YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10255
KARAR NO : 2023/800
KARAR TARİHİ : 01.03.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, karşı davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı-karşı davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde; davalının asabi uyumsuz ve hırçın kişiliği nedeniyle evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini, ortak çocukların psikolojisininde olumsuz etkilediğini, davalının, davacıya her koşul ve ortamda çocukların ve akrabalarının yanında hakaret ve küfür ettiğini, davalının küfür ve hakarete başvurmasının davacının gurur ve onurunu incittiğini, bunun kabul edilemeyeceğini, bu nedenlerle davacının 8 ay önce ortak konuttan ayrıldığını ve evlilik birliğinin devamında bir yarar kalmadığını beyanla, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı-karşı davalı vekili cevaba ve karşı cevap dilekçesinde; davalı-karşı davacının beyanlarını ve karşı davasını kabul etmediklerini, iddialarının tamamen soyut ve gerçek dışı olduğunu, davalı-karşı davacının sürekli yeni kavga ortamı yaratarak müvekkilinin psikolojisini olumsuz etkilediğini, davalı-karşı davacının, eşinin annesine, kız kardeşine ve babasına karşı da sürekli hakaret ve küfür ettiğini, yaşanan bir tartışma sonrası davalı-karşı davacının eşine bıçak savurarak yaraladığını, müvekkilinin evlilik birliğinde eşine ve çocuklarına sadık kalıp üzerine düşen görevleri yerine getirdiğini, ancak davalı-karşı davacının kendi başına tatillere çıktığını, eşine hakaret edip şiddet uyguladığını, müşterek çocuğa şiddet uyguladığını, eşinin onurunu ve gururunu zedeleyecek hareketlerde bulunduğunu, evi terk ettiğini ve tarafların 8-9 aydır ayrı olduklarını, ayrılıklarının ilk aylarında eşine para gönderdiğini beyanla asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-karşı davacı vekili asıl davaya cevap ve karşı dava dilekçesinde; davacı-karşı davalının aile yükümlülüklerini yerine getirmediğini, eşine hakaret ettiğini, şiddet uyguladığını, aldattığını ve evi terk ederek başka bir kadınla birlikte yaşadığını, davacı-karşı davalının ayrılık sürecinde de evine ve ailesine hiçbir katkıda bulunmadığını, davacı-karşı davalının iddialarının tamamen asılsız ve gerçek dışı olduğunu, müvekkilini karalamaya çalıştığını, bir defasında çocukların yanında “başka kadın alacam, ondan hayırlı çocuk kazanacam” dediğini, davacı-karşı davalının tam kusurlu olduğunu beyanla asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birlikteliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, müvekkili lehine 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı vekili ikinci cevap ve karşı davaya cevaba cevap dilekçesinde; davacı-karşı davalının iddialarının asılsız ve gerçek dışı olduğunu, müvekkile ve müşterek çocuk …’ye gönderdiği ses kaydında başka bir kadınla resmi nikah kıymadan yaşadığını beyan ettiğini, aynı ses kaydında tehdit ve hakaret ettiğini, CD içerisindeki mevcut ses kaydı dinlendiğinde davacı-karşı davalının eşini aldattığının açıkça sübut bulacağını, müvekkilinin çalışarak çocuklarına baktığını, davacı-karşı davalının birliktelik süresince katkısının olmadığını beyanla, asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
3.Davalı-karşı davacı vekili 09.06.2020 tarihli dilekçesi ile; karşı davası ile boşanma ve tazminat taleplerinden feragat ettiğini, boşanma ve tazminat taleplerinin bulunmadığını beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı-karşı davalı erkeğin eşini başka bir kadınla aldatarak sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışta bulunmak suretiyle ağır kusurlu, davalı-karşı davacı kadının, eşinin kız kardeşlerine “o orospu” şeklinde hakaret etmek, “senin annen baban aç zaten, herkes onlara et veriyor” şeklinde eşinin onur ve gururunu zedeleyecek hareketlerde bulunmak suretiyle az kusurlu davranışları neticesinde, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut olduğu gerekçesi ile; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılması nedeni ile asıl davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, müşterek çocukların velâyetinin davalı anneye verilmesine, davacı baba ile şahsi ilişki tesisine, davalı-karşı davacı kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, karşı davada, davalı-karşı davacı kadının davasının feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-karşı davacı vekili, mahkemece hatalı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, dosyadaki belgelerden erkek eşin ağır kusurlu olduğunu, müvekkiline atfı kabil bir kusur bulunmadığını, erkek eşin sadakatsiz davrandığını, ağır kusurlu olmasına rağmen davanın kabulüne karar verildiğini, kusursuz olan müvekkilinin boşanmak istemediğini ve kötü niyetinin bulunmadığını beyanla, boşanma kararı ve kusur tespiti yönlerinden mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ileri sürülen istinaf nedenleri, kamu düzenine ilişkin hususlara, dosyadaki belgelere, taraflarca ileri sürülen ve kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle boşanmaya karar verilebilmesi için azda olsa kusurun ispatlanması gerektiğine ve davalı-karşı davacı kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında az kusurlu davranışları ile sebebiyet verdiğinin belirlenmesi nedeniyle İlk Derece Mahkemesince delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırılık görülmediğinden, davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı vekili, davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, erkek eşin başka bir kadına aldatarak sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını ve ağır kusurlu olduğunu, müvekkiline atfı kabil bir kusur bulunmadığını, kusursuz olan müvekkilinin boşanmak istemediğini ve kötü niyetinin bulunmadığını beyanla kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; boşanma kararı ve kusur tespiti yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı açılan boşanma davasında, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı ve davanın kabulü noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.