Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/10455 E. 2023/1168 K. 21.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10455
KARAR NO : 2023/1168
KARAR TARİHİ : 21.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1540 E., 2022/1607 K.
DAVACI-DAVALI : …
DAVALI-DAVACI : … Av. …
DAVA TARİHİ : 02.11.2018 – 07.04.2021
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Yahyalı Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2022/1 E., 2022/63 K.

Taraflar arasındaki erkeğin terditli olarak açtığı evliliğin nispi butlanla iptali olmadığı takdirde boşanma ve kadının birleşen boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddine, kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer’îlerine karar verilmiştir. Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak eksikliklerin tamamlanmak üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin nispi butlan talebi ile boşanma talebinin reddine, kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer’îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraflar tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddine, kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraflar tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı-davalı erkek dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; kadının bakire olmadığını zifaf gecesi öğrendiğini, davalı tarafından yanıltıldığını, olay sonrası davalı ile hastaneye gittiğini, kadın doğum uzmanı tarafından kadının bakire olmadığına ilişkin bilgi verildiğini, bu konuda mahkeme tarafından rapor alınmasını talep ettiklerini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un (4721 sayılı Kanun) 149 uncu ve 150 nci maddeleri gereğince evliliğin iptaline aksi takdirde 166 ncı maddesi gereğince boşanma talebinin kabulüne ve tarafların boşanmalarına, erkek yararına 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin, zifaf gecesi birliktelik sırasında kan gelmediği için hastaneye götürdüğünü, alınan raporda kızlık zarının elastik olduğunu, birleşme ile yırtılmanın olmayacağının belirtildiği, bunun üzerine yeniden birlikte olduklarını ve yine kanamanın olmaması nedeniyle baba evine bırakıldığını, korkunç bir iftira atıldığını, onurunu zedelediğini, dosyaya sunulan ses kaydının hukuka aykırı delil olduğunu ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulüne ve tarafların boşanmalarına, kadın yararına 1.000,00 TL tedbir ve 2.000,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 01.07.2021 tarih ve 2018/379 Esas, 2021/291Karar sayılı kararı ile doktor tarafından yapılan açıklamalara rağmen eşinin bakire olduğuna ikna olmadığı, bakire olduğunu kanıtlaması için davacının dayısının evinde yeniden cinsel ilişkiye girmeye zorlandığı, yine kanama olmayınca davalının kendisi adına psikolojik ve cinsel bir işkenceye dönüştüğü, tazminat şartlarının gerçekleştiği ancak evlilik birliğinin sağladığı ortak yaşamın taraflar arasında hiç kurulmamış olması ve fiilen sadece 2 gün süren bir evlilik nedeniyle nafaka bağlanmasının hakkaniyet kurallarına uygun düşmeyeceği gerekçesi ile 4721 Sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince erkeğin boşanma davasının reddi ile kadının boşanma davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına kadın yararına 30.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, nafaka talebinin reddi karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulünün hatalı olduğu, kusur belirlemesi ile kadın yararına hükmedilen tazminatların hatalı olduğu yönünden; davalı-davacı kadın vekili ise reddedilen nafaka talepleri yönünden istinaf başvurularının kabulü ile kararın kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmişlerdir.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin 04.11.2021 tarih ve 2021/1530 Esas, 2021/1622 Karar sayılı kararı ile davacı-davalı erkeğin dava dilekçesinde ki talebinin terditli olarak evliliğin nispi butlan nedeniyle iptali olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma kararı verilmesi şeklinde olmasına karşın, erkeğin sadece boşanma talebi varmış gibi inceleme yapıldığı, kadının birleşen davasının olmasına karşın karar başlığında birleşen davaya ilişkin bir açıklama olmamasına karşın gerekçesinde belirtilerek çelişki yaratıldığı, boşanma kararı verilen kararın gerekçesinde de kusur tartışmasının açık şekilde yapılmadığı, kararın bu haliyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 294 üncü ve 297 nci maddelerine aykırı olduğu gerekçesi ile hükmün kaldırılarak belirtilen