Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/10442 E. 2023/866 K. 07.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10442
KARAR NO : 2023/866
KARAR TARİHİ : 07.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/475 E., 2022/816 K.
DAVACI- DAVALI : … vekili Av. …
DAVALI- DAVACI : … vekili Av. …
DAVA TARİHİ : 27.11..2020
KARAR : Kısmen kabul, yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/836 E., 2021/1216 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve kadının açtığı tedbir nafakası davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının boşanma ve tedbir nafakası davasının kabulü ile erkeğin boşanma davasının reddine karar verilmiştir.

Kararın erkek vekili tarafından her üç davaya yönelik istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak erkeğin nafakaya ÜFE oranında artış uygulanmasına ilişkin istinaf talebinin kabulüne ve sair itirazların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı kadın vekilince tazminatların miktarı, erkek vekilince her üç dava yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre kadın yararına bağımsız tedbir nafakasında hükmedilen ve erkek tarafından temyize konu edilen tedbir nafakası toplam miktarı yıllık 18.000,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla davalı-davacı erkek vekilinin, kadının bağımsız açılan tedbir nafakası davasına yönelik temyiz dilekçesinin reddine vermek gerekmiştir.

6100 sayılı Kanun’un öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen kararda tazminatlar yönünden davalı-davacı erkek tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davalı-davacı erkek vekilinin istinaf başvurusu da esastan reddedilmiştir. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurmayan davacı-davalı kadının Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararına karşı temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacı-davalı kadının temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davalı-davacı erkek vekilinin reddedilen yön dışındaki itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Davacı-davalı kadın vekili tedbir nafakası istemli dava dilekçesinde özetle; erkeğin evi terk ettiğini, başka bir kadın ile beraber yaşadığını, eş ve çocukların ihtiyaçlarını karşılamadığını, mal varlıklarını 3. kişilere devrettiğini belirterek aylık 2.500,00 TL tedbir nafakasına, nafakanın her yıl TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davacı-davalı kadın vekili birleşen boşanma dava dilekçesinde özetle; erkeğin hakaret ettiğini, şiddet uyguladığını, evi terk ederek … adlı bir kadınla yaşadığını, mal varlığını birlikte olduğu kadına veya güvendiği başka kişilere devrettiğini belirterek karşı davanın reddine, asıl dava ve birleşen davanın kabulüne ve tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, faiziyle birlikte erkek lehine 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; ortak çocuk … ve kadın adına şirkette ortak olduğunu, ortak çocuk …’in işletmeyi yürütemediğini, borçlandığını, daha sonra bu şirketi kapatmak zorunda kaldığını, kadın ve ortak çocuk üzerine ev olduğunu, daha sonra bu evi sattıklarını, kadının bir kısım malvarlığını çocuk …’e devrettiğini, kadının erkeği ailesine karşı sürekli kışkırttığını, ailesi ile uzun zamandır küs yaşadıklarını, izinsiz olarak erkeğin cebinden para aldığını belirterek, asıl davanın reddi ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kadına maddî ve manevî destek olmadığını ve sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğinden bahisle evlilik birliğini sona erdiren olaylarda erkeğin tamamen kusurlu olduğunu belirterek, kadının tedbir nafakasına ilişkin davasının kabulüne, kadın lehine aylık 1.500,00 TL tedbir nafakasına, nafakaya her yıl ÜFE oranında artış uygulanmasına, kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın lehine 40.000,00 TL maddî, 40.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine ve erkeğin boşanma davasının reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, her üç dava yönünden de kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tedbir nafakasına artış uygulanamayacağından bahisle hükmün ilgili kısmını kaldırarak, sair itirazlara yönelik istinaf taleplerinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı-davalı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-davacı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, her üç dava yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulünün yerinde olup olmadığı, kadın yararına hükmedilen tazminatların verilme şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarı ile erkeğin davasının kabulüne ilişkin şartların gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 4 üncü, 174 üncü, 175 inci, 330 uncu maddeleri; 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 inci, 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkek vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı-davacı erkek vekilinin tedbir nafakası davasına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2.Davacı-davalı kadın vekilinin tazminatların miktarına ilişkin temyiz dilekçesinin REDDİNE,

3.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

07.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.