Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/10403 E. 2023/1178 K. 22.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10403
KARAR NO : 2023/1178
KARAR TARİHİ : 22.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/346 E., 2022/2081 K.
DAVA TARİHİ : 22.10.2019
KARAR : Başvurunun kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 7. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/360 E., 2020/681 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulüne, hükmün kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine, kadın lehine tedbir nafakasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; geçirdiği ameliyatlarında eşinin yanında olmadığı ve kendisi ile ilgilenmediğini, 2017 de yurt dışından döndüğünde eşi ve çocuklarının eve almadıklarını, pek kötü ve onur kırıcı davranışlarda bulunduğunu, müvekkilinin Türkiye’ye döndükten sonra kalp krizi geçirdiği, sonrasında ise ameliyat olduğunu, davalının bu süre içerisinde müvekkili ile hiçbir şekilde ilgilenmediğini iddia ederek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, yararına 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının aşırı otoriter yapıda, kendi bildiğini okuyan bir kişi olduğunu, davacı erkeğin Ukrayna ve Rusya gibi ülkelerde gelirinin büyük bir kısmını uygunsuz yaşam şekli ile harcadığını, başka kadınlarla birlikte olduğunu, hatta orada Tataristanlı bir kadından B. M. isimli bir çocuk sahibi olduğunu, davalının Türkiye’ye 2017 yılından çok daha önce döndüğü, fakat evine gelmeyerek … ve …’de başka kadınlarla yaşadığını, evine bakmadığı için müvekkilinin nafaka davası açtığını kendisine nafaka bağlandığını, eşinin hastalığı ile gerektiği şekilde ilgilendiğini ancak davacının kendisini uzak tuttuğunu, başka kadınlarla görüşmeye devam ettiğini, kusurlu tarafın davacı olduğunu iddia ederek; davacının davasının reddine, yararına aylık 800,00.TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesinin talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kadını aldattığı, kadının ise erkeği eve almadığının ispatlandığı tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, tarafların manevî tazminat taleplerinin reddine, kadın yararına aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına, tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, gösterilen tanıklardan birinin beyanının yanlış anlaşılıp yorumlandığı, kadına yüklenen kusurun hatalı olduğunu, kadının isnatlarının tümünü ispat ettiği halde erkeğe yüklenmemesinin doğru olmadığını, davacının emekli olduğu, maaşı olduğu, takdir edilen aylık 500,00 TL nafakanın az olduğunu, manevî tazminat takdir edilmemesinin hatalı olduğu belirterek; erkeğin davasının kabulünü tüm yönlerden istinafa getirmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince kadına yüklenen ve istinaf eden sıfatına göre erkek yönünden kesinleşen kusur durumuna göre eve almama vakıasının davacı tarafından gösterilen tanık ve deliller ile ispat edilemediği, davalı tanıklarının da bu duruma ilişkin beyanlarında davacı erkeğin anahtarının olmadığı için çilingir çağırıp açtırmak zorunda kaldığına yönelik olduğu, bu durumun davalı kadından kaynaklandığının ispat edilemediği, belirlenen bu durumlara göre İlk Derece Mahkemesince davacı erkek tarafından 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) TMK’nın 166 ncı maddesi birinci ve ikinci fıkraları uyarınca açılan boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekirken, tarafların boşanmaya neden olan olaylarda eşit kusurlu kabul edilerek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesinin toplanan delillere, usul ve kanuna uygun düşmediği, kadın tarafından ileri sürülen ve ispat edilen vakıalara göre de; davacı erkeğin uzun zamandır evine gelip gitmediği, evi ile ilgilenmediği, kadını başka kadınlarla aldattığı gerekçesi ile davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın tüm sonuçları ile birlikte ortadan kaldırılmasına, erkeğin boşanma davasını reddine, davalı kadın lehine ilk dava tarihi olan 22.10.2019 tarihinden İlk Derece Mahkemesinin karar tarihi olan 04.12.2021 tarihine kadar aylık 200,00 TL, İlk Derece Mahkemesi karar tarihinden 20.10.2022 tarihine kadar aylık takdiren 500,00 TL, 20.10.2022 tarihinden, kararın kesinleşmesine kadar aylık 750,00 TL tedbir nafakasının 4721 Sayılı Kanun’un 169 uncu maddesi uyarınca davacı erkekten alınarak, davalı kadına ödenmesine, bu yöndeki fazlaya ilişkin talebi ile davalı kadının 4721 sayılı Kanun’un 175 inci maddesi uyarınca talep edilen yoksulluk nafakası talebinin, tarafların manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; aldatma olayının 10 yıl öncesine ilişkin olup beraber yaşanmaya devam edildiğinden yüklenmemesi gerektiği, diğer yandan kadının kusurları tanık beyanları ile ispat edildiği halde davanın reddine karar verilmesi hatalı olduğunu belirterek; hükmün tümü yönünden temyiz talebinde bulunmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte davalı kadından kaynaklanan bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, davanın kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, tedbir nafakasının miktarı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi; 6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı, 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.