eksikliklerin giderilmesi için İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, tarafların diğer istinaf başvurularının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile evliliğin nispi butlanla iptalinin şartlarının gerçekleşmediği, kadının boşanmaya neden olabilecek bir kusurun ispatlanmadığı, erkeğin ise doktorun açıklamasına rağmen inanmadığı, kadına psikolojik ve cinsel şiddet uyguladığı doktor tarafından yapılan açıklamalara rağmen eşinin bakire olduğuna ikna olmadığı, bakire olduğunu kanıtlaması için davacının dayısının evinde yeniden cinsel ilişkiye girmeye zorlandığı, yine kanama olmayınca davalının kendisi adına psikolojik ve cinsel bir işkenceye dönüştüğü bu nedenle tam kusurlu olduğu gerekçesi ile erkeğin 4721 sayılı Kanun’un 149 uncu ve 150 nci maddesine dayalı açılan evliliğin nispi butlanla iptali talebinin ve 166 ncı maddesi gereğince açılan boşanma davasının reddine, kadının açtığı boşanma davasının 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince kabulüne, tarafların boşanmalarına kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafkasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına 30.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-davalı erkek istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen kararda kusur tespitinin hatalı olduğunu, maddî-manevî tazminat ve tedbir nafakasına hükmedilmesinin hatalı olduğunu ve miktarının yüksek olduğunu ileri sürerek, kararın kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; tedbir nafakası miktarının düşük olduğunu ve yoksulluk nafakasına hükmedilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların tüm delillerinin toplandığı, toplanan tüm deliller uyarınca davanın nitelendirilmesinde, delillerin değerlendirilmesinde ve bu doğrultuda tarafların belirlenin kusurlarında ve de belirlenmiş olan kusurların ağırlık derecelerinde, kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinde ve maddî tazminatın miktarında her hangi bir isabetsizliğin bulunmadığı, boşanma davasının açıldığı günden, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar kadın yararına 4721 sayılı Kanun’un 169 uncu maddesi gereğince tedbir nafakasına hükmedilmesinde ve hükmedilen nafakanın miktarında isabetsizlik olmadığı boşanmaya sebep olan olaylarda kadının daha ağır kusurlu olmadığı, her hangi bir geliri ve mal varlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceğinin gerçekleştiği, kadının yoksulluk nafakası talebinin kabul edilmesi gerektiği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlilikte geçen süre ve yaşları da dikkate alındığında kadın yararına 4721 sayılı Kanun’un 176 ncı maddesinin birinci fıkrası nazara alınarak, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak, bir defaya mahsus olmak üzere tek seferde toplu olarak ödenmek üzere yoksulluk nafakasına hükmedilmesine karar verilmesi gerektiği, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde kadın yararına hükmedilen manevî tazminat miktarının yüksek olduğu gerekçesi ile yoksulluk nafakası ile manevî tazminatın miktarına yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın yararına bir defaya mahsus olmak üzere 15.000,00 TL toplu yoksulluk nafakası ile kadın yararına 40.000,00 TL manevî tazminata, tarafların sair istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı-davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğu, erkeğin hassas olduğu konuda hikaye uyduracak kadar rahat olduğunu, kendisinin hem bakire olduğunu ve hem de başkası ile birliktelik yaşadığını söylemesinin doğal olarak erkeği hayal kırıklığına uğrattığı, kadın yararın tazminat ve nafaka koşullarının oluşmadığı, toptan yoksulluk verilmesinin de hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; belirlenen kusurlara göre hükmedilen tazminat miktarlarının az olduğu, adının dul olarak anılmasına neden olduğu, yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin doğru olduğu ancak bunun aylık şekilde ödenmesi gerektiği ile miktarının az olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, erkek tarafından terditli olarak açılan evliliğin nispi butlan nedeniyle iptali olmadığı takdirde boşanma davasına karşı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına hükmedilen tazminat ve yoksulluk nafakası verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, tazminat ve nafaka miktarlarının uygun olup olmadığı ve toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 176 ncı maddesi. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.