Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/10220 E. 2023/946 K. 09.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10220
KARAR NO : 2023/946
KARAR TARİHİ : 09.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1103 E., 2022/1427 K.
DAVACI-DAVALI : … vekili Av. …
DAVALI-DAVACI : … vekili Av. …
DAVA TARİHİ : 29.01.2018-28.03.2018
KARAR : Başvurunun kısmen kabulüyle yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 11. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/166 E., 2020/596 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma, birleşen tedbir nafakası ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına, kadın lehine boşanmanın fer’ilerine, davalı-karşı davacı kadın tarafından açılan birleşen tedbir nafakası davası ile ziynet alacağına ilişkin davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüyle yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davalı-karşı davacı kadının ziynet alacağına ilişkin davasının ise dosyadan tefrikine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde; davalı kadının evliliğin ilk günlerinden itibaren basit bahaneler ileri sürerek kavga çıkardığını, tartışmalar neticesinde sık sık ailesinin evine gittiğini, ailesi ile alışılmışın dışında çok sık vakit geçirdiğini, erkeğin ailesinin yanında agresif tavırlar sergilediğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, hakaret ettiğini, aşağıladığını, erkeğin kişiliğini alay konusu yaptığını, iftira niteliğinde sözler söylediğini, davalı kadının ailesi ile birlikte kreş işlettiğini bu işletmeden yüksek gelir ettiği halde erkek aleyhine tedbir nafakası davası açtığını, aile sırlarını muskacı büyücü kılığındaki insanlarla paylaşarak bu kişilerden medet umduğunu, evin türlü yerlerinde muska ve büyüye ilişkin materyaller bulduğunu, davacı erkeğin Sayıştay’da müfettiş konumunda olduğunu ve davalı kadının bu türden hareketlerinin erkeğin itibarını zedelediğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; evliliğin ilk günlerinden itibaren erkeğin kadına karşı psikolojik baskı uyguladığını, hem erkeğin hem kadının ailesinin yanında kadına karşı kırıcı bir üslupla konuştuğunu, ağır eleştiri ve rencide edici sözler söylediğini, işini ve sınavlarını bahane ederek kadınla vakit geçirmediğini, sosyal ortamlara katılmadığını, müşterek ev sınavlara çalışmaya uygun durumda olduğu halde, erkeğin sınavlara çalışmak amacıyla kütüphanelere gittiğini ve eve geç döndüğünü, sık olacak şekilde evlilik birliğini bitireceği yönünde tehditvari sözler söylediğini, evlilik birliğiyle ilgili kararları tek başına aldığını, ailesinin de baskısıyla kadını evden göndermeye zorladığını, annesinin yönlendirmeleri ile hareket ettiğini ve ailesinin müdahalesine engel olmadığını, sınavı bahane ederek kadını evden gitmeye mecbur bıraktığını, tokat atmak suretiyle fiziksel şiddet uyguladığını ileri sürerek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın lehine 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası, 150.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminat ile ziynet eşyalarının aynen iadesi, olmadığı takdirde bedelinin ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların birbirlerine karşı tehditkar söylemlerinin olduğu, davacı-karşı davalı erkeğin eşini üçüncü şahısların yanında aşağıladığı ve ders çalışacağı gerekçesiyle kadını ailesinin yanına bırakıp müşterek konuta dönmesini istemediği, dolayısıyla davalı-karşı davacı kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu gerekçesiyle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davacı-karşı davalı erkeğin ağır, davalı-karşı davacı kadının ise az kusurlu olduğundan bahisle 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, yasal koşulları oluştuğu gerekçesiyle kadın yararına 600,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 8.000,00 TL maddî, 7.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine, ayrı yaşamakla haklı olan kadının birleşen tedbir nafakası davasının kısmen kabulüyle birleşen dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 600,00 TL tedbir nafakası ödenmesine, kadının ziynet alacağı davasının ise kısmen kabulüyle gerekçeli kararda cins ve miktarı belirtilen ziynet eşyalarının aynen iadesine, mümkün olmadığı takdirde bedelinin ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesiyle; kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile davalı-karşı davacı kadının kabul edilen ziynet alacağı davasına ilişkin olarak kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; karşı dava dilekçesindeki iddialarını tekrarla erkeğin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olduğunu, lehine hükmedilen tedbi-yoksulluk nafakası ile maddî-manevî tazminat miktarlarının az olduğunu, ziynet eşyalarına ilişkin açılan davanın değerinin yanlış tarih esas alınarak belirlendiğini ve tam kabulünün gerektiğini belirterek, kusur tespiti, tazminat ve nafaka miktarları ile ziynet alacağı yönünden karara itiraz etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince kabul edilen kusurların yanında, davacı-karşı davalı erkeğin annesinin evliliğe müdahalede bulunduğu, erkeğin bu duruma engel olmadığı, davalı-karşı davacı kadının da eşinin ailesine kötü davrandığı ve hakaret ettiği kusurlarının gerçekleştiği, böylelikle boşanmaya neden olan olaylarda yine de erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğu, kadının boşanmayla yoksulluğa düşeceği gerekçesiyle yoksulluk nafakası takdirinin kanuna uygun olduğu, kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarının az olduğu gerekçesiyle davacı-karşı davalı erkeğin kusur tespiti ile, davalı-karşı davacı kadının kusur tespiti ve maddî-manevî tazminata yönelik istinaf taleplerinin kabulüyle yeniden esas hakkında hüküm kurularak kararın kusur tespiti, maddî ve manevî tazminat yönlerinden kaldırılmasına, kadın lehine 25.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine, tarafların sair istinaf başvurularının esastan reddi ile kadının ziynet alacağı davasının tefrikine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; erkeğin kadına sürekli psikolojik baskı uyguladığını, sınav bahanesiyle kadınla ilgilenmediğini, eve geç geldiğini, kadını evden gitmeye zorladığını, ailesinin müdahalesine sessiz kaldığını ve annesinin yönlendirmeleri ile hareket ettiğini, erkeğin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olduğunu, ziynet alacağına ilişkin davanın tam kabulüne karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın kusur tespiti, tedbir-yoksulluk nafakası ile maddî-manevî tazminatların miktarı ve ziynet alacağı yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı, kadının ziynet alacağı davası yönünden verilen tefrik kararının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri

3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre; davalı-karşı davacı kadının aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığına, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davalı-karşı davacı kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun’un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;

1. Yukarıda (2) nci paragrafta belirtildiği üzere, Bölge Adliye Mahkemesi kararının maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden davalı-karşı davacı kadın yararına BOZULMASINA,

2. Davalı- karşı davacı kadının diğer temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.