Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/10457 E. 2023/916 K. 09.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10457
KARAR NO : 2023/916
KARAR TARİHİ : 09.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın tarafların vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı- karşı davalı kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; erkeğin aynı iş arkadaşıyla sadakatsiz davranışları olduğunu, telefonuna şifre koyduğunu, telefonunu sakladığını, cinsel ilişkiden kaçındığını, sosyal ortamlara eşi ile katılmak istemediğini, sürekli intihar etmeyi düşündüğünü söylediğini, eve geç geldiğini, ilgisiz olduğunu, yalanlar söylediğini, eşini birlikte olduğu kadın ile kıyaslayarak aşağıladığını, diğer kadın ile ilişkisinin işyerinde konuşulduğunu, en son evi terk ettiğini, terk ettikten sonra birlik görevlerini yerine getirmediğini ve eşine hakaret ettiğini iddia ederek tarafların zina, mümkün olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocukların her biri için aylık 4.000, 00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile kadın için aylık 4.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 1.000.000,00 TL maddî, 1.000.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı- karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava ile karşı davaya cevaba cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların doğru olmadığını, erkeğin telefonuna şifre koymasının sebebinin ortak çocukların telefonu kullanarak bozmalarını engellemek olduğunu, telefona konulan şifrenin kadın eş tarafından bilindiğini, kadının sadakatsizlik iddiasında bulunduğu üçüncü kişinin erkeğin sosyal arkadaşı olduğunu, kadının kıskanç davranışlar sergilediğini, sürekli eşini takip ettiğini, erkeğin 2020 yılının Temmuz ayında üçüncü kişi ile iş çıkışında iş konuşmak için yemek yediğini, kadının eşini sürekli boşanmakla tehdit ettiğini, kadının erkeğin ailesi ile problem yaşadığını ve onları istemediğini, eşini işten attırmakla tehdit ettiğini, lüks yaşantı özentisinde olduğunu, eşinin gelirini aşağıladığını, eşinin kendisine ait sosyal çevresi olmasını istemediğini, en son olayda erkeği kovduğunu ve akabinde de evin kilidini değiştirdiğini, çocukların bakımı ile ilgilenmediğini iddia ederek; asıl davanın reddini istemiş, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, çocuklar için tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesine, erkek lehine 1.000.000,00 TL maddî, 1.000.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının eşinin zina yaptığına dair iddialarını ispatlayamadığı ancak boşanmaya sebebiyet veren ve gerçekleşen olaylarda sürekli ve gizli bir şekilde telefonla konuşan, başka bir kadına ilgi duyup sürekli o kadından bahsederek güven sarsıcı davranışlar sergileyen ve eşi ile sosyal ortamlarda bulunmaktan kaçınan erkeğin tam kusurlu olduğu, kadın eş lehine tazminat ve nafakalara hükmedilmesinin yasal koşullarının bulunduğu, ortak çocukların velâyetinin, sosyal inceleme raporu da dikkate alındığında, annelerine verilmesinin üstün yararlarına uygun olduğu gerekçesi ile; erkeğin davasının reddine, kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocukların her biri için dava tarihinden boşanma kararının kesinleşmesine kadar aylık 1.250,00 TL tedbir nafakasının babadan alınarak anneye verilmesine, aynı miktar nafakanın boşanma kararının kesinleşmesinden sonra iştirak nafakası olarak devamına, kadın için dava tarihinden boşanma kararının kesinleşmesine kadar aylık 1.500,00 TL tedbir nafakasının erkekten alınarak kadına verilmesine, aynı miktar nafakanın boşanma kararının kesinleşmesinden sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, 60.000,00 TL maddî ve 60.00,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine, kendisini vekil ile temsil ettiren kadın lehine her iki dava için ayrı ayrı vekâlet ücreti takdirine ve yargılama giderlerinin erkeğe yüklenmesine karar verilmiştir

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde tarafların vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı kadın vekili istinaf başvurusunda özetle; erkeğe güven sarsıcı davranış olarak yüklenen kusurların aslında sadakatsizlik boyutunda olduğunu, ayrıca erkeğe cinsel ilişkiden kaçındığı vakıasının da kusur olarak yüklenmesi gerektiğini, dava tarihinden itibaren geçen süre içinde erkeğin maaşının arttığını, kusur durumu ve erkeğin ekonomik durumu dikkate alındığında nafaka ve tazminat miktarlarının yetersiz kaldığını belirterek; kusur belirlemesi ve tazminatlar ile nafakaların miktarı yönünden kararın kaldırılarak talepleri gibi hüküm kurulmasını talep etmiştir.

2.Davalı- karşı davacı erkek vekili istinaf başvurusunda özetle; erkeğin hangi sebeplerle kusurlu bulunduğunun gerekçelendirilmediğini, kadının tanık beyanları ve telefon kayıtları ile iddialarını ispatlayamadığını, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kadının tam kusurlu olduğunu, kadın lehine tazminat ve nafakalara hükmedilmesi koşullarının bulunduğu düşünüldüğünde de miktarlarının fazla olduğunu, velâyet konusunda sosyal inceleme raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını belirterek; kadının davasının kabulü, erkeğin davasının reddi, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, nafakalar, velâyet ve yargılama giderleri ve vekâlet ücretleri yönünden kararın kaldırılarak talepleri gibi hüküm kurulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı- karşı davacı erkek vekili temyiz başvurusunda özetle; istinaf başvuru dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek kadının davasının kabulü, erkeğin davasının reddi, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, nafakalar, velâyet ve yargılama giderleri ve vekâlet ücretleri yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak ve birliğin devamına imkân vermeyecek derecede bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin boşanma davasının reddi ve kadının boşanma davası ve fer’î taleplerinin kabulünün yerinde olup olmadığı, çocukların üstün yararının velâyetlerinin hangi tarafa bırakılmasını gerekli kıldığı, yasal koşulları varsa fer’îlerin miktarının hakkaniyete ve tarafların ekonomik durumlarına uygun olup olmadığı ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin erkeğe yüklenmesinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 323 üncü maddesi, 326 ncı maddesinin birinci fıkrası, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası; 169 uncu, 174 üncü, 175 inci ve 182 nci maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı- davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.