Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/10293 E. 2023/795 K. 01.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10293
KARAR NO : 2023/795
KARAR TARİHİ : 01.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin sadece maddî yönden destek olduğunu, birlik görevlerini yerine getirmediğini, çocuklarla ve kadınla ilgilenmediğini, sürekli ve aşırı dozda alkol alarak hakaret ettiğini, şiddet içeren davranışları olduğunu, boşanmakla tehdit ettiğini ve sadakatsiz davranışlar içinde olduğunu, 20.10.2019 tarihinde telefonunda başka kadınlarla yazışmalarını ve para karşılığı birlikte olduğunu öğrendiğini, erkeğin bunu kabul ettiğini ve sarhoş iken gerçekleştiğini kabul ettiğini, çocuğun sınavı nedeniyle aynı evde yaşamaya devam etseler de birliktelik olmadığını ve en son 11.11.2019 da erkeğin alkol alarak fiziksel şiddet uyguladığını, evden ayrılmak zorunda kaldığını, ertesi gün erkeğin müşterek evde kadını tekrar aldattığını, kamera kayıtlarının da bunu ispatlayabileceğini belirterek evlilik birliğinin sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, müşterek çocuk için aylık 5.000,00 TL tedbir ve iştirak, müvekkili için aylık 5.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile yasal faiziyle 250.000,00 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, davacı kadının son bir buçuk yıldır ilgisiz olduğunu, hastalığında dahi ilgilenmediğini belirterek davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin eşini aldattığını kabul ettiği, çocuklarının yanında bile çok fazla alkol kullandığını hatta bazen çocuklarıyla bira içtiği, davalı eşin davacıya hakaret ve tehdit içerir mesajlar çektiği, davacının ise kusurunun ispatlanamadığı, bu nedenle evlilik birliğinin temelden sarsılmasında davalı erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davacının boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, müşterek çocuk ile davalı baba arasında şahsi ilişki tesisine, müşterek çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve aylık 1.750,00 TL iştirak nafakasına, davacının tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusuru daha ağır ve eşit olmayan, boşanmakla mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen, bu olaylar nedeni ile kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata, davacının müşterek konutun dava sonuna kadar kendisine tahsisine ilişkin talebi ile ilgili olarak da davacının müşterek konuttan ayrı bir evde yaşadığı anlaşıldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası talebi ile yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatın miktarı ve aile konutunun müvekkiline tahsisi talebi hakkında verilen kararı istinaf etmiştir.

2.Davalı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkil tamamen kusurlu kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmesinin hatalı olduğunu, erkeğin hiçbir kusuru bulunmadığını, eşini aldatmadığını, evlilik birliğinin devamı için üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirdiğini, tarafların boşanmalarını gerektirecek bir sebep bulunmadığını, tazminat miktarlarının yüksek olduğunu belirterek kararı kabul edilen boşanma davası yönünden istinaf etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının tam kusurlu olduğu, davacının ise ispatlanmış bir kusurunun bulunmadığı, davacı kadının tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddinin ise, davacının çalışıyor olması, yeterli ve düzenli bir gelirinin bulunması nedeni ile doğru olduğu, tarafların yargılama aşamasında evlerini ayırdıkları ve ayrı evde yaşadıkları anlaşılmakla davacının aile konutu tahsisi talebinin reddine dair kararın da doğru olduğu ancak tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, davalının ünlü plastik cerrahi profesörü olduğu, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaat ile 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesiyle davacı kadın lehine boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faiziyle 150.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilerek davacı kadının tazminat miktarları yönünden istinaf talebinin kabulüne, erkeğin tüm, kadının diğer istinaf taleplerinin ise reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; müvekkil tamamen kusurlu kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmesinin hatalı olduğunu, erkeğin hiçbir kusuru bulunmadığını, eşini kesinlikle aldatmadığını, mesaj içeriklerinin gerçekle bağdaşmadığını, hastaları ile ilgilenmesinin kadın tarafından aldatma olarak algılandığını, evlilik birliğinin devamı için üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirdiğini, tarafların boşanmalarını gerektirecek bir sebep bulunmadığını, davanın reddi gerektiğini, tazminat miktarlarının yüksek olduğunu belirterek kararı boşanma hükmü, kusur belirlemesi ve kadın yararına hükmedilen tazminatlar yönünden temyiz etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadın tarafından açılan evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı boşanma davasının kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur durumları, kadın yararına maddî ve manevî tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarların noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.