Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/10407 E. 2023/763 K. 28.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10407
KARAR NO : 2023/763
KARAR TARİHİ : 28.02.2023

MAHKEMESİ: … Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı olarak boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine, karşı davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl davanın ve karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde; davalı-karşı davacının son derece dengesiz, asabi ve agresif bir karaktere sahip olduğunu, evlilik birliği içerisinde müvekkilini daima ezdiğini, ağır hakaretlerde bulunduğunu ve şiddet gösterdiğini, davalının evlenmeden önce Dilek isimli bir kadınla gönül ilişkisi yaşadığını, evlendikten sonra da bu kadının müvekkilinin rahatsız ettiğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına müvekkili yararına 2.000,00 TL tedbir 2.000,00 TL yoksulluk nafakasına, 50.000,00 TL maddî tazminat 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek karşı dava dilekçesinde; davacı-karşı davalının iddialarının asılsız olduğunu, tarafların tartışmalarının sebebinin, müvekkilinin çocuk sahibi olmak istemesi ve karşı tarafın buna yanaşmamasından, tedavi olmak istememesinden, doktora gitmekten kaçınmasından kaynaklı olduğunu, müvekkilinin mal mülk sahibi olmamasından dolayı davacı karşı davalı kadının aşağıladığını, müvekkilini evlilik hayatı boyunca maddî taleplerini yerine getirmesi gereken bir kişi olarak gördüğünü, müvekkilinin en kötü gününde karşı tarafın müvekkilini maddî-manevî anlamda yalnız bıraktığını, evlilik birliğinin karşı tarafın eylemleri nedeniyle sona erdiğini, evlilik birliğinin devamında ve sona ermesinde müvekkilinin maddî manevî kayıplarının olduğunu iddia ederek davacı-karşı davalının davasının reddine, müvekkili tarafından açılan karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, müvekkili adına 50.000,00 TL maddî tazminat 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı-karşı davacı kocanın davacı-karşı davalı kadına şiddet uyguladığı, boynunu sıktığı, parmağını kırdığı, eşine … çingenesisiniz dediği, tehdit mesajları atarak hepinizi öldüreceğim dediği ve davacı-karşı davalının babasına al kızını, istemiyorum diye mesaj çektiği, mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı bu sonuca ulaşılması tamamen davalı-karşı davacı erkeğin tutum ve davranışlarından kaynaklandığı ve davacı-karşı davalı kadına atfı mümkün hiçbir kusur yüklenemediği gerekçesi ile asıl davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı olarak boşanmalarına, tarafların maddî durumu birbirine yakın olduğundan ve boşanma ile davacı karşı davalı kadının yoksulluk durumuna düşmeyeceğinden tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine, 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası koşulları gerçekleştiğinden kadın yararına 10.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata, tam kusurlu davalı -karşı davacı erkeğin karşı boşanma davasının ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1-Davacı- karşı davalı vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesinde özetle; tarafların ekonomik durumlarının birbirine yakın olduğu gerekçesi ile müvekkilinin tedbir ve yoksuluk nafakası taleplerinin reddi kararının hatalı olduğunu, müvekkili lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarının az olduğundan bahisle ilk derece mahkeme kararının boşanma hükmünün onanmasına ve davacı-karşı davalı erkeğin istinaf taleplerinin reddi ile (maddî ve manevî tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakası) müvekkilinin taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

2-Davalı- karşı davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi’nce davalı karşı davacı erkek tarafından atıldığı iddia edilen mesaj dökümlerine istinaden kusur atfının doğru olmadığını davacı-karşı davalı kadının dava dilekçesinde bu delile dayanmadığını, müvekkilinin mavafakatının olmadığını, mesajların davalı-karşı davacı tarafından gönderildiği, gerçek olup olmadığı araştırılmadan mesaj içeriklerinin mutlak doğru sayılmasının eksik incelemenin sonucu olduğunu, taraflar arasında hiçbir zaman cinsel birliktelik yaşamadığını, davacı-karşı davalının her seferinde çeşitli bahanelerle cinsel ilişkiden kaçındığını ve bu konuda tedaviye yanaşmadığını tarafların çocukları olmamaları konusunda … sorunları olup olmadığının anlaşılması açısından davacı ve karşı davalının hastaneye sevk edilmesi talebinin reddine ilişkin kararın doğru olmadığını beyan ederek ilk derece mahkemesi kararının her iki dava yönünden kaldırılmasını müvekkilinin taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı-karşı davacı erkeğin mahkemece kabul edilen kusurlu davranışları yanında davacı-karşı davalı kadının da erkeğin malulen emeklilik sonucu doğuran rahatsızlığı ile ilgilenmediği, davalı-karşı davacı çocuk istemesine rağmen kadının buna yanaşmadığı ve bu sebeple sürekli tartışma çıkardığı, mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı, bu sonuca ulaşılmasında davacı-karşı davalı kadının az, davalı-karşı davacı erkeğin ise ağır kusurlu olduğu, İlk Derece Mahkemesince karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesi gerekirken karşı davanın reddine karar verilmesinin doğru bulunmadığı, davalı-karşı davacının reddedilen maddî-manevî tazminat talebi yönünden, boşanmaya neden olan olaylarda davalı-karşı davacı erkek ağır kusurlu olup hakkında tazminat şartlarının oluşmadığı İlk Derece Mahkemesi kararının isabetli olduğu, tarafların davacı-karşı davalı lehine hükmedilen manevî ve maddî tazminat kabulünün doğru olduğu ancak tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kabul edilen kusur dereceleri paranın alım gücü, zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına  göre davacı-karşı davalı kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 inci ve 51 inci maddesi hükümlerine göre az olduğu, davacı-karşı davalının reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası talebi yönünden; nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı-karşı davalı kadının boşanma davası açmış olmakla ayrı yaşama hakkını elde ettiğinden kadın lehine tedbir nafakası hükmedilmemesinin ve davalı-karşı davacı erkeğin sosyal ve ekonomik durumu, geliri davacı-karşı davalı kadına göre daha iyi olup boşanma ile kadın yoksulluğa düşeceğinden kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekirken İlk Derece Mahkemesince belirtilen gerekçelerle talebin reddine karar verilmesi doğru bulunmadığı gerekçesi ile davalı-karşı davacının kusur belirlemesi, karşı davanın reddi davacı-karşı davalının tedbir ve yoksulluk nafakasının reddi kararı ile lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarına yönelik istinaf basvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle asıl davanın ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir, 500,00 TL yoksulluk nafakasına, 45.000,00 TL maddî 45.000,00 manevî tazminata karar verilerek davalı- karşı davacı erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, tarafların sair istinaf istemlerinin ise reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1- Davacı- karşı davalı kadın vekili katılma yolu ile temyiz dilekçesinde özetle; davalı-karşı davacı erkeğin boşanma davasının kabulü, müvekkili aleyhine hükmedilen kusur belirlemesi, müvekkili lehine hükmedilen tedbir yoksuluk nafakası ve maddî manevî tazminat miktarının az olduğundan bahisle kararın bozulmasını talep etmiştir.

2-Davalı- karşı davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine hükmedilen kusur atfının ve oranlamasının doğru olmadığını, kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarının fahis olduğunu beyanla, kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davaların kabulü, kadın yararına tazminat ve nafaka verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, nafaka ve tazminat miktarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 55 inci maddeleri

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekilleri tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.