Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/10219 E. 2023/803 K. 01.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10219
KARAR NO : 2023/803
KARAR TARİHİ : 01.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1-Davacı erkek dava dilekçesinde; evlilik birliği içinde davalının üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediğini, aile birliğine saygı göstermediğini, kendi çocuklarıyla geçinemediği gibi davacının çocuklarıyla da geçinememeye başladığını, davalının çocuğunun maaşını annesine verdiğini, davalının ona harçlık vermediğini, davalının en ufak şeyden parladığını, kendisini kontrol edemediğini, çocuklara mobbing uyguladığını, evde devamlı kavga olduğunu, sorumsuz tutum ve davranışlarda bulunduğunu, herkes yaşadığını anlatırsa olayın ortaya çıkacağını beyanla, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2-Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalının davacının çocuklarına bağırdığını, ev işlerini yaptırmak için baskı uyguladığını, en basit bir isteği bile bağırarak ifade ettiğini, “çocuklara gelince paran var, bana gelince yok, kocamsın bana bakmak zorundasın, sen adam olsaydın bunlar başımıza gelmezdi, adam olamadın” diye hakaret ettiğini, davacının çocuklarına “sizin yüzünüzden boşanıyorum, babanızı dolduruyorsunuz” dediğini, kendisi et tüketmediği için evde et ve etli yemek pişirmediğini beyanla tarafların boşanmalarına ve davacı lehine 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, davalının taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmediklerini, davacının gelirinin artması nedeniyle davacının çocuklarının kazanılan parayı davalının harcamasını istemediğinden, davalıya ihtiyaçları kalmadığından bahisle sürekli birbirlerini ve davacıyı davalıya karşı kışkırttıklarını, davacı ve çocuklarının uzun süre davalıya çalışması için baskı yaptıklarını, ancak davalının iş bulamadığını, davacının davalıya fiziksel şiddet uyguladığını, davacının çocuklarının öz anneleri ile görüşmeye başlayınca davalıya psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladıklarını, her an babalarına davalıyı kötülediklerini, olmayan şeyleri olmuş gibi anlattıklarını beyanla, davanın reddi ile davalı lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yıllık ÜFE/TÜFE oranında arttırılmasına, 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı kadının evde üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediği, küçük sorunları büyütüp evde tartışma ortamı yarattığı, “sen kocamsın, bana bakmak zorundasın, adam olamadın, adam olsan bunlar başımıza gelmezdi” şeklinde sözler söylemek suretiyle saygısız davranışlarda bulunduğu, davacının çocuklarına psikolojik şiddet uyguladığı, çocukların istedikleri zaman yemek yemelerine, buzdolabını açmalarına izin vermediği, sürekli bağırdığı ve baskı kurduğu, davacının kızı … ve annesinin davalı …’e fiziksel şiddet uygulaması olayının dava tarihinden sonra olması nedeniyle dikkate alınmadığı, davacı erkeğe atfı kabil bir kusurun ispatlanamadığı ve davalı kadının tam kusurlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davalı kadın lehine dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 350,00 TL tedbir nafakasına, davalı kadının maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili, kusur değerlendirmesinin hatalı yapıldığını, davacının ve önceki evliliğinden olan çocuklarının müvekkile fiziksel şiddet uyguladığını, çocukların davacı babalarını kışkırttığını, müvekkilin çalışması için baskı yaptıklarını, psikolojik şiddet uyguladıklarını, boşanmayı gerektirir somut bir husus bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyanla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı erkeğin dava dilekçesinde “herkes yaşadığını anlatırsa olay ortaya çıkacaktır” açıklamasıyla tanık deliline dayandığı dikkate alındığında, ilk derece mahkemesince davalı kadına yüklenen kusurlu davranışların gerçekleştiği, kusur belirlemesinde hata yapılmadığı anlaşılmakla, davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmaya karar verilmesinde ve kusura ilişkin yapılan değerlendirmede, davalı kadın yararına 4721 sayılı Kanun’un 169 uncu maddesi gereğince hükmedilen tedbir nafakasının miktarında, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olan, bu itibarla lehine maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası koşulları oluşmayan davalı kadının, maddî-manevî tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile belirtilen yönlerden usul ve kanuna uygun olan hükme karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili, dava dilekçesinde ki” herkes bildiğini anlatırsa” ifadesinin tanık deliline dayanılması olarak yorumlanamayacağını ve Kanuna aykırı olduğunu, kusur değerlendirmesinin hatalı yapıldığını, davacının ve önceki evliliğinden olan çocuklarının müvekkile fiziksel şiddet uyguladığını, çocukların davacı babalarını kışkırttığını, müvekkilin çalışması için baskı yaptıklarını, psikolojik şiddet uyguladıklarını, boşanmayı gerektirir somut bir husus bulunmadığını, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasının kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, davacının dava dilekçeler aşamasında delile dayanıp dayanmadığı, kusur tespiti, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 119 uncu, 140 ıncı maddesinin beşinci fıkrası, 355 inci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 inci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, özellikle davacı dilekçeler aşamasında tanık deliline dayanmamış ise de, yargılama aşamasında tanık gösterilmesine ve dinlenilmesine, davalının bir itirazın bulunmadığının ve İlk Derece Mahkemesince verilen hükmün davalı vekili tarafından bu yönü ile 6100 sayılı Kanun’un 355 inci maddesi gereğince istinaf sebebi yapılmadığının anlaşılmasına göre, usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.