/856
KARAR TARİHİ : 07.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer’îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; tarafların 2017 yılında evlendiklerini, 1 tane müşterek çocuklarının olduğunu, davalının sebepsiz yere evi terk ettiğini, sonrasında başka bir bayanla birlikte yaşadığını öğrendiğini, davalının gittiği kızın ailesiyle görüştüğünde bu olayın doğru olduğunu öğrendiğini, davalının, müvekkiline ve ailesine küfür ve hakaret ettiğini iddia ederek evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı olarak boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, müvekkili için aylık 1.500,00 TL tedbir, 1.500,00 TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuk için aylık 500,00 TL tedbir, 500,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesini, müvekkili lehine 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekilinin cevap ve ikinci cevap dilekçesinde; davacı kadının, evliliğin yükümlülükleri olan sevgi, saygı, büyüklere hürmet, misafirperverlik, örf ve adet geleneklere göre evlilik birliğini devam ettirmekten yana olmayan fikre sahip olduğunu, ruhen ayrı dünyaların insanı gibi davranıp kendine has bir dünya yaratarak kocasına ve çevresine sorumluluklarını yerine getirmediğini, kocasına haber vermeden sık sık evden ayrıldığını, nereye gittiğini söylemediğini, kadın eşin ağır kusurlu olduğunu iddia ederek davacı ile davalının evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı olarak boşanmalarına, fikren ve ruhen ayrılıklar yaratarak örf ve adetleri hiçe sayıp kocasına karşı yükümlülüklerini yerine getirmeyen ve haksız olan davacı kadından erkek lehine 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini, müşterek çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı erkeğin davacı eşine ve eşinin ailesine küfür ve hakaret ettiği, müşterek hanenin ihtiyaçları ile ilgilenmediği, evlilik birliği devam ederken K. A. isimli bir kadın ile kaçtığı ve bir süre aynı hanede konaklayarak eşine karşı sadakat yükümlüğünü ihlal ettiği, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu evlilik birliğinin davalı erkeğin ağır kusurlu davranışları nedeni ile temelinden sarsıldığı ve davacı kadının ortak hayatı sürdürmesinin beklenemeyeceği gerekçesiyle tarafların boşanmalarına, denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli Sosyal İnceleme Raporu da dikkate alınarak müşterek çocuğun velâyetinin davacı annesine verilmesine baba ile şahsi ilişki tesisine, müşterek çocuk için aylık 250,00 TL tedbir, 500,00 TL iştirak nafakası, davacı kadın için aylık 550,00 TL tedbir, boşanmakla yoksulluğa düşeceğinden 750,00 TL yoksulluk nafakası ile boşanmakla en azından eşinin desteğinden yoksun kalacağı, kişilik haklarına saldırı oluştuğu belirtilerek kadın lehine 30.000,00 TL maddî, 45.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müşterek çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin doğru olmadığını, müşterek çocuk lehine verilen nafaka kararının kaldırılması gerektiğini, evlilik birliğinin sarsılmasında davacı kadının kusurlu olduğunu, kadın lehine verilen maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası şartlarının oluşmadığını kaldırılması gerektiğini beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesinin kararında erkeğe izafe edilen kusurların gerçekleştiği, erkek tarafından kadına izafe edilen kusurların ispatlanamadığı, davalı erkek tanıklarının beyanlarının geçimsizliği ispata elverişli olmadığı, İlk Derece Mahkemesince evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı erkeğin ağır kusurlu olduğu belirtilmiş ise de kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre erkeğin ağır kusurlu değil, tam kusurlu olduğunu, herhangi bir geliri ve malvarlığı bulunmayan kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, davacı kadın ve müşterek çocuk için hükmedilen nafakaların kabulü ve miktarının isabetli olduğu, boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve beklenen menfaatlerin kapsamı birlikte değerlendirildiğinde kadın lehine hükmedilen tazminatların kabulü ve miktarının isabetli olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararında, boşanma yönünden temyiz etmediklerini, velâyetin tevdii nin hatalı olduğunu, müşterek çocuk ve kadın lehine hükmedilen nafaka yine kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminatın kabulü ve miktarının hatalı olduğunu, evlilik birlikteliğinin sarsılmasında kadının kusurlu olduğunu tazminat taleplerinin reddinin doğru olmadığını beyan ederek kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tazminatlar, nafakalar, velâyet ile reddedilen tazminat talepleri yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ile kadın ve çocuk yararına hükmedilen nafakaların şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, nafaka ve tazminatların miktarının yüksek olup olmadığı, velâyet düzenlemesi noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci, 330 uncu maddesi, 336 ncı maddesinin, 339 uncu maddesinin birinci fıkrası, 343 üncü maddesinin birinci fıkrası, 346 ncı maddesinin birinci fıkrası; 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi; Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme 3 üncü maddesi; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi 1 inci maddesi; 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 4 üncü maddesinin (b) bendi hükümleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.