Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/10204 E. 2023/948 K. 09.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10204
KARAR NO : 2023/948
KARAR TARİHİ : 09.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/207 E., 2022/1958 K.
DAVACI-DAVALI : … vekili Av … vd.
DAVALI-DAVACI : … vekili Av. … vd.
DAVA TARİHİ : 11.07.2017
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 8. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/553 E., 2020/419 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre İlk Derece Mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davalı-davacı kadın vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davalı-davacı kadın vekilinin istinaf başvurusu da esastan reddedilmiştir. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurmayan davacı-davalı erkeğin, istinaf başvurusunun esastan reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacı-davalı erkeğin katılma yoluyla temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Davalı-davacı kadın vekilinin itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde; kadının erkeğe karşı agresif, saldırgan ve saygısız davranışlarının olduğunu, kıskanç davranışlarının olduğunu, uzlaşmaz tavırları nedeniyle sıkıntılı günler yaşadıklarını, toplum içinde küçük düşürdüğünü, küfür ve hakaret içerikli sözler söylediğini, erkeğin ekonomik gücünü aşan ölçüde isteklerinin olduğunu, kadının ekonomik çıkarları doğrultusunda bu evliliği yaptığını, duygusal şiddet içerikli söylemlerinin olduğunu, öfke kontrolünün olmadığını, fiziksel şiddet uyguladığını, erkeğin boşanma konusundaki isteğini dile getirmesi üzerine kendisine fiziksel müdahalede bulunduğunu, erkeğe ve erkeğin ailesine zarar vereceği yönünde tehdit ettiğini iddia ederek evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, erkek lehine 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
1.Dava dilekçesi davalı-davacı kadına usulüne uygun tebliğ edilmekle davaya süresinde cevap dilekçesi sunulmamıştır. Davalı-davacı kadın vekili esasa cevap süresinden sonra 10.10.2017 tarihinde sunduğu beyan dilekçesinde; erkeğin kadına karşı şiddet uyguladığını, geçimsiz tavırlarının olduğunu, evlendikten sonra evli bir erkeğin sergilemesi gereken davranışların aksine davranışlar sergilediğini, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunu, telefon görüşmelerini kadından gizlediğini, önceki evliliğini sakladığını, duygusal şiddet uyguladığını, fiziksel şiddet uygulayıp evden kovduğunu, erkeğin özür dilemesi üzerine kadının müşterek eve döndüğünü ancak eve döndüğünde evin boşaltılmış olduğunu, erkeğin yeni eve taşınıldığını ve tarafların bu evde erkeğin ailesi ile birlikte yaşamaya başladıklarını, erkeğin bütün gününü annesi ile birlikte bir odada geçirdiğini, kadının dışlandığını, erkeğin kadından şiddet gördüğü iddiasıyla eve polis çağırdığını, bu şikayetin ardından erkeğin Kanada’ya gittiğini belirterek davanın reddine ve karşı taleplerin kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeni ile boşanmalarına, kadın lehine 250.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminata ve 2.000,00 TL tedbir, devamında yoksulluk nafakasına hükmedilmesine, ziynet eşyalarının aynen iadesine veya bedeline hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesiyle; erkeğin kadına iftira niteliğinde söylemlerinin olduğunu, sonrasında kadını evden uzaklaştırdığını, ileri derecede fiziksel şiddet uyguladığını, evlilik birliği boyunca yalan söylediğini, müşterek evi değiştirdiğinde kadının onayını almadığını iddia ederek, asıl davaya 10.10.2017 tarihinde sunduğu beyan dilekçesindeki iddialarını aynen tekrarla tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın lehine 250.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminata ve 2.000,00 TL tedbir, devamında yoksulluk nafakasına hükmedilmesine, ziynet eşyalarının aynen iadesine veya bedeline hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı-davalı erkeğin kadına iftira ve hakaret içerikli sözler söylediği, bu sözlerin bazılarını kadının ailesinin yanında söyleyerek kadını aşağıladığı, şiddet uygulayarak evden kovduğu, erkeğin ailesinin evliliğe müdahalede bulunduğu, erkeğin ve ailesinin kadına rencide edici üslupla seslendiği, davalı-davacı kadın ise erkeğe karşı fiziksel şiddet uyguladığı, eşine karşı agresif davranışları olduğu, erkeğe karşı hakaret, küfür ve duygusal şiddet içerikli sözler söylediği, saldırgan davranışlarda bulunarak erkeğin burnunu kanattığı yönünde yüklenen kusurlar neticesinde tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit kusurlu olduklarından bahisle her iki davanın da kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, tarafların karşılıklı tazminat taleplerinin reddine, kadın lehine aylık 750,00 TL tedbir ve devamında yoksulluk nafakası ödenmesine, kadının ziynet alacağı davasının açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesiyle; İlk Derece Mahkemesince kadına yüklenen kusurların gerçekleşmediğini, erkeğin kadına karşı psikolojik ve fiziksel şiddet uygulayarak sonrasında kadını evden kovduğunu, kadının bilgisi olmadan erkeğin kök ailesiyle yaşamaya mecbur bırakıldığını, tanıklarının beyanlarına itibar edilmeden hüküm kurulduğunu ileri sürerek erkek tarafından açılan boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi, yoksulluk nafakası miktarı ve ziynet alacağı hakkında açılmamış sayılmasına dair verilen karar yönünden kararın kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların yaklaşık 3 ay süre ile fiili birlikteliklerinin olduğu, kısa süren evlilik birliği boyunca taraflar arasında anlaşmazlıkların bulunduğu, birbirlerine karşı hakaret içeren sözler söyledikleri, karşılıklı şiddet uyguladıkları, diğer kusurlu davranışlarına göre de tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit kusurlu oldukları değerlendirmesi ile eşit kusurlu kadın yararına tazminata hükmedilmesinin yasal koşullarının oluşmadığı yönündeki İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin usul ve kanuna uygun olduğu değerlendirmesi ile davalı-davacı kadın vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiş, kadının ziynet alacağına ilişkin talebinin ise dosyadan tefriki ile başka esasa kaydedilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesiyle; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrarla, erkek tarafından açılan boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi ve yoksulluk nafakası miktarı yönünden usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davacı-davalı erkek vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesiyle; kadının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, aleyhine hükmedilen nafakalar ile miktarının usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkek tarafından açılan davanın kabulü, kadının tazminat taleplerinin reddine ilişkin şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, yoksulluk nafakası miktarının hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi. 6100 sayılı Kanunu’nun 190 ıncı ve 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.

3.Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun’un “hakkaniyet ilkesi” ile ilgili 4 üncü maddesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı-davalı erkeğin, katılma yoluyla sunduğu temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2. Davalı-davacı kadın vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

a)Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

b) İlk Derece Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası milktarı yönünden davalı-davacı kadın yararına BOZULMASINA,

c) Davalı-davacı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.