Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/10319 E. 2023/901 K. 08.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10319
KARAR NO : 2023/901
KARAR TARİHİ : 08.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının ve kadının ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından kadının kabul edilen boşanma davası ve fer’îleri ile ziynet alacağı davası yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından kadının kabul edilen boşanma davası ve fer’îleri ile ziynet alacağı davası yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Dosya içeriğine göre davacı-karşı davalı kadının kabul edilen ziynet alacağı davasında hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktar 12.100,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 107.090,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı-karşı davacı erkek vekilinin ziynet alacağı davasına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davalı-karşı davacı erkek vekilinin reddedilen yön dışında gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; evlilik birliği içerisinde erkeğin sorumsuz ve saygısız tutumlarının arttığını, müvekkilini hakaret ve darp ettiğini, fiziksel ve psikolojik şiddette bulunduğunu, erkeğin ve babasının sürekli hakaret ettiğini, darp olayları nedeniyle davalının üç kez evden uzaklaştırıldığını, hakkında ceza davası açıldığını, bu tarihten sonra tarafların bir araya gelemediklerini, evlenirken müvekkiline takılan tüm takıların erkek tarafından ev yaptırılacağı vaadiyle kendisinden alındığını ancak hiçbir şekilde ne evin yaptırıldığını, ne de bu altınların müvekkiline verildiğini, erkeğin bu davranışları ile evlilik birliğini çekilmez hale getirdiğini, müvekkilinin şu anda ailesine sığındığını, tarafların müşterek çocuklarının şu anda müvekkili ile birlikte yaşadıklarını, müşterek çocuğun da babadan çok korktuğunu belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, müşterek çocuk için aylık 700,00 TL tedbir, iştirak nafakası, müvekkili için aylık 1.000,00 TL tedbir, yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL altın bedelinin erkekten alınarak kadın müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının psikolojik rahatsızlığını evlenmeden önce müvekkiline söylemediğini, kadının hastalık hastası olduğunu, müvekkiline hakaret ettiğini, kadının müvekkiline hamile olduğunu bildirmeden diş çekimi, tırnak çekimi gibi işlemler yaparak düşüğe sebebiyet verdiğini, kadının ısrarı üzerine sözleşmeli er olan işinden ayrılmak zorunda kaldığını, kadının hiçbir zaman evden çıkmak istemediğini, yalnız başına dışarı çıkamayan birisi olduğunu, bu halde müşterek çocuğun bakımını ve eğitimiyle tek başına ilgilenemeyeceğini, kadının evlilikleri süresince ortak kardeşlerinin evlerinde çocuğuyla birlikte gidip aylarca kaldığını, müvekkili evlerine dönmek istediğinde evine gitmek istemediğini, müvekkilinin evlilikleri boyunca kadından beklenen ilgiyi görmediğini, müvekkilinin dışarı çıkıp karısıyla vakit geçirmek istediğinde karısının dışarı çıkmadığını, karşı tarafın müşterek çocukla dahi yeterince ilgilenmediğini, tarafların düğünün müvekkilinin ailesi tarafından yapıldığını, bu nedenle düğünde kadına müvekkili tarafından takı takılmadığını, açıklanan nedenlerle müvekkiline karşı açılan davanın reddi ile kendilerinin açtığı boşanma davasının kabulü ile, tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin dava esnasında tedbiren dava sonunda kesin olarak müvekkiline verilmesine, müvekkil lehine yasal faiziyle 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ceza davasına konu olayda erkeğin kadına hakaret ettiği ve fiziksel şiddet uyguladığı, kadına katilsin şeklinde rencide edici sözler söylediği, kadının da erkeğe hakaret ettiği, bu durumda erkeğin ağır kadının az kusurlu oldukları, müşterek çocuğun sosyal hizmet uzmanı ile yaptığı görüşmede annesiyle kalmaktan mutlu olduğunu belirttiği, sağlık kurulu raporunda annenin velâyet görevini yerine getirmesine engel teşkil edecek psikolojik rahatsızlığının bulunmadığının belirlendiği, ayrıca alınan sosyal inceleme raporları dikkate alındığında, müşterek çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin çocuğun menfaatine olacağı gerekçesi ile asıl davanın ve karşı davanın ayrı ayrı kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile şahsi ilişki kurulmasına, kadın lehine aylık 500,00 TL tedbir, 600,00 TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuk lehine aylık 450,00 TL tedbir, 500,00 TL iştirak nafakasına, kadın lehine 20.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, kadının ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı-karşı davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusur nitelendirmesinin yanlış olduğunu, kadının ağır hakaretlerde bulunduğunu, konusunda uzman psikiyatri uzmanından rapor alınmadığını, velâyet yönünden verilen kararın yerinde olmadığına, kusur belirlemesi yerinde olmadığından davacı lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile nafakalarında yerinde olmadığını, kadına gerçek altın takıldığı sabit olamamasına rağmen, davacının babasının beyanına göre ziynet eşyalarını iadesine karar verilmesinin yerinde olmadığını belirterek kararı kadının kabul edilen davası, kusur belirlemesi, velâyet, kadın lehine hükmedilen nafakalar, tazminatlar ile kabul edilen ziynetler yönünden istinaf talebinde bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrarla; kadının kabul edilen davası, kusur belirlemesi, velâyet, kadın lehine hükmedilen nafakalar, tazminatlar ile kabul edilen ziynetler yönünden temyiz talebinde bulunmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadın tarafından açılan evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı boşanma davasının kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur durumları, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat, nafakalar ve miktarları ile velâyet düzenlemesi noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 362 inci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi, 182 nci, 330 uncu, 336 ncı hükümleri 6098 sayılı Kanun’un 50 nci ve 51inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı erkek vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı-karşı davacı erkek vekilinin ziynet alacağı davasına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2. Davalı-karşı davacı erkek vekilinin diğer hususlara yönelik temyizinin incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